| Seninle münakaşa etmeyi, tuvalet oturacağını bile özledim... - Özledim. | Open Subtitles | إشتقت إلى المشاحنات ,إلى الأولاد و إلى مقعد المرحاض فوق |
| Büyük ihtimalle tuvalet sifonunu sıkıştırıyordur, bir daha çekmemek için. | Open Subtitles | حالياً, قد يكون يلصق سيفون المرحاض حتى لا يضطر لاستخدامه |
| Aşağılık herifin teki onu Hong Kong'ta tuvalete atıp sifonu çekmiştir. | Open Subtitles | من الواضح انه جاء متسكّع من هون كونج من أسفل المرحاض. |
| Şey yapsak, uh, tuvalete sıvışıp her zamanki gibi sarhoş olsak? | Open Subtitles | ما رأيكم إن توجهنا إلى المرحاض و نحتسي الكحول كالعادة ؟ |
| Jinx bu tuvaleti kullanmaması gerektiğini bilir. O yaptıysa da sifonu çekmez. | Open Subtitles | جينكس لا يستعمل هذا المرحاض و إذا فعل لا يجذب ذراع المياه |
| O yüzden, buraya getirdiler. Tüm gece boyunca, tuvalette kustu. | Open Subtitles | لذا جلبوه إلى هنا وظل في المرحاض يتقيأ طوال الليل |
| tuvaletin üstünde durmaya çalışıyordum ve şimdi de aşağıya inemiyorum. | Open Subtitles | وكنت أحاول الوقوف فوق المرحاض والآن لا أستطيع النزول، ساعديني |
| Zımparaya dikkat et tatlım, tuvalet fırçalayan ellerin zarar görmesin. | Open Subtitles | حاذري ورقة الصقل ياعزيزتي لاتريدين جرح يدك اللتي تنظف المرحاض |
| İş başındaki bekçiye üç saatte bir 5 dakikalık tuvalet molası verilir. | Open Subtitles | الحارس مسموح له بدقيقتين حتى خمس دقائق لأستخدام المرحاض كل ثلاث ساعات |
| tuvalet ihtiyacınız mı var; yoksa ilaç falan mı bakıyorsunuz? | Open Subtitles | هل تبحثين عن المرحاض أم هل تريدين بعض الأدوية ؟ |
| tuvalet kâğıdı bulunmadan önce seninle yüz yıl boyunca sevişmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أنتظر لصنع الحب لمئة سنة. قبل أختراع ورق المرحاض. |
| 3 bardaktan fazlasını içersem gün boyu tuvalete gidip duruyorum. | Open Subtitles | شربت أكثر من 3 أكواب , وأزور المرحاض طوال اليوم. |
| Bir seferinde, tuvaletler öyle kötü tıkandı ki kütüphaneyi iki günlüğüne kapatmak zorunda kaldık, tıkanmaya sebep olan sorun tuvalete atılan enjektörlerdi. | TED | ذات يوم انسد المرحاض لدينا أجبرنا على إغلاق مكتبتنا لمدة يومين لأن ما يسدها كان الإبر المهملة. |
| Jigs'in tuvalete düşüşü bana bu diğer dünyayı gösterdi. Ormanlara karşı benim bakış açımı değiştirdi. | TED | أظهر لي سقوط جيكس في المرحاض الخارجي هذا العالم الآخر، وغيُر وجهة نظري للغابات. |
| Eğer benimle yaşamayı kabul edersen, Her hafta tuvaleti ben temizlerim. | Open Subtitles | لو وافقتي علي أن تبادليني الحب, سوف أنظف المرحاض كل يوم. |
| tuvaleti hiç böyle pislikleri atmak için kullanmamıştım. İyi oluyormuş. | Open Subtitles | لم تتخلص من القذارة عبر المرحاض من قبل، هذا واضح |
| Bak, için dışın bok dolu, tuvalette sonsuza kadar durabilirdin. Hadi gidelim.. | Open Subtitles | انت تعلم انك مليئا بالفضلات ,في استطاعتك الجلوس علي هذا المرحاض للأبد |
| Benim bahçede olduğumu sanıyordu ama ben tuvalette çok sessizce çişimi yapıyordum. | Open Subtitles | كانت تظن أنني في الحديقة لكنني كنت في المرحاض أتبول بهدوء جدا |
| Ayrıca tuvaletin her yerine işeyen silahlı adamlar tutmak benim ödeyeceğim bedel değil. | Open Subtitles | ووجود رجال مدججين بالأسلحة يتبولون على ارضية المرحاض اليس سعراً يجب عليه دفعه؟ |
| Sonra da onlara tuvaletten bahsediyorsunuz ve onu modern ve moda bir kolaylık olarak anlatıyorsunuz. | TED | ثم تأخذ المرحاض وتقوم بتثبيته كشئ حديث ومريح. |
| İşler sürekli gecikti: Ze bir şeyler içmeye gitti, bir toplantıya çağrıldı, toplantı uzun sürdü, Lavaboya gitti. | TED | واصلوا التأخير: ذهب للحصول على مشروب، وتم استدعاؤه لاجتماع، واستمر الاجتماع طويلًا، وذهب إلى المرحاض. |
| Babam öyle mutlu olur ki... banyoya giderken ıslık çalar. | Open Subtitles | والدى سعيد جدا لدرجة أنه يصفر عندما يذهب الى المرحاض |
| Konuşacak biri olsun diye Banyo aynasına bıyık bile çizdim. | Open Subtitles | حتّى أنّي رسمت شوارب على مرأة المرحاض حتّى أتحدّث إليه. |
| Daha önce, ekranlarınıza Homer banyoda ve Homer tuvalette gibi klasik filmler getirmiştim. | Open Subtitles | في الماضي، انتجت لكم مجموعة من ..الأفلام الكلاسيكية، كهومر أثناء الاستحمام وهومر في المرحاض |
| Sarhoş olup kafan klozetin içinde uyuya kaldığın zamandan bahsediyordum. | Open Subtitles | أخبرتها عندما سكرت ونمت برأسك في المرحاض |
| Adamın biri klozete sıkıştı. | Open Subtitles | هناك رجل علق في الحمام والتصق في المرحاض |
| Senin de, pillerden ve şişelenmiş sudan farketmiş olabileceğin gibi, sağ salim kurtulabilmek için banyoyu kullanmayı planlıyoruz. | Open Subtitles | من البطاريات والماء المعبأ في القنّينات فهذا المرحاض هو المكان الذي نخطط استخدامه أثناء العاصفة |
| Buzz'dan özür dilemem. klozet kapağını öpmeyi tercih ederim! | Open Subtitles | لن اعتذر الى باز افضل تقبيل المرحاض على ذلك |