Kurgu fotoğraf içeren tüm duygular seçilip çıkartıldıktan sonra bir sistem dahilinde görüntülenebiliyor. | TED | مونتاج تنتج من كل المشاعر التي تحوي صوراً ليتم إستخلاصها وعرضها في شبكة. |
Evlen onunla. Hala ona karşı bazı iyi duygular besliyor olmalısın. | Open Subtitles | تزوجي به, لا بد أنك ما تزالين تملكين بعض المشاعر تجاهه |
Konu seks olunca insanların her türlü karmaşık duyguları var. | TED | يمتلك الناس كل أنواع المشاعر المعقدة عندما يتعلق الأمر بالجنس. |
Beyninizin tarihi bir kısmında derinlerde gizli efsanevi bir duygu devresinin insafında değilsiniz. | TED | لست خاضعاً لرحمة دارات المشاعر الخياليّة المدفونة عميقاً في الأجزاء العتيقة من دماغك. |
Bu tepkiden bıkmış oluyorlar ama bu duyguların sebebini bilmiyorlar. | Open Subtitles | و هم لا يعلمون حقيقة من أين أتت تلك المشاعر |
O bastırılmış hisler daha sonra Gölge Adam'a dönüştü ve babam kontrolden çıktı. Sonuç olarak taşkınlığını bana gösterdi. | TED | هذه المشاعر التي جرى قمعُها أصبحت رجل ظلٍ فيما بعد، وأصبح خارجًا عن السيطرة، أخيرًا أطلق تيار مكبوتاته عليّ. |
İkimiz de, duyguların gözlerde görülmesinin duygusal efsane olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنْ أسطورة المشاعر التي تظهر العواطف هي العين |
Bana karşı hisleri olduğunu biliyordun ve o hislerin karşılıklı olması düşüncesinden korkuyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف أنه يكنّ لي المشاعر وكنت مذعوراً من أن تكون المشاعر متبادلة |
Ortak duygular çok güçlü olabilir. Bu mükemmel bir başlangıç. Çalışmaya hemen başlıyoruz. | Open Subtitles | إن المشاعر المشتركة يمكن أن تكون قوية جداً هذه بداية ممتازة فلنبدأ الآن |
Sana duygular hakkında birşey söyleyim, duygular annemizin göğüslerine benzer, nerde olduklarını bilirsin fakat arkanda bıraktığın en iyi duygulardır. | Open Subtitles | دعني أخبرك عن المشاعر المشاعر هي مثل : صدر الأم. تعرفي أين هم لكن من الأفضل أن لا تشعري بهم. |
Birisi "konuşmamız gerek" dediğinde bu bazen değişen duygular hakkında bir konuşma olur. | Open Subtitles | عندما يقول شخص نحنُ بحاجة للتحدث أحياناُ تقود إلى مناقشة حول تغير المشاعر |
Nasıl oyunlarından bu duyguları alabilir ve gerçek dünyadaki işlere uyarlayabiliriz? | TED | كيف يمكننا أخذ هذه المشاعر من الألعاب ونقلها إلى الحياة الحقيقية؟ |
Ve işte kısaca duyguları birbirimize aktardığımız son derece içgüdüsel bir yol var. | TED | ولذا فهناك طريقة غريزية للغاية التي عبرها يتم نقل المشاعر من شخص لآخر. |
Ama aynı zamanda bana ihtiyacım olan duyguları vermesini istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا أيضاً أطلب منه أن يعطيني المشاعر التي أحتاجها |
Kızın bozulmasıyla yüzleşince tüm duygu ve hisler yok olur. | Open Subtitles | في وجه الفتاة المشوهـة . تدفق المشاعر و العواطف توقفت |
Evet. Hislere sahip olmak zorundasınız. hisler insan tecrübelerinin merkezi gibidir. | Open Subtitles | يجب ان يكون الشخص عنده مشاعر المشاعر هى قلب التجارب البشريه |
Şimdi size tekrar soracağım duygusal kısmınızı açmanızı. | TED | والآن سوف أطلب منكم مرة أخرى أن تديروا ومضات المشاعر |
Geçen sene bana karşı hisleri olduğunu söylediği sesli bir mesaj almıştım. | Open Subtitles | حسناً,لقد سمعت رسالة صوتية العام الماضى حيث قال انه يكن لى المشاعر |
Ama annen ve ben haklıysak, bu hislerin zamanla sönecektir. | Open Subtitles | واذا كنا انا وامك على حق هذه المشاعر سوف تبرد |
Fakat katılıyorum. Amaç, duygulardan önce gelmeli. Diğer teröristler nerede? | Open Subtitles | الغاية لابد ان تأتي قبل المشاعر اين هولاء الارهابيين الاخرين؟ |
Gi Yeong ve Hui Ju, doğru duyguyu yakalamaya çalışın. | Open Subtitles | غي يونغ و هي جو، حاولا أن تشعرا بنفس المشاعر |
Eğer buluşursan söz veriyorum, sana karşı olan hislerim, şu ankiyle aynı olacak. | Open Subtitles | و إذا فعلت أعدك بأنني سأكن لك نفس المشاعر التي أحس بها الآن |
Bu iki yaygın his içimize öyle bir işlenmiş ki bu döngüden kendimizi alamıyoruz. | TED | إذن لديك هذه المشاعر المألوفة التي تتوزع بطريقة تجعلك تعلق في تلك الحلقة المفرغة. |
Bu yüzden, yükselen duygularla ve bu konuda hiçbir tecrübemiz olmadan birkaç arkadaş ve ben East Village moda bölgesinin kalbinde bir et dükkanı açtık. | TED | لذلك، مع تأجج المشاعر ومن دون أي خبرة في الجزارة على الاطلاق، قمت مع بعض الأصدقاء بفتح محل جزارة. في قلب حي قرية الموضة الشرقية |
Çok hızlı bir geri bildirim alıyorlar, yani negatif duygulara daha fazla yanıt veriyorlar, çünkü hızlı yükselenler onlar, değil mi? | TED | لذا يحصلون على التقييم الفوري، الذي يعني أنهم يستجيبون أكثر للمشاعر السلبية، لأنها المشاعر التي تطغى على المرء، أو ليس صحيحاً؟ |
Hayır. Bu benim hatam değil. duygularım varsa ne yapayım? | Open Subtitles | كلا ، ليس خطأي لو أني اصبح لدي تلك المشاعر |