| Polis onu götürdü. Bir gelirse diye, bu adresi bıraktılar. | Open Subtitles | وأخذته الشرطة وتركوا هذا العنوان فى حالة إذا أتى أحد |
| adresi gezegenin yerini belirlemek için kullanabilirim, ama bir gemiye ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | يمكن أن استخدم العنوان للعثور على موقع الكوكب، لكننا سنحتاج لسفينة فضائية |
| Merhaba, ait olduğu adresi öğrenmek istediğim bir telefon numarası var. | Open Subtitles | لدي رقم هاتف وأردت أن أعرف إن كان يمكنك إعطائي العنوان |
| Kaçarsın, hapishanede FLN in sana verdiği adrese gidersin ve içimize sızarsın. | Open Subtitles | ثم تهرب، وتقصد العنوان الذي تأخذه من الجبهة في السجن وتنضم إلينا |
| Bilgisayar virüsünü yayan ve konsolosluğa tehdit e-postalarını gönderen IP adresini bulduk. | Open Subtitles | لدينا العنوان الإلكتروني الذي أطلق فيروس الحاسوب ورسائل التهديد الإلكترونية ضد القنصلية. |
| O resmi ve onu gördüğün adresi bana gönder. İzninle. | Open Subtitles | أرسلي لي تلك الصورة إلى العنوان الذي ترينه على البطاقة. |
| Kız kardeşin sana mektup yazabilsin diye onlara bu adresi verdim. | Open Subtitles | لقد أعطيتهم هذا العنوان,بالتأكيد حتى يتثنى لأُختِك أن تُرسِل لكِ الخطابات |
| Şimdi bana aklınızda tutmanızı istediğim isim ve adresi söyler misiniz? | Open Subtitles | الآن هل تستطيع ان تخبريني ذلك العنوان الذي اعطيتك اياه سلفا |
| Bu Stacy Richards'ın IP adresi, birebir uyuşan IP adresinin sahibi de Roxy! | Open Subtitles | هذا هو عنوان موقع ستايسي ريتشارد تطابق تام مع العنوان المرتبط بــ روكسي |
| adresi, telefon numarasını falan veriyorlar. | TED | ترى العنوان .. ورقم الهاتف .. وهلم جراً |
| Böylece adresi alır ve hâlâ mesajlaşırken danışman aktif kurtarmayı başlatır. | TED | تحصلت على العنوان وانشغل المستشار ببعث عملية الإنقاذ بينما كانوا يرسلون الرسائل النصية. |
| Bu adresi her verişimde şaşırırlar. | Open Subtitles | دائماً ما يفاجأون حين أعطيهم هذا العنوان |
| Mektubu noel babaya gönderirken... zarfa doğru adresi yazdın mı? | Open Subtitles | هل تضع العنوان الصحيح على خطاباتك للقطب الشمالى ؟ |
| Eşyaları göndereceğiniz adresi vereyim. | Open Subtitles | هل يمكننى إعطاؤك العنوان الذى يجب أن ترسلهم عليه ؟ |
| Arabadaki iki adam seni başka bir adrese bırakmamı söyledi. | Open Subtitles | الرجلان في تلك السيارة إقترحت أنا أنزلك في العنوان الآخر. |
| Bunu al ve bu adrese git. Bunu oradaki insanlara ver. | Open Subtitles | خذ هذا، و اذهب إلى هذا العنوان و أعطه للناس هناك |
| Eski depo satışındaki postalarda buranın adresini bulduk ve iade etmek için bu eşyaların kime ait olduğunu bulmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | وجدنا بعضا من البريد عليه هذا العنوان في وحدة تخزين قديمة ونحن نحاول ايجاد لمن تعود حتى نستطيع ارجاع اغراضهم. |
| - Birisi bu adreste bir sorun olduğunu bildirdi de. | Open Subtitles | شخصٌ ما أبلغ أنّ هُناك إزعاجًا في هذا العنوان. حقـًّا؟ |
| Başlık şöyleydi: NATO Amiralinin Arkadaşa İhtiyacı Var. | TED | كان العنوان الرئيسى: أدميرال فى الناتو يحتاج إلى أصدقاء |
| Çünkü bu başlığı kim düşünse buradaki hicivden anlıyor, | TED | لأن من فكر في هذا العنوان يفهم السخرية، |
| Dale'in verdiği adresin burası olduğundan emin misin? Evet, yazmıştım. | Open Subtitles | متأكد أن هذا هو هو العنوان الذي اعطاك اياه ديل؟ |
| Sorularınız varsa, tereddüt etmeden bize yazabilir ve bu adresten ulaşabilirsiniz. | TED | إذا كان لديكم أي أسئلة أخرى، لا تترددوا في الكتابة لنا والإتصال بنا على هذا العنوان. |
| Kitabının adı, tahtada. | Open Subtitles | في الكتاب تحت ذلك العنوان الموجود على الشاشة. |
| Aradığınız yer Adresiniz mi yani? | Open Subtitles | هل هو نفس العنوان الذي تتصل منه؟ |
| - Korkarım adınızı bilmiyorum. - Cameron. adresimi de ister misiniz? | Open Subtitles | اخشى اننى لا اعرف اسمك كاميرون, هل تريد العنوان ايضا ؟ |
| - adresinizi Simon'ın okulundan aldım. - Bir sorun mu var? | Open Subtitles | لقد اخذت العنوان من مدرسة سايمون هل هناك شيئ |
| Konuşmanın en sonunda bu başlığın altında bir liste göstermiştim. | TED | وفي نهاية المحاضرة, عرضت قائمة تحت هذا العنوان. |