Bu Mao Tse-tung. Çin’e sağlık getirdi. | TED | .1960 هذا ماوتسي تونج الذي جلب الصحة إلى الصين. |
- O ülkemize Fransızlar'ı getirdi. Onlar da halkımızın.... ...üzerine dikkatsizce gittiler. | Open Subtitles | الذي جلب الفرنسيين الى بلادنا وأنهم حاولوا التطاول |
Lucy'yi senin oğlan Mason getirdi. Senin eğittiğim şu çocuk. | Open Subtitles | أتعلم، إذا كان هناك أي عزاء، كان رجلك مايسن الذي جلب لوسي إليّ |
Kendi ülkem Uganda örneğini vermek istiyorum, ve buraya yardımları getiren teşvik yapısını. | TED | أريد أن أستخدم مثالاُ من موطني يوغندا وهذا نوع هيكل الحوافز الذي جلب المعونة هناك. |
Bu, gezegene demokrasi getiren diğer bir kahraman nesildi. | TED | وهذا كان جيلاً آخر من الأبطال الذي جلب الديمقراطية للكوكب |
Şampanyanızı getiren adam otel garsonu değildi. | Open Subtitles | الرجل الذي جلب الشمبانيا لك ليس نادلاً في الفندق |
Bu olay adaya dünya çapında ün getirdi. | Open Subtitles | انه الحدث الذي جلب للجزيرة شهرة عالمية. |
Gururum bizi bu duruma getirdi. | Open Subtitles | كبريائي هو الذي جلب علينا هذا |
İskeleti kim getirdi? - Ben. | Open Subtitles | من الذي جلب الهيكل العظمي؟ |
Ülkesinden ne getirdi? | Open Subtitles | ما الذي جلب معهُ للبلد؟ |
Superman'i gezegenimize kader getirdi. | Open Subtitles | لقد كان القدر الذي جلب (سوبرمان) إلى كوكبنا |
Dr. Bilac, Amaru vazosunu buraya getiren ekibin parçasıydınız. | Open Subtitles | الدّكتور بيلاك، أنت كنت جزء البعثة الذي جلب إدعم جرّة أمارو. |
Ayrıca, mahalleye umut getiren umut ve saygınlık getiren biri olmalı. | Open Subtitles | واعتقد انه ايذا يحب ان يكون الذي جلب الأمل لنا الأمل والكرامه للغيتو |
Orada bir de kutu buldu. Yaşamı yeryüzüne getiren kutu. | Open Subtitles | هناك وجد صندوق, الذي جلب الحياة الى الأرض. |
Siz de gördünüz, gemiye o şeyi getiren oydu. | Open Subtitles | إنه مصاب بالعدوى، وهو الذي جلب هذا الشئ على متن السفينة، وقد رأيتِه بنفسكِ |
Sana ve diğerlerine birçok acı getiren bir şeyden ayrılabilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين أن تفصلي بين الشيء الذي جلب لكِ وللآخرين آلام شديدة؟ |