Ama o zamanlar daha naif düşünüyordum, belki de Çok basitti. | TED | ولكن عندها راودتنى فكرة أنها قد تكون بسيطة أكثر من اللازم. |
Bir toplantıda Çok fazla veya Çok az konuşmaktan korkuyoruz. | TED | نخشى أن نتحدث أكثر أو أقل من اللازم في اجتماع. |
Ancak projeyi başlatacak gerekli yatırım için geleneksel kaynakları ikna etmekte başarısız oldu. | TED | لكنه فشل في إقناع أي من المصادر التقليدية لتقديم التمويل اللازم للنهوض بالمشروع. |
Diğer yöneticiler, Bay Kato'nun Ishihara ve Funaki'ye olan aşırı güveninden şikayetçiler. | Open Subtitles | ..المدراء الآخرين يشتكون بأن الرئيس يعتمد على إيشيهارا وفوناكي أكثر من اللازم |
Şey bu çocuğun dolandırıcılık olayı üzerinde Çalışmak gerekenden fazlası. | Open Subtitles | حسنا .. هذا أكثر من اللازم ليتم استخدامه لخداع الصبي |
Yapılacak başka şey yoktu. Çok fazla şey öğrenmiştiniz ve durmayacaktınız. | Open Subtitles | لقد عرفتما انتما الأثنين اكثر من اللازم, ولا تريدا ان تتوقفا |
Hayatım boyunca seçkinliğe karşı savaştım. Bu günlerde Çok fazla mızmızlanan var. | Open Subtitles | .لقد قاتلتُ هذه الفئه كُلّ حياتي هناك تَمأمأ أكثر من اللازم اليوم |
Oh, Jake, sana istediğin bilgiyi Çok özel bir yerde verebilirim, hayatım. | Open Subtitles | لا، المعلومات الأكثر من اللازم هى أنهم بعد أن ينتهوا أقوم بالإستنماء |
Evet. Aslında bence de içinde Çok fazla kırmızı var. | Open Subtitles | أجل, رغم ذلك, أعتقد أن الأحمر فيها أكثر من اللازم |
Bir enstrüman çalmak için gerekli olan kasıtlı odaklanmanın aksine, konuşurken çaba harcamadan ses tonumuz değişir. | TED | بخلاف التركيز الدقيق اللازم لتشغيل أداة موسيقية خارجية، نستطيع تغيير نبرة أصواتنا اثناء التحدث دون بذل جهد. |
Peki kahraman kumu meydana getirmek için gerekli bütün o silisyumu nasıl buluyor? | TED | إذا،من أين حصل على كل هذا السيليكون اللازم لصنع الرمل؟ |
Hey, bu gece içkiyi fazla kaçırdım. Yani, kusura bakma. | Open Subtitles | لقد شربت أكثر من اللازم, سامحني أعرف أنك تحتاج لخصوصيتك |
Böcekler, parazitler, kaynak eksiklikleri aşırı yayılmalarını önler. | TED | الآفات والطفيليات ونقص الموارد يمنعهم من التوسع أكثر من اللازم. |
Çok kesin bir şey olmasını istiyorduk, diğer yandan GPS koordinatları, enlem ve boylam aşırı karmaşıktı. | TED | وأدركنا حينها أننا أردنا شيئًا بالغ الدقة، لكن إحداثيات الملاحة المعتمدة على خطوط الطول والعرض معقدة أكثر من اللازم. |
Yavaşça ilerleyeceğiz, çünkü dereden olması gerekenden fazla ses çıkabilir. | Open Subtitles | سنسير ببطء حتى لانحرك قاع الجدول اكثر من اللازم. |
biraz işbirliği yapmasını rica ederken Çok şey mi istedim? | Open Subtitles | هو أكثر من اللازم جدا لطلب تعاون صغير؟ طلب صغير؟ |
Galiba analizde aşırıya gitmişsin. | Open Subtitles | أَنا خائفُ أنت كُنْتَ التَحليل أكثر من اللازم. |
Bütün bu dünyanın sonu senaryoları aşırı derecede abartılı. | Open Subtitles | اعتقداننهايهالسيناريوالعالمى.. مبالغ فيها اكثر من اللازم |
Kendinden Gereğinden Çok nefret ettiğini ve tutkunun bana ilham verdiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين بأنك تكرهين نفسك أكثر من اللازم و أن شغفك ألهمني ؟ |
Deneklerin nöronlarının yenilenmesi için iki ilmek arasında gereken süre. | Open Subtitles | إنه الوقت اللازم بين الغرز للسماح بإعادة الخلايا العصبية للعينة |
Bakıp da Çok kahve tenli, Çok şişman, Çok fakir, Çok kaba olarak gördükleri biri için. | TED | شخصاً ينظرون إليه ويرونه أسمراً أكثر من اللازم، سميناً أكثر من اللازم، فقيراً أكثر من اللازم، بسيطاً أكثر من اللازم. |