Bütün bunların tamamlanması için müzeye 1 milyon dolar bağışlayabilir. | Open Subtitles | والتى قد تتبرع بمليون دولار إلى المتحف لإتمام كل هذا |
Beni ve erkek arkadaşımı müzeye götürmesi gerekiyordu ama şimdi gidemiyoruz. | Open Subtitles | كانت تعرض عليا ان تأخذني الي المتحف لكن الآن نحن لَسنا. |
Yani onu orada bırakıp müzede çalışmaya geri mi döneceksin? | Open Subtitles | إذاً اترك هذ المكان وأرجع إلى عملك في المتحف ؟ |
Dünya rekorunu kendisinin kırdığını ve müzede onun sergilenmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال انه حطم الرقم العالمى ويجب ان يكون هو فى المتحف |
Bu çalışmalar müzenin iki katında teşhir ediliyor. Sürekli görüntülerden oluşuyor. | TED | تم تثبيتهما في المتحف في دورين لكنها في الحقيقة صورة متصلة |
bakın, bu aptalca gelecek biliyorum ama dün gece müzeden bir mumya kayboldu. | Open Subtitles | انظر، أعرف بان هذا سيبدو غبي جدا، لكن مومياء إختفت من المتحف الليلة. |
Bu cumartesi müzedeki robotik sergiyi görmeye giderken hamlemi yapacağım. | Open Subtitles | سأتحرك يوم السبت في الرحلة الميدانية لمعرض الروبوتات في المتحف |
Konuyla ilgili basın yoktu, yani o gün müzeyi ziyaret etmek üzere gelmiş olanlar bizi o çılgın ışıklarla göreceklerdi. | TED | لم تكن هناك تغطية صحفية، لذلك فإن كل من صادف قدومه إلى المتحف ذلك اليوم كان يجدنا محاطين بهذه الأضواء المجنونة. |
Bayan Dunlop, neden her hafta bu sıkıcı müzeye geliyoruz ki? | Open Subtitles | ياسيدة دنلوب لماذا علينا أن نأتي لهذا المتحف الممل كل اسبوع؟ |
Burada yetki bende ve... müzeye düşen patlamış mısır fikrini uygulayacağız. | Open Subtitles | وُضِعت المسؤول في هذا الإجتماع وسنبقى على فشار متروك في المتحف |
Yatak odamdakini müzeye geri nasıl koyacağımı bulana kadar da öyle kalacak. | Open Subtitles | على الأقل حتى أكتشف كيف أرجع التي في غرفة نومي الي المتحف |
Önceki gün müzede, annem benden ayrılman için para mı teklif etti? | Open Subtitles | في ذلك اليوم في المتحف ، والدتي عرضت لك المال للانفصـال مني؟ |
Bu, Kore geleneksel yaylarının sergilendiği bir müzede çekilen bir resim. Benim yayıma nasıl da benzediklerine bakın. | TED | هذه صورة الأقواس التقليدية الكورية و هي مأخوذة من المتحف أترون كيف تتشابه تلك الاقواس مع قوسي |
Ve arabayı onlar bir arabayı şekillendirirken bir müzede gidip görebileceğiniz muhteşem bir heykeldeki işçiliğin aynısını kullanıyorlar. | TED | و هم يضعون نفس مقدار هذا الجهد في نحت سيارة نوع من النحت الذي تقوم به و الذي سيجعلك تذهب إلى المتحف لمشاهدته. |
Gece müzenin canlandığı haberini vermeyerek bana yaptığınız sürpriz gibi. | Open Subtitles | منذ ان فاجئتوني بواقع المتحف كل شيء يعود للحياة بالليل |
müzenin her yerini kapatmanızı ve acilen polisi aramanızı istiyorum. | Open Subtitles | اريدك ان تغلق المتحف بأكمله وعاود الاتصال بالشرطة في الحال |
Ulusal müzenin yıkılmasının ardından neredeyse beş ay geçmek üzere ve yıkıma neyin sebep olduğu ise meçhuliyetini hâlâ koruyor. | Open Subtitles | قريبا ستكون قد مضت خمسة اشهر منذ اليوم الذي حطم فيه المتحف الوطني، ورغم ذلك سبب الحادثة لا يزال مجهولا. |
Bir de, erken bir akşam yemeği için müzeden birileriyle buluşmam gerek. | Open Subtitles | أيضا، لا بد لي من تلبية بعض الناس من المتحف لعشاء مبكر. |
müzedeki muhabirimiz Max Brackett ile ilişkimiz kesildi. | Open Subtitles | لقد فقدنا الاتصال للحظات مع ماكس براكيت ينقل لنا من داخل المتحف |
Allenby'yi ise askeri müzeyi gezenler bilecek. | Open Subtitles | وستضطر الى الذهاب الى المتحف الحربى كى تكتشف من هو الينبى |
George Lucas tarafından yaratılmış bir müze, "Yıldız Savaşları" filmlerinin yapımcısı. | TED | تم تأسيس المتحف من قبل جورج لوكاس، مؤسس أفلام حروب النجوم. |
Bir daha onu hiç görmeyeceksin. Jill ve sen parayı alırken Jimmy ve ben Güzel sanatlar... müzesinde olacağız. | Open Subtitles | عندما تذهبين انتى وجيل للحصول على المال انا وجيمى سنكون فى المتحف |
Yolda Amerikan Müzesi'ne gittim, ve bir daha asla iyileşmedim. | TED | ذهبت في نزهة إلى المتحف الأمريكي، ولم أتراجع بعدها أبدا. |
belki müzelik bir parçaydı, ama ne asaletini kaybetti, | Open Subtitles | ربما كانت تحفة أثرية في المتحف ولكنها لم تفقد كرماتها |
Büyük Galeri. Burası cesedin bulunduğu yer. | Open Subtitles | أوه ، المتحف الرئيسى ، هذا هو المكان الذى وجدتوا فيه الجثه |
Benim toplumumdan çıkan birçok şeyin İngiliz Müzesine nasıl vardığıyla ilgili çok ilginç ve farklı bir hikaye anlatabilirim fakat bunun için zamanımız yok. | TED | استطيع ان احكي تاريخ شيق ومختلف عن كيفية وصول الكثير من تراث مجتمعي الى المتحف البريطاني، ولكن ليس لدينا الوقت لذلك. |
Bazı eşyaları hâlâ müzedeydi ve bu da onların arasındaydı. | Open Subtitles | ومازال المتحف لديه بعض من أشيائه هذه كانت من ضمنها |
Bunları daha dün aldım Pretoria'daki şirket müzesinden. | Open Subtitles | لقد وصلوا عليهم البارحه من أدراة المتحف فى بريتوريا |
girişindeki fıskiyeleri gördüğümde, şunu anladım; müzelere giden insanların bu fıskiyelere layık olduğu düşünülüyor. | TED | وعند الاستقبال في فناءهم لاحظت ان لديهم نافورة لانهم يعتقدون ان من يذهبون الى المتحف يستحقون نافورة. |