Bak şimdi şöyle yapacaksın. Bu silahı alıp kıça gideceksin. | Open Subtitles | هذا ماأريدك أن تفعله خذ هذا المسدس وارجع لمؤخرة المركب |
- silahı balistikçiye götürün. - Sabaha kadar olma şansı yok. | Open Subtitles | وصل هذا المسدس الى خبير الاسلحة لا فرصة لهذا حتى الصباح |
Hepsi bu kadar teşekkürler. Sayın Yargıç, size bu silahı göstermek istiyorum. | Open Subtitles | هذا كل شيء، شكرا لك فضيلتكم، اود ان اعرض عليكم هذا المسدس |
silah deriyi temizlediğinde başparmakla çekiene ve noktaya geri dönersiniz. | Open Subtitles | بينما يخرج المسدس من الجلد ابهامك خلف صمام الأمان وتشير |
silah üzerindeki bir antimon-baryum reaksiyonu, baruttan daha fazlasını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | وبإجراء اختبار على المسدس توضح معنا أن هناك شيئا غير البارود |
Sinirler zarar görür. silahını düşürür ve ona haklarını okursun. | Open Subtitles | صوب نحو العصب العضدى فسيسقط المسدس , هل فهمت المغزى |
O silahı sana yönelttikleri zaman bütün vücudum şok oldu. | Open Subtitles | جسمي كان في حالة صدمة عندما وجهوا ذلك المسدس عليك |
Kimse! Kurşun yarası yok! Birisi karanlıkta silahı benden aldı ve kayboldu. | Open Subtitles | لاشئ،لايوجد جرحمنمسدس، أحدهم أخذ المسدس مني و أطلق و لكنها لم تصبه |
Bebeğim, Bunu biliyorum. Düştüğünü gördüğüm anda.. silahı şakağıma dayar.. | Open Subtitles | حين رأيتك تسقطين كدت أضع المسدس في فمي وأسحب الزناد |
silahı bulamıyoruz ve senin gidip başka bir şeyimi halletmen gerekiyor? | Open Subtitles | ،ولا نستطيع العثور على المسدس وهناك مسأله ما يجب ان تعالجها؟ |
Ayrıca arkadaşımın silahı yanlışlıkla ateşlediğini gördüm. Haksız mıyım? Evet istemeden oldu. | Open Subtitles | ومن الجيد أني هنا ورأيتك لم تعني استخدام المسدس على صديقي، صحيح؟ |
Eğer o silahı alacak biri varsa o da benim. | Open Subtitles | إذاً أى أحد سيذهب ليحضر ذلك المسدس سوف يكون أنا |
silahı kafasına dayayıp, tetiği çekmesinin sebebi köpek miydi, yoksa ben mi? | Open Subtitles | هل كان انا السبب ام الكلب في ضغطها على زناد المسدس ؟ |
silah olarak bomba kullanmanız tercih sebebidir. Elemanlardan birisi, bu konuda bilgili. | Open Subtitles | استخدم المسدس,او القنابل و هذا افضلهم رجالك يعرفون الكثير عن هذه الامور |
Bir elinde fener varsa, diğer eliyle de kendi kendine kapanan bir kapıyı açık tutuyorsa, silah tutacak eli kalmaz. | Open Subtitles | لقد سمعوا، لو كان لديه مصباح في يد وممسك بباب متأرجح في اليد الأخرى ليس لديه يد أخرى لحمل المسدس |
silah için üzgünüm, bu arada. Umarım seni çok korkutmamışımdır. | Open Subtitles | أنا آسف بخصوص المسدس بالمناسبة أتمني أنني لم أُخيفك بشدة |
Bir yerlerini yaralamadan önce neden silahını bir yerlere koymuyorsun? | Open Subtitles | لذا لماذا لا تضع المسدس جانباً قبل أن تصاب بأذى |
silahını indir oğlum yoksa bu beyni duvardan kazımak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | , ضع المسدس جانباً يا بني و إلا ستبعثر الحائط بدمك |
Çağırdığı uzman, Nokes'u öldüren silahın tipini ve çapını belirtmişti. | Open Subtitles | هو لديه تقرير الطبيب الشرعى عن المسدس الذى قتل نوكيس |
Bir şeyler yeriz, tabancayı alırız, sonra da herkes kendi yoluna gider. | Open Subtitles | سنحصل على شيء لنأكله ستحصل على المسدس وبعدها كل منا يذهب بطريق |
Bunun için çok küçüksün. Bu silahla ne işin var? | Open Subtitles | انت بحجم كوز الذرة ، ماذا تفعلين بهذا المسدس ؟ |
Masamın sağındaki ikinci çekmeceyi açıyorum, bir revolver (tabanca) çıkarıyorum, kurşun dolduruyorum, | Open Subtitles | أفتح الدرج الثاني من يمين المكتب و أخرج المسدس و أعبئه بالذخيرة |
Tamam! Götürün onu ama halk arasında silaha dikkat edin. | Open Subtitles | حسناَ, أخرجه من هنا وإحذر من إظهار المسدس أمام العامة |
Bak, silahtan mermileri çıkart, elime koy benim parmak izim olsun üstünde. | Open Subtitles | انظر اسحب الرصاص من المسدس و ضعه بيدى كى تكون بصماتى عليه |
Bu yepyeni Colt'un Barışçı model tabancasını ve kılıfını bedavaya alabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ هذا المسدس الجديد من طراز كولت بيسمايكر و حزام المسدس,مجاناً. |
silahımı boynuna dayayıp onun o ibne yüzünün seğirişini seyredeceğim. | Open Subtitles | سأضع المسدس على رقبته , و أشاهد وجهه الشاذ ينشلّ. |
Sizi ölü bulacaklar. Halterde senin, silahta Onun, parmak izleri olacak. | Open Subtitles | سيعثر الضباط على جثتكم بصمتك على الدمبل و بصمته على المسدس |
Sırrım, oyuk uçlu mermilerle dolu olan bu tabancanın, ruh ikizim olduğunu düşündüğüm adam tarafından kafama doğrultulmuş olmasıydı, birçok, birçok kez. | TED | سري كان أن لدي هذا المسدس المحشو بطلقات مجوفة مصوب على رأسي من قبل الرجل الذي كنت أعتقده توأم روحي، عدة ، عدة مرات. |
Ajan Cooper, çok üzgünüm. Nasıl olduğunu bilmiyorum. silahım elimden kaydı işte. | Open Subtitles | عميل "كوبر"، أنا آسف للغاية، أجهل ماذا حدث، انزلق المسدس من يدي |
Ahbap, artık geriye dönemem. Güvenlik bana karşı şok tabancası kullanmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد قُضي أمر ذلك يا صاح، كان على رجال الأمن إستخدام المسدس الصاعق. |