Maaşları ayda 13 dolar, yemekleri de fasulye ve saman. | Open Subtitles | الراتب هو 13 دولار في الشهر نظامهم الغذائي، الفاصوليا والقش |
Taze fasulye, tatlı patates ve yaban mersini sosunu unutmuşum. | Open Subtitles | لقد نسيتُ الفاصوليا الخضراء البطاطا , و صلصلة التوت البري |
Tamam, bu sadece zaman kaybı çünkü kimse yeşil fasulye getirmedi. | Open Subtitles | حسنا، هذا هو مضيعة للوقت لأن لا أحد جلبت الفاصوليا الخضراء. |
fasulyeler biraz soğuk ama et bir harika. | Open Subtitles | الفاصوليا باردة قليللاً ولكن اللحم رائع جداً |
Fasulyeleri haşlarken ne kadar yersen o kadar çoğalır derler. | Open Subtitles | عندما تُسخّن الفاصوليا كلما أكلت أكثر ، كلما نمت أكثر |
Kepekli tahıllar, et veya fasulye salatası diyetine sokmak gibi. | TED | مثل اتباع نظام غذائي من الحبوب الكاملة، وسلطة مع اللحم أو الفاصوليا. |
fasulye güzel kokuyordu, kahve sıcaktı. | Open Subtitles | وفاحت رائحة الفاصوليا الشهية والقهوة الساخنة |
4 kilo domuz pirzolası, 2 kilo kuru fasulye. | Open Subtitles | ثمانية أرطال من شرائح لحم الخنزير أربعة أرطال من الفاصوليا الحمراء |
Ödeyecek paran varsa, sana bir tabak fasulye vereyim. | Open Subtitles | إذا كانت لديك نقود، سأعطيك طبقاً من الفاصوليا |
10 gün önce topladığım fasulye çantalarını çalıyordu. | Open Subtitles | كان يسرق الفاصوليا التي حصدتها قبل عشرة أيام |
Muz yiyen, fasulye osuran hergeleler İngilizce bilmiyor ki. | Open Subtitles | . ربما كنتم لا تتكلمون الانجليزيه يا اكلى الموز , يا زارعى الفاصوليا , يا اولاد الزنا |
Deli bir papağan gibi giyinmenize, bir ineğin sindirim sisteminden çıkış yolunu müzakere eden bir tabak fasulye gibi konuşmanıza da bir itirazım yok. | Open Subtitles | من يراك يقول بأنك ترتدي كببغاءٍ أهبل وتتكلم كطبقٍ من الفاصوليا يشق طريقه للخروج من جهاز أحد الأبقار الهضمي |
Biraz daha fasulye ister misiniz, Bayan Matheson? | Open Subtitles | كما تقولين أتريدين بعض الفاصوليا سيدة ماثيسون |
Hatta, konserve fasulyeler kadar güzel diyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع القول بأن لذيد مثل الفاصوليا من العلبه |
O fasulyeler de domuz yağıyla pişiriliyor. | Open Subtitles | هل تعلمين ان هذه الفاصوليا مدهونة بشحم الخنزير. |
Evet. Yeni gelen Fasulyeleri raflara koymam gerek. | Open Subtitles | نعم, أنا يجب أن أضع شحنة الفاصوليا الجديدة على الرفوف |
Geceden fasulyeyi ıslatmazsan, hepsi berbat olur. | Open Subtitles | إذا لم تنقع الفاصوليا لليلة كاملة فقد أفسدت كل شيء |
Kasabanın Meksika mahallesine gidip fasulyelerin... neye atladığına baksana. | Open Subtitles | لماذا لاتذهب للجانب المكسيكي من البلدة وتنظر لنا إذا كانت الفاصوليا جاهنة |
Buyur, benim meşhur taze Fasulyeli güvecim. | Open Subtitles | هنا, هذا طبق الفاصوليا الخزفي المشهور خاصتي |
Haydi, eğer bezelye isterse, "bezelyeyi uzat" demesi gerektiğini söyle ona. | Open Subtitles | هيا اخبريه اذا يريد بعض الفاصوليا عليه ان يقول ناولني الفاصوليا |
- Biraz çalı fasulyesi ayıklamanı istesem kızar mısın? - Hayır, sorun değil. | Open Subtitles | اسمع, سوف تكرهنى لو طلبت منك المساعدة فى تنظيف بعض الفاصوليا |
...ve yeşil fasülye güveci veya karışık sebzeden biri seçimli. | Open Subtitles | ومعها اختياركم من الفاصوليا الحاره أو مع شوية خضار |
Enginar değil. Taze fasulyenin ne olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | وليس الخرشوف تعلمين ما هي اجزاء الفاصوليا |
Bu herneyse, o burada olmak istemiyor, sen onu buraya sürüklemissin, ayrica hiçbir zaman firinda pismis fasülyeden bikmayacagim. | Open Subtitles | لذا فإنّكِ إستدرجتيها إلى هنا، و إجابةً لسؤالكِ: إنّي لن أملّ تحميص الفاصوليا. |
Ben kalabalığı pek sevmem. Daha çok fasulyelerle ilgilenirim. | Open Subtitles | كلا, انا لا أحب الناس, احب الفاصوليا أكثر |
Sen barbunya sevmezsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تحب الفاصوليا الحمراء أليس كذلك؟ |