Biliyorum ki bu hırslı genç adamlar doğru seçimi yapacak. | TED | أنا أعرف بأن هؤلاء الشباب المندفعين والطموحين سيختارون الخيار الصائب. |
Ve hayat yolculuğunuzda kendi doğru eğrinizi yapmanız için hangisi doğru karardır? | TED | وما نوع القرار الصائب لتصنع المنحَنى الصحيح الخاص بك خلال رحلة حياتك؟ |
Birincisi, çoğunlukla görünmez olması. İkincisi çok büyük olması. Ve üçüncüsü ise doğru şeyler yapıp yapmadığımızı bilmiyor olmamız. | TED | هو في البدء غير مرئي. وثانيا، هو جدا ضخم. وثالثا، لا نعرف ما إذا كنا نصنع الأمر الصائب لمكافحته. |
Ve her gece eve doğru seçimi yaptığını umarak gidiyor. | Open Subtitles | و كل ليلة تعود لمنزلها آملة انها اتخذت القرار الصائب |
doğru cevabın "evet" olduğunu anlaman için fazla fazla süre tanıyorum. | Open Subtitles | منحكِ الكثير من الوقت سيجعلكِ تدركين بأن الجواب الصائب هو نـعـم |
Cidden, tamamıyla anlıyorum, ayrıca kesinlikle doğru kararı verdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حقيقتاً ، أنا أتفهم بكل تأكيد أنت أخترت الإختيار الصائب |
O adama yardım etmek baya iyiydi yani doğru şeyi yapmak. | Open Subtitles | أجل ، كان لدى الرجل يد قوية ولقد قمت بالعمل الصائب |
Bu yüzden sana doğru şeyi yapmana izin verecek teknik detayı söylüyorum. | Open Subtitles | لذا أركن إلى منحكِ الطابع التقني الذي سيجعلكِ تبررين قيامكِ بالأمر الصائب |
Ve diğer insanlara iyi davrandıklarını ve hep doğru olanı yaptıklarını ve Amerika'nın Kurucu Babaları gibi özel olduklarını düşünürdüm. | Open Subtitles | و أنهم يتعاملون بشكل لطيف مع الأشخاص الأخرين و أنهم يفعلون الأمر الصائب و أنهم مميزون مثل الأباء المؤسسين لأميركا |
Eğer doğru olanı yapmış olsaydım, bugün burada olmazdın bile. | Open Subtitles | إن قمت بالأمر الصائب ذلك اليوم فلن تكون هنا حتى |
Doğal olarak biraz öznel bir seçimdi ama kesinlikle doğru kararı verdiğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | هذه الأمور تتم على أساس شخصي بطبيعتها لكني أعتقد أننا قمنا بالإختيار الصائب |
Şartlar göz önüne alındığında bugün yaptığım seçim doğru bir karardı. | Open Subtitles | القرار الذي اتخذته اليوم كان القرار الصائب نظراً للحقائق التي لدي |
İçinde hâlâ doğru olanı yapmak isteyen bir parçan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم إن هناك جزء في داخلك يودّ أن يقوم بالآمر الصائب |
Eğer onu gerçekten seviyorsan, doğru şeyi yapması için bir şans tanırsın. | Open Subtitles | إذا حقاً أنت معجبة به، سوف تتراجعين وتعطينه فرصة للقيام بالأمر الصائب. |
Ailenle birlikte olduğun sürece, yaptığın her seçim en doğru olanıdır. | Open Subtitles | لطالما كانت عائلتك مع بعض، كل خيار اتخذته هو الخيار الصائب. |
Hayatım boyunca benden nefret edecekse doğru kararı vermişim demektir. | Open Subtitles | و إنْ كانتْ ستكرهني لبقية حياتها فقدْ إتخذتُ الخيار الصائب |
Bir şeyleri doğru yapıyorum herhalde çünkü iki senedir bu görevdeyim. | Open Subtitles | أظن إنّي أفعل الشيء الصائب لأن .لديّ هذه الوظيفة لقرابة عامين |
Şu anda bunu duymak istemiyor olabilirsin ama bence doğru kararı verdin. | Open Subtitles | بشأن أي عدم راحة قد يكون الآن، أعتقد أنك قمت بالخيار الصائب |
Tek söylediğim, bazen dünyadaki en aptalca karar senin için doğru olan karardır. | Open Subtitles | كل ما اقوله انه احيانا اسخف القرارات في العالم هو القرار الصائب لكِ |
Onun da zor bir durumda olduğunu biliyorum, doğru olan şeyin bu olduğunu söyleyecek çünkü reddetmek için mantıklı bir sebep yok. | Open Subtitles | أعلم أنه في موقف صعب عليه أن يخبرني بأنه الشيء الصائب لفعله لأنه لا يوجد أي سبب معقول للقول بأنه ليس كذلك |
Tekneyle gitmelerine izin verirsek belki en doğrusu olur. | Open Subtitles | لذا، إن سمحنا لهما بالذهاب بالقارب، ربما ذلك هو العمل الصائب |
yanlış yapmamın sebebi sana doğru şeyi yaptırmaya çalışmam yüzündendi. | Open Subtitles | السبب الذي جعلني أقترف الخطأ هو محاولتي جعلكِ تفعلين الشيء الصائب |
akıllıca bir seçim yaptın ve bu olumlu bir mesaj gönderdi. | Open Subtitles | إفعل الخيار الصائب وذلك سيرسل لنا رسالة ايجابية |
Hoşuna gitmemiş olabilir ama kardeşinin sürgün edilmesi yapılması gerekendi. | Open Subtitles | علّ الأمر لم يروقك، لكن إبعاد أخيك كان التصرف الصائب. |
Birilerini seviyorsan onlar için en doğrusunu yaparsın. | Open Subtitles | عندما تهتمين بأحدهم فأنت تفعلين الأمر الصائب لهم. |