Söylemeliyim ki etkili bir takım olmak için ihtiyacın olan zihniyet bu. | TED | هذه العقلية، يجب أن أقول، هذه العقلية هي العقلية التي نحتاجها للانتظام الفعال ضمن الفرق. |
Öğrenmek için kurumumuzla beraber 3000 öğretmen ile birlikte çalıştık ülkenin her bölgesinde. etkili Öğretimin Ölçütleri adında bir projede. | TED | لمعرفة ذلك، تعمل منظمتنا مع 3.000 مدرس تابعين لمديريات تنتشر عبر أنحاء البلاد على مشروع يدعى تدابير التدريس الفعال. |
Çoğu, etkili pratik için kullandığı zamanı, sınırlı olmak üzere günlük pratik vakitlere ayırıyor. | TED | الكثير منهم يقومون بتقسيم وقت التدريب الفعال على عدة جلسات من التدريب يوميًا لفترات محدودة. |
Önceden belirttiğim gibi Aktif bileşenin... ...domuzlardan gelmesidir. Bu bileşenin Amerikalı baş yöneticisi... | TED | المشكلة أن العنصر الفعال كما ذكرت سابقا يأتي من الخنازير |
UZAKTAN KUMANDA MESAFESİ 3 METRE | Open Subtitles | المدى الفعال : 3 متر |
sağlam ortalamada ise grup tuhaf cevapları eler, ortada cevap verenlerin cevaplarına daha fazla ağırlık verir. | TED | ولكن المتوسط الفعال تقوم فيه المجموعة بتجاهل تلك الإجابة غير المعقولة، من خلال إعطاء قيمة أكبر للآراء التي تقع في المنتصف. |
Bu süreçte bireysel sınırlarımızı zorlamak için sahip olduğumuz en iyi yol etkili pratik yapmak, yeni boyutlar kazanmak ve potansiyelimizi yükseltmek. | TED | في الوقت الحالي، يبقى التدريب الفعال أفضل وسيلة لدينا لتجاوز حدودنا الشخصية، تحقيق آفاق جديدة، وتحسين قدراتنا. |
Bu açıdan yerleşim, özdeşlik ve toplumsal bütünleşme etkili şehirciliğin hem üreticisi hem de ürünüdür. | TED | وبهذا المعنى، فإن الاستقرار، والهوية والدمج الاجتماعي هي في نفس الآن منتج ونتاج العمران الفعال. |
etkili bir yanılsamanın anahtarı yanlış yönlendirmedir. | Open Subtitles | ان مفتاح الخداع الفعال هو افتعال الأحداث |
Sahip olduğumuz gerçekten etkili tek silahın onların yapamadığı tek şeyi yapabilme yeteneğimiz olduğunu söyledim. | Open Subtitles | حسنا , إن السلاح الحقيقى و الفعال الذى نملكه هى قدرتنا على فعل الشىء الوحيد الذى لا يستطيعوه |
Fakat daha çok Osiris'in Mızrağı sadece Mısır canavarlarına karşı... etkili olduğu için. | Open Subtitles | ولكن لسبب بسيط وهو أن الرمح من اوزيريس هو المصري الوحيد الفعال ضد الوحوش |
Lynette, kelimeleri kullanmayı tahrik edici sesler çıkarmaktan daha etkili buluyorum. | Open Subtitles | لينيت أجد انه من الفعال أكثر ان نستخدم الكلمات بدلا عن أصوات تدل على وجود التهاب |
Tetikçiler genelde etkili cinayet izi bırakırlar. | Open Subtitles | القاتل المأجور بالعادة يترك دليل عن القتل الفعال |
Aynı anda hem etkili bir başkan adayı hem de Darkh'ın maşası olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون المرشح لمنصب رئيس البلدية الفعال وجاسوس السرية Darhk ل. |
etkili kuşatma, denizaşırı ordusuyla irtibatını koparmış yakıt noksanlığıyla uçaklarını yere mahkûm etmiş halkı açlıkla tehdit eder duruma gelmişti. | Open Subtitles | لقد نجح الحصار الفعال فى عزل الجيوش اليابانية المحاربة عبر المحيطات عن بلادها أعجز معظم قواتها الجوية لنقص الوقود وهدد سكان البلاد بالمجاعة |
Onlara etkili silahımızın yüksek ısıdaki sabo mermileri olduğunu söyleyin. | Open Subtitles | اخبرهم بان سلاحنا الفعال... هو السابوت محمل بحرارة هائلة |
etkili bir tehdit, herkese bahsedilen davranışı yapmaları halinde tehlikede olacakları mesajı verir. | Open Subtitles | التهديد الفعال سيشعر الجميع انهم في خطر |
- 5 saat etkili enerji içeceği, ha? - evet. | Open Subtitles | مشروب الطاقة الفعال لخمس ساعات نعم |
Öğrenciler için materyal ile Aktif olarak etkileşimde olma ve yanlış ya da doğru yaptıklarının söylenmesi | TED | هذه الإمكانية للتفاعل الفعال مع المادة ويتم إخبارك حينما تصيب أو تخطئ أساسية حقاً لتعلم الطلاب. |
UZAKTAN KUMANDA MESAFESİ 3 METRE | Open Subtitles | المدى الفعال : 3 متر |
Grup, dışarıda kalan cevaplara daha az ağırlık verdi, onun yerine bireysel cevapların sağlam ortalamasını aldı. | TED | أعطت المجموعات قيمة أقل بكثير إلى الآراء المتطرفة، وبدلا من ذلك، كان توافق الآراء نتيجة للمتوسط الفعال المأخوذ من إجابات الأفراد. |