Yani, burcun bir birey olarak hakkınızda söylediği şeyin yerine ne koyarsanız koyun, oluştuğu kültür hakkında çok şey ifade ediyor olacaktır. | TED | لذلك سواء أكنت تؤمن بما تقوله الأبراج أم لا عنك أنت كفرد، فمن المؤكد أنها تكشف الكثير عن الثقافة التي انبثقت منها. |
Askeri güç hakkinda çok şey anlatmaz Yumuşak güç hakkında çok şey anlatmaz. | TED | والذي لايخبركم الكثير عن القوة العسكرية، لايخبركم سوى أقل القليل عن القوة الناعمة. |
Kız kardeşin şarap hakkında çok şey biliyor olmalı şu restoran işinden dolayı. | Open Subtitles | ,لابدّ وأنّ أختك تعرف الكثير عن النبيذ بخبرتِها فى المطعم وما إلى ذلك |
Gerçekten etkileyiciydi. İnsan, beyinle ilgili çok şey bilindiği izlenimine kapılabilir. | TED | كان رائعا للغاية. ويمكن للمرء أن يكون لديه الانطباع بأننا حقا نعرف الكثير عن الأدمغة. |
Perdeler hakkında çok şey bilmediği kesin o yüzden diğerlerini saymaya gerek yok | Open Subtitles | حسنا.. هو لم يكن يعرف الكثير عن الستائر لذلك اظن ان الكل يتعادل |
Bilmiyorum, ben bu şeyler hakkında çok şey biliyoruz demek | Open Subtitles | لا أعرف ، أعني أنك تعرف الكثير عن هذه الأمور |
Nelson Kern hakkında çok şey bilmiyor olabiliriz ama belki kostüm yapımcısı biliyordur. | Open Subtitles | ربما لا نعلم الكثير عن نيلسون كيرن و لكن ربما صناع البدلة يعلمون |
Taşınabilir işletim sistemleri hakkında çok şey bilirken, aslında gerçek ihtiyacımız olan şey bir ahlaki işletim sistemi. | TED | نحن نعرف الكثير عن أنظمة تشغيل الهواتف المحمولة ، ولكن ما نحتاج إليه بالفعل هو نظام تشغيلٍ أخلاقي. |
Antik diyet ve bağırsak hastalıkları hakkında çok şey öğrenebilirsiniz,... ...fakat çok nadir bulunurlar. | TED | ،يمكنك أن تعرف الكثير عن النظم الغذائية القديمة والأمراض المعوية .لكنها نادرة جداً |
Halüsinasyonları öğrenmeye devam ederek beynimizin; gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız, dokunduğumuz dünyayı nasıl algıladığı hakkında çok şey öğreneceğiz. | TED | ومن خلال دراسة الهلوسات، بدأنا نتعلم الكثير عن الطريقة التي يُدرك بها عقلنا العالم الذي نراه ونسمعه ونشمه ونلمسه. |
Beş deniz, iki okyanus, dokuz liman boyunca seyahat ettik ve gemi taşımacılığı hakkında çok şey öğrendim. | TED | أبحرنا عبر خمسة بحار، محيطان و تسعة موانئ، و تعلمت الكثير عن النقل البحري. |
Huxley'den beri bilim, beyin faliyetleri hakkında çok şey öğrendi, ama beyin faaliyetleri ve bilinçli deneyimler arasındaki ilişki hâlâ gizemini koruyor. | TED | وفي السنوات التالية بعد هكسلي تعرف العلم الكثير عن نشاط المخ ولكن العلاقة بين نشاط المخ والتجربة الحسية لا تزال لغزا |
Fakat 11 çocuktan biri ve 10 kardeşe sahip olmak size güç yapısı ve müttefiklik hakkında çok şey öğretiyor. | TED | أن تكون من بين 11 طفلًا ولديك 10 أشقاء يعلمك الكثير عن هياكل القوة والتحالفات. |
Ancak bu parçalar üzerinde çalışırken üretim süreciyle ilgili çok şey öğrendiler, bu onlar için çok önemliydi. | TED | لكن عمل هذه الجبائر تعلمو الكثير عن عملية التصنيع الذي كان مهما جدا بالنسبة لهم |
Hey burası harika! Karanlık madde ile ilgili çok şey öğreniyoruz. | Open Subtitles | كان هذا عظيماً تعلمنا الكثير عن المادة المظلمة |
Kadınlar hakkında pek bir şey bilmem ama onları kızdırdığım zaman anlarım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف الكثير عن المرأة، ولكن أنا أعلم أنني مستاء لهم. |
Ve ekonominin nasıl işlediği hakkında çok fazla şey duyduk. | TED | وسمعنا الكثير عن محاولة معرفة كيفية نمو الاقتصادات العالمية .. |
Yani utanç konusunda çok şey anlatabilirim, ama başkasının zamanından almam gerekecektir. | TED | يمكننى أن أخبركم الكثير عن الخجل، لكن لابد أن أستعير وقت المتحدثين الآخرين. |
TED'de robotlar hakkında pek çok şey izledik. | TED | لقد سمعنا الكثير عن الروبوتات هنا في تيد. |
Şimdi, insanlar ve şempanzelerin davranışlarının farklı olması bize beyin evrimi hakkında birçok şey anlatabilir. | TED | فكيف البشر والشمبانزي تتصرف بشكل مختلف قد تخبرنا الكثير عن تطور الدماغ. |
Bu konuda çok şey biliyorum, çünkü ben bir Kavgacı'yım. | TED | أنا اعلم الكثير عن هذا الأمر لأنني أنتمي لنفس الفئة. |
tepeye yakın olan bölümle ilgili birçok şey biliyoruz, | TED | ونعرف الكثير عن هذا الجزء القريب من القمة، |
Hiç kimse kaderi hakkında fazla şey bilmemeli. | Open Subtitles | لا يجب أن يعلم أحد الكثير عن مصيره. حسناحسنا. |
Bu benim boğa güreşleri konusunda pek bir şey bilmediğimi gösteriyor. | Open Subtitles | إنه يظهر لك لا أعلم الكثير عن صراع الثيران |
Bakın, izleme operasyonlarınızı biliyorum, beyler benim hakkımda çok şey bilmiyorsunuz davam hakkımda çok şey bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | اسمعا، أعرفكم يا رجال عمليّات المراقبة لا تعرفون الكثير عنّي ولا تعرفون الكثير عن قضيّتي |
- Bu gemiler hakkında her şeyi biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | حقا؟ أنت تعلم الكثير عن هذه السفينة, صحيح؟ |
lesin otomobillerle ilgili bir sürü şey biliyorsundur, değil mi? | Open Subtitles | أنت بالتأكيد تَعْرفُ الكثير عن السيارات ، أليس كذلك ؟ |
Medyum kitapları hakkında bir şey bilmediğinizin farkındayım ama olabileceğinizin en kötüsü budur. | Open Subtitles | أعلم أنكم لا تفهمون الكثير عن قراءة الغيب و لكن هذا أسوأ ما قد تحصلون عليه |