başarısızlık fikri konusundan dolayı onlara neredeyse bunu hiç sergilemeyecektim. | TED | والتي لم اظهرها على الاطلاق بسبب الفكرة المنتشرة عن الفشل |
başarısızlık karşısında kendilerini daha çabuk toparlayabildiler. Yani yeni bir özgüven kazandılar. | TED | وأصبحوا أكثر إصرار على مواجهة الفشل فقد ربحوا ببساطة ثقة جديدة بالنفس |
Dolayısıyla başarısız olduktan sonra cesaretinizin kırılması çok doğal olabilir. | TED | لذا فمن الطبيعي جدًا أن نشعر بالإحباط والهزيمة بعد الفشل. |
Çalışma başarısız olduğu o yıla kadar her yıl çok iyi sonuç verdi. | TED | وسار الأمر بصورة رائعة عاماً بعد عام بعد عام، حتى جاء عام الفشل. |
Bu başarısızlığı görünmez, anlaşılmaz ve kaçınılmaz kılıyor. | TED | ان طريقة التفكير تلك تهمش الفشل وتجعله بعيداً عن تصورنا وتوقعنا |
Şuna inanıyorum ki, eğer insanları bundan uzaklaştırırsanız, insanları aslında başarısızlığa doğru yönlendirirsiniz. | TED | وأعتقد أنه عند دفع الناس بعيدا عن ذلك، تدفعهم نحو المزيد من الفشل. |
Biz denemenizi istiyoruz.hata yapmanızı istiyoruz. | TED | نحن نشجعك على التجريب. ونشجعك على محاولة الفشل |
İçinizden birisi, açılmayı bekleyen kocaman bir başarısızlık kutusu gibi! | Open Subtitles | وأحدكم ليس إلا علبة كبيرة من الفشل تنتظر أن تُفتح |
başarısızlık kaçınılmaz olduğunda, yalan söyleyin, inkar edin ve suçu başkalarının üzerine atın. | Open Subtitles | عندها يكون الفشل لا مفر منه فأنت ستكذب وتنكر وتضع اللوم على الآخرين |
Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı muhtemel sonucun başarısızlık olduğu probleme bile cevaplar ve çözümler sağlamaya çalışmakta bir başarı vardır. | TED | في الحقيقة، هناك إنجازات في السعي، ومحاولة تقديم أجوبة وحلول للمشاكل التي تواجه الإنسانية حتى عندما تكون النتيجة المحتملة هي الفشل. |
iş birliği yapmalıyız hayal gücü belirleme çünkü başarısızlık bir seçenek değildir. | TED | نحتاج للتعاون، والابتكار، والعزيمة، لأن الفشل ليس خيارا. |
Harvard'da biyoloji öğrettiğim 41 yıl boyunca, maalesef, çok zeki öğrencilerin, akademik kariyer olasılığına ve hatta zorunlu olmayan bilim dersleri dahi almaya, başarısızlık korkusu yüzünden sırt çevirdiklerine tanık oldum. | TED | خلال 41 عاما من تدريس علم الأحياء في جامعة هارفرد، رأيت بحزن الطلاب العباقرة يُبعَدون عن مهنة علمية محتملة أو حتى أخذ المواد الإختيارية في العلوم لأنهم كانوا يخافون من الفشل. |
Ayrıca başarısız olmanın maliyetinin daha da yüksek olduğunu unutmamalıyız. | TED | يجب أن نتذكر أن تكلفة الفشل هي أسوأ من ذلك. |
başarısız olma ihtimali oldukça yüksek, ama biz gerçekleştirmeye çalışmazsak hiçbir şekilde gerçekleşmeyecek. | TED | ان فرص الفشل كبيرة جداً ولكنها لن تحصل ان لم نسمح لها بالحصول |
Siyasette veyahut harpte başarısız olmaktan daha zararlı olan nedir bilir misin? | Open Subtitles | هل تعرف ما الشيء الأكثر خطورة؟ أكثر من الفشل بالحرب أو السياسة؟ |
Eğer dürüstçe mücadele ettiysen başarısız olmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك اي عار من الفشل اذا بذلت فيه اي جهد |
Ben ayrıca, yapmak istemediğim bütün şeyleri zihnimde sınıflandırırken stratejiyi düşünmeyi öğrendim, başarısızlığı değil. | TED | تعلمت كذلك استراتيجية التفكير لا الفشل عندما أقوم بدراسة كل تلك الأمور التي لا أرغب بفعلها. |
İnsanlara bağırıp hızlı başarısızlığa zorlayamazsınız. | TED | لا يمكنك الصياح على الناس وإجبارهم على الفشل سريعاً. |
Şimdi net olmalıyım, hataya teşvik etmiyorum, hata yapma korkusundan vazgeçirmeye çalışıyorum. | TED | عليّ أن أكون واضحة الآن، أنا لا اشجع الفشل، أنا في الواقع أحاول أن أحبط الخوف من الفشل. |
Başarı ve başarısızlığın arasındaki farkın ardındaki gerçeği bu "Şey" oluşturuyor. | Open Subtitles | و يجمع كل الاختلافات في العالم ما بين النجاح و الفشل |
Böbrek yetmezliği ve mide bağırsak kanalı kanamasına yol açar, beyne sızabilir. | Open Subtitles | يسبب الفشل الكلوي، النزيف المعدي معوي و يمكن أن يخترق أساس المخ |
Başarının, biraz veya birçok başarısızlıktan geçtiğini öğrendik. | TED | علمنا أنه لا يمكن أن يكون النجاح دون القليل، أو الكثير من الفشل. |
Başka bir enteresan bulgu ise girişimcilerin başarısızlıkla nasıl baş ettiğinin bölgelere göre değişmesi. | TED | اكتشاف آخر مثير للاهتمام أن هناك اختلافات إقليمية على كيفية تعامل رواد الأعمال مع الفشل. |
Ama gerçek fiyasko, benimle çıkmak isteyen pek çok erkeğin olmasıydı. | TED | لكن الفشل الحقيقي يكمن في أنه كان هناك الكثير من الرجال يودون لقائي. |
Warrick Tennyson, kalp ve böbrek yetmezliğinden ölmek üzere. | Open Subtitles | وارك تينسون يموت من الفشل كلوي ومرض القلب |
İçinde makinelerinin olduğu odayı geçti... ve diğer odaya geldi... şuandan itibaren arıza güvenlikli makine olarak baktığım aleti sakladığı odaya. | Open Subtitles | مر بالغرفة التي تحتوي على آلتهم بأعلى مستويين ووجد طريقه لغرفة أخرى حيث خزن ما سأشير إليه الآن بآلة الفشل الآمن |
Tutuklama ... - O fiyaskodan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | إذا كان هذا بشأن الإخفاق أنا لا أتحدث عن الفشل الرهيب الذي تسميه إخفاق |
Böbrek yetmezliğine çiçek hastalığı neden olsaydı, kanı kahverengi olurdu. | Open Subtitles | لو أنّ الجُدَري سبب الفشل الكلويّ، لكان الدّم لونه بني |
Kayıtlara göre, senin Limon Yasa'n dikkat bozukluğu olan insanların bir sembolü haline gelmiş. | Open Subtitles | لمعلوماتك .. قانون الفشل رمز لكل شيء خاطىء في مجتمعنا |