koruyucu bakım büyük tehlikede olan çocuklar için birincil koruma barınağı. | TED | صُممت دور الرعاية لتكون مأوى حماية عاجل للأطفال المعرضين لمخاطر عالية. |
Bir aromaterapist haftada bir bakım için eve gelmeye başladı. | TED | معالجة بطب الروائح بدأت في زيارة دار الرعاية مرة أسبوعياً |
Bebeğinin hak ettiği özel bakımı görebileceği bir yere gidiyoruz. | Open Subtitles | سنذهب إلى مكان ستتلقى فيه طفلتك الرعاية المخصصة التى تستحقها |
Pek çok Amerikalı artık genel sağlık hizmeti göremeyeceğini biliyordu. | Open Subtitles | العديد من الأمريكان عرفوا لن يروا أبداً الرعاية الصحية العالمية |
Günümüzde, Norveç sağlık bakanı hasta sağlık hizmetleri hakkında konuşuyor. | TED | واليوم، يتحدّث وزير الصحة النرويجي عن خدمات الرعاية الصحية للمرضَى. |
bakım evine gitmeyi bıraktım ve fotokopi çekerek ilk işimi bulmayı başardım. | TED | توقفت عن الذهاب لدار الرعاية وأستطعت الحصول على أول وظيفة أستخراج الصور |
Bununla birlikte, hastaneler akut tedaviye odaklı daha küçük, hızlı ve mobil bakım merkezleri olarak küçülebilir ve küçülmeli. | TED | مع ذلك تستطيع، بل يجب على مستشفياتنا أن تُقلَّص إلى مراكز عناية أصغر، ذكية ومتنقلة تتمحور حول الرعاية الوجيزة. |
Palyatif bakım, teşhisten hayatın sonuna kadar süren bir paradigma. | TED | إن الرعاية التلطيفية هي نموذج من التشخيص حتى نهاية الحياة. |
Burada beslenme ve aile planlamasında doğum öncesi bakım ve eğitim alıyorlar. | TED | هنا يحصلون على الرعاية قبل الولادة والتدريب في مجال التغذية وتنظيم الأسرة. |
Hararetli tartışmanızın nedeni de yaşlı büyük annenizi bakım evine yatırmak üzerinedir. | Open Subtitles | وأنكما جرى بينكما شجاراَ كريهاَ بشأن أين وضعت جدتك في دار الرعاية |
Sonra seni gizlice bu bakım evine geri getiririz iyileşmeye devam edersin. | Open Subtitles | و سنتسلل بك الي منزل الرعاية و ترجع الي تحت الاصلاح ثانية |
sağlık hizmetini eve taşıyan bir kişisel sağlık hizmetine odaklanmalıyız. nasıl daha pro-aktif, ya da koruyucu olabiliriz bunu düşünmeliyiz. | TED | يجب أن نطور وجهة نظر للرعاية الصحية الفردية لننقل الرعاية إلى المنزل. كيف يمكننا أن نستبق الأحداث و نهتم بالوقاية؟ |
Kendisi ameliyat sonrası bakımı konusunda dünyadaki en iyi kanser merkezini bulmak için çok zaman harcadı. | TED | وبعدها أمضت الكثير من الوقت في البحث للعثور على أفضل مركز للسرطان في العالم لتحصل على الرعاية التابعة لها. |
Umarım sağlık hizmeti olan bir iş bulursun, çünkü benimki bugün bitiyor. | Open Subtitles | امل ان تجدي عملا يتضمن الرعاية الصحية لأن تأمين عملي ينتهي اليوم |
sağlık hizmetleri uzmanlarına, işlerini yapmaları için daha çok vakit kazandırmak. | Open Subtitles | لإعطاء العاملين في مجال الرعاية الصحية المزيد من الوقت للقيام بعملهم |
Ama bugün bizim ilişkilerimizin hepsi siyasiler, sosyal politikalar, yardım kuruluşları tarafından yazılır. | TED | ولكن اليوم، علاقاتنا مهمّة ولكن مُلغاة من قبل سياستنا وسياستنا الإجتماعية، ومؤسسات الرعاية. |
Beni tam velayet için dava ediyor, belki danışmanla ziyaret. | Open Subtitles | انها تهددني بالمقاضاة لاجل الرعاية المنفردة , ربما حتي لاتوجد زيارات. |
Çünkü siyahlar gibi bakıma, gıdaya ve terbiyeye ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لأنها ،،،، مثل الزنجي لأنها تحتاج إلى الرعاية والى الطعام |
dedi. Şimdi, eğer bu doğruysa, sağlık sistemimizin gerçek bir ayıbı demek olur çünkü bu hastalar başka yerlerde de muayene oluyorlar. | TED | والآن، لو كان ذلك صحيحاً فإنه إدانة لنظام الرعاية الصحية لدينا وذلك لأن هؤلاء المرضى سبق وأن كشف عليهم في اماكن أخرى. |
Yani, sadece tıbbi tedavi uygulamanız yetmiyor ayrıca hastalarınızı memnun da etmek zorundasınız. | Open Subtitles | لذا فلن ينحصر عملكم في الرعاية الطبية الممتازة وحسب، بل في إسعاد مرضاكم |
Belli bir tipi tutup diğerlerini evlatlık vereceklerini söylemiştik. | Open Subtitles | لقد تصورنا بأن هناك نوع سيحتفظان به ونوع سيضعانه في الرعاية التربوية |
Yasal kesinti, bakım sigortası, sosyal güvenlik maluliyet sigortası kesintilerini çıkardığında ve karşında; | Open Subtitles | مطروح منه الحجب الإتحادي الرعاية الطبية والضمان الإجتماعي عجز الولاية، حجب الولاية والتأمين |
Daha moral bozucu birşey, cezaevlerindeki suçluların %27'si çocuk bakım evlerinde kalmış. | TED | أكثر مقلق، 27 في المئة من الجناة في السجن وقد قضى بعض الوقت في الرعاية. |
vesayet anlaşmamıza göre sömestr bitiminde Abby onu L.A.'ye götürecek. | Open Subtitles | في نهاية الفصل الدراسي كجزء من اتفاق الرعاية بيننا |
Bu sadece kadınlar için tıbbi tedaviyi ilerletmek değildir. | TED | وهذا لا يقتصر فقط على تحسين الرعاية الطبية للنساء. |