Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar. | TED | اليوم .. في السويد .. وفي الدول الغنية الناس تستخدم العديد من الآلات |
5 yıl önce Dünya Çocukları Ödülü'nü kazandı ve İsveç'e gitti. | TED | حصلت على جائزة الطفل العالمية قبل خمس سنوات وذهبت إلى السويد |
Aslında İsveç'te bir otel için dizayn ettiğimiz bir binaya benziyordu. | TED | في الحقيقة كان يبدو كالمبنى الذي صممناه للفندق في شمال السويد |
İsveç yarışması için bu projeyle başvurduğumuzda çok havalı bir tasarım olduğunu düşünüyorduk. Ama pek Kuzey İsveç ile alakalı durmuyordu. | TED | وعندما نافسنا به في السويد كان يبدو أنه مشروع رائع، لكنه في الحقيقة لم يبد انه يشبه شيئاً من شمال السويد |
Ama İsveç'te böyle bir alışkanlışımız vardı, çocuklar ölürken engellemek için birşey yapmasak da tüm ölen çocukları sayıyorduk. | TED | ولكن في السويد هذه هي عادتنا .. نحن نحسب معدل وفيات الاطفال حتى لو كنا لن نقوم بشيء حيالها |
İsveç, düşük çocuk ölüm oranlarına ulaştı çünkü çok erken başlamıştı. | TED | لقد حققت السويد نسبة منخفضة لمعدل وفيات الاطفال لاننا بدأنا مبكراً |
Sana İsveç'te bir iş bulacağıma söz veriyorum. Andrei ile konuşacağım. | Open Subtitles | أعدك بأن أجد لك عمل في السويد ، سأتحدث الى أندري |
Büyükannem hasta, ve onu İsveç'e gitmeden önce ziyaret etmeliyim. | Open Subtitles | جدتي مريضة ويجب ان أزورها قبل أن أذهب الى السويد |
İsveç'deki Linköping Üniversitesi'nde, mikro cerrahi üzerine etkili testler yapıldı. | Open Subtitles | بالاختبارات الأكثر من روعة أجريت في جامعة لينز يربين السويد |
İsveç ile karşılaşacak... ve tabi ki Fransa, Brezilya önünde favori.. | Open Subtitles | حيث سيواجه السويد على الارجح فرنسا بالتأكيد مرشحة اكثر من البرازيل |
İsveç bu tokattan sonra, daha güçlü ve dikkatli oynamak zorunda. | Open Subtitles | اتوقع ان تتحرك السويد بقوة و سرعة بعد الصفعة على الوجه |
Dün gece karıma ve kızlarıma yalan söyledim. Onlara ailesi İsveç'te tren kazasında ölmüş bir yetim olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد كذبت على زوجتي وبناتي الليلة الماضيه, وأخبرتهم بأنك يتيم وأن والديك قد قتلوا في حادث قطارالرصاصة في السويد |
İsveç'te çok ünlü bir yazardı, ama iyi bir aile adamı değildi. | Open Subtitles | كان روائي شهير للغاية في السويد لكن لم يكن رجل عائلة جيد |
İsveç ile karşılaşacak... ve tabi ki Fransa, Brezilya önünde favori.. | Open Subtitles | حيث على الارجح سيواجه السويد فرنسا بالتأكيد مرشحة اكثر من البرازيل |
İsveç bu tokattan sonra, daha güçlü ve dikkatli oynamak zorunda. | Open Subtitles | اتوقع ان تتحرك السويد بقوة و سرعة بعد الصفعة على الوجه |
İstediklerinin, benim anneannemin istediğinden bir farkı yok. Bakın, iki nesil önce İsveç'te de -- | TED | وامنيتهم تلك لا تختلف عن امنية جدتي انظروا .. منذوا جيلين في السويد .. |
İsveç Uppsala Üniversitesinde yapılan bir araştırma size gülen birisine kızmanızın çok zor olduğunu buldu. | TED | دراسة جديدة في جامعة ابسالا في السويد وجدت انه من الصعب جداً العبس في وجه شخص يبتسم |
Dolayısı ile aslında İsveç ve Tayvan'da ve Rusya ve başka yerde bir virüsü engellediğimizi gerçek zamanlı olarak görebiliyoruz. | TED | لذا نحن نرى في الوقت الحقيقي اننا قد اوقفنا فيروس في السويد و تايوان و روسيا و اماكن اخرى |
Bugün Bosna'daki suç oranı İsveç'tekinden daha düşük. | TED | واليوم نسبة الجريمة في البوسنة هي أقل من تلك الموجودة في السويد |
Suudi Arabistanlı, İsveçli veya Çek olması bir şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | يمكن أن يكون من المملكة السعودية أو السويد أو التشيك |
Eğer bir ülke güçlü ve olumlu bir imaja sahipse, Almanya, İsveç veya İsviçre gibi, her şey kolaydır, her şey ucuzdur. | TED | إذا كانت الدولة تمتلك صورة إيجابية عظيمة، مثل ألمانيا أو السويد أو سويسرا، كل شيء سيكون سهلا ورخيصا. |
Khosrow, dağlardan saklana saklana önce Türkiye'ye oradan İsveç'e kaçtı. | Open Subtitles | خوسرو هرب الى تركيا عبر الجبال ومنها الى السويد |
İsviçreli olduğunu da düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها كانت من السويد أيضا كما قالت |
- Hayır, ben İsveçliyim. | Open Subtitles | -لا، أنا من السويد |