Çok kötü bir şey yapmak üzere, bana inanmak zorundasın! | Open Subtitles | لا، إنه على وشك القيام بعمل مرعب، عليك أن تصدقني |
Üç: İnsanlar bir anlamı olan bir şey yapmak istiyor. | TED | الدرس الثالث: يريد الناس القيام بعمل ذي أهمية. |
Yasadışı bir şey yapmayı seçtim ve bazen verdiğimiz kararlarla yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | واخترتُ القيام بعمل غير قانوني ويجب أحيانًا أن نعيش مع عواقب اختياراتنا |
Ve onlar bu insanların onlar için çalışmalarını bekliyor güzel bir iş çıkarmalarını-- umuyorum ki, en az. | TED | وانهم يتوقعون من هؤلاء الناس الذين يعملون لديهم القيام بعمل كبير آمل ذلك. |
Birlikte olmamız çok güzel ama, bazı Çinli ninjalar bizleri avlarken, iş yapmak pek kolay olmuyor. | Open Subtitles | لنحافظ على هذا، لا يُمكنني تحمل القيام بعمل مع بعض نينجا الصينية التي تُطاردنا. |
Bak, bu akşam yardımına ihtiyacım olacak. Yapmak istemediğim bir şey yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | سأحتاج إلى مساعدتك الليلة عليّ القيام بعمل ما |
Kanunsuz olmanın asıl nedeni, polisin işini yapmak değil miydi? | Open Subtitles | ألم تكن الفكرة مِنْ كونك الحارس هي القيام بعمل الشرطة؟ |
Çocuklar için bir şeyler yapmak yanlıştır demiyorum. | Open Subtitles | لا أقول بأنه أمر خاطئ القيام بعمل أشياء للأطفال. |
Sevgi dolu ve mükemmel bir şey yapmak üzere. | Open Subtitles | وهي الآن على وشك القيام بعمل رائع وعاطفي |
Of, galiba çılgınca bir şey yapmak üzereyim. | Open Subtitles | اللعنة , انا على وشك القيام بعمل جنوني |
Finch, sanırım Kelly şiddetli bir şey yapmak üzere. | Open Subtitles | (فينش)، أعتقد أن (كيلي) على وشك القيام بعمل عنيف للغاية |
Bundan bir kariyer yapmayı düşünüyorsan burada yerin yok. | Open Subtitles | إذا لم تستطع القيام بعمل فأنت لا تنتمي إلى هذا العمل. |
Öyle özel, öyle eşsiz bir iş yapmayı seçtin ki .bunu yapabileceğin süre çok sınırlıydı. | Open Subtitles | اخترتِ القيام بعمل شيءٍ مميز جداً, فريد جداً وهذا الشيء لا يمكنكِ عمله إلا لفترة وجيزةٍ من الزمن |
Yanlış anlama ama hiç gönüllü çalışma yapmayı düşündün mü? | Open Subtitles | لا تفهم هذا بشكل سئ ، ولكن هل فكرت ذات مرة في القيام بعمل تطوعي؟ |
En azından iyi bir iş, umutla, en azından, bu iyi bir iş-- umutla iyi iş. | TED | علي الأقل عمل جيد علي أمل القيام بعمل عظيم |
Kolej yıllarında, özellikle de kör bir insan olduğum için, bir araştırma makalesi yazmanın çok ağır bir iş olduğunu düşünüyordum. | TED | بدأت التفكير فيها عندما كنت في الكلية، خاصة كشخص كفيف، القيام بعمل بحث كان مهمة كبيرة. |
Kötü aletlerden iyi bir iş çıkarmamızı istemelerinden hoşlanmayız. | TED | نحن لا نريد أن يطلب منا القيام بعمل جيد باستخدام أدوات سيئة. |
Seninle iş yapmak zevkti. | Open Subtitles | إنّه من السرور القيام بعمل معكِ |
Açgözlülük değil bu Lloyd. İyi iş yapmak. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بالجشع بل القيام بعمل جيد |
Kardeşimin nerede saklandığını öğenip yapmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | عليّ القيام بعمل حالما أعرف أين تختبئ أختي |
Doğa Ana'nın işini yapmak kolay olamayacak. | Open Subtitles | ليس سهل دائماً القيام بعمل الطبيعة الأم. |
Düşmanlarımıza karşı yıllarca çirkin eylemlerde bulunduktan sonra artık güzel bir şeyler yapmak istiyordum. | Open Subtitles | و بعد سنوات من الأفعال الفظيعة ضد أعدائنا وجدت نفسي أود القيام بعمل صالح |
Ve böylece, geçen sonbahar... bu kulübenin bazı işlerini yapmasına izin verdim. | Open Subtitles | في الخريف الماضي أراد القيام بعمل ما ومر بهذا الكوخ حسنا،أنه يعرف أين نحن الان |