Sorun şu ki bu büyüme motorunu daha henüz ısıtıyoruz. | TED | المشكلة هي أننا فقط في مرحلة تسخين محرك النمو هذا. |
Sorun şu ki, sigara içemediğinizde eğer tek başına pencereden dışarıyı seyrediyorsanız asosyal, arkadaşı olmayan bir ahmak oluyorsunuz. | TED | المشكلة هي عندما لا تستطيع التدخين. إن وقفت وحدقت خارج النافذة بمفردك فإنك أبله غير اجتماعي لا أصدقاء له. |
Sorun şu ki, bir köpeği zehirlemek sadece para cezası gerektirir. | Open Subtitles | المشكلة هي ، أن وضع السم للكلاب هو مجرد مخالفة بسيطة |
Problem şu ki beni ne kadar sevdiği umurumda değil. | Open Subtitles | المشكلة هي أعني لا أكترث كم يحبني فليس بيننا شيء |
İşte, Asıl sorun bu? Sorun, sana söylediklerim doğruydu. Banneker'ın tüm yazıları 150 yıl önce bir yangında yandı. | Open Subtitles | رايت , هنالك المشكلة هي ما قلت لك قبل 150 كان صحيحا كا من ورق بينيكر حرقت منذ سنة |
Sana sorunu söyleyeyim Sorun şu, bütün bu pisliği derhal geri götüreceksin. | Open Subtitles | حسناً سأخبرك بالمشكلة المشكلة هي أنك ستعيد كل هذه القمامة حالاً هيا |
Sorun şu ki, buzullar bu hızla çekilmeye devam ederse sonunda Grönland'daki tüm buzulların yok olmasına sebep olabilir. | Open Subtitles | المشكلة هي ، اذا استمرّت الكتل الجليدية بالتراجع بهذا المقدار من الممكن أن تؤدي إلى إختفاء جليد جرينلاند كلّيّاً |
Sorun şu ki, bulunmayı istemediği taktirde, kelimenin tam anlamıyla sırra kadem basabiliyor. | Open Subtitles | المشكلة هي إذا لم يرد أن يعثر عليه يمكن أن يختفي بشكل حرفي |
Sorun şu ki öldüğü halde yılanlar hala iş başında. | Open Subtitles | المشكلة هي أنّ الافاعي ما تزال حيّة، بينما هو ميّتٌ. |
Ama Sorun şu ki, daha da netleştirmek için aralığı daraltmak zorundayız. | Open Subtitles | ولكن المشكلة هي من أجل جعلها أكثر وضوحا، يجب علينا تضييق الفتحة، |
Sorun şu ki, eve geldiğinde bile burada değilsin. Takıntılısın. | Open Subtitles | المشكلة هي حتى عندما تعود للمنزل، تكون شاردًا، أنت مهووس. |
Sorun şu ki, ikimiz de zarar veren o adamın ben olduğumu söyleyemeyiz. | Open Subtitles | المشكلة هي أنه لا احد منا يمكنه القول بأي حتمية أنني ذلك الرجل |
Sorun şu ki; ...aslında benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordu. | Open Subtitles | المشكلة هي أنه فعلاً لم يكن يعرف أي شي عنّي |
Sorun şu ki, kadınlar benimle ilgilenmiyor sosyete kadınları yani. | Open Subtitles | المشكلة هي أن النسوة لايولينني اهتمامًا، بل كل مجتمع النسوة، |
Sorun şu ki, çocuğunun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından üstün görüyorsun. | Open Subtitles | المشكلة هي أنك تعجزين عن تقديم مصلحة ابنتك على مصلحتك |
Problem şu ki, sağlık hizmetine karşı olan isteğin farkında olmanın tadına varınca, daha fazlasını istersiniz. | TED | المشكلة هي, بمجرد ان تدرك ما يعنيه تحقيق الطموح للحصول على الرعاية الصحية، فانك تصبح تريد أكثر من ذلك. |
Asıl sorun sürekli arkaya bakmak zorunda olmamız. | Open Subtitles | المشكلة هي أن عليك مواصلة النظر إلى الوراء |
Fakat Sorun ise; insanların sosyal ağlarının bir haritasını çıkarmanın her zaman mümkün olmadığıdır. | TED | المشكلة هي رسم خرائط لشبكات البشر الإجتماعية ليست دائماً ممكنة |
Mesele şu ki öyle ya da böyle herkesi en az bir kere sinirlendirmişimdir. | Open Subtitles | إنّ المشكلة هي مرة واحدة أو أخري تبولت عملياً علي كل شخص |
Olay şu; o benim C.I.'im. Dava için onun sokaklarda olması gerek. | Open Subtitles | المشكلة هي أنه مخبري السري وأحتاجة أن يكون بالخارج لأجل هذه القضية |
Diğer bir deyişle, ilk insanlar ölü hayvanları yiyiyordu. Tartışma yok, bu bir gerçek. Tek Sorun şu ki, | TED | بمعنى آخر .. كان الانسان الاول ياكل اللحوم .. والحيوانات وهذا امرٌ حقيقي لا جدل فيه ولكن المشكلة .. هي |
Asıl problem, beşeri faaliyetler sebebiyle sera gazı yoğunluğunun artışı sonucu meydana gelen küresel ısınmadır. | TED | المشكلة هي الاحتباس الحراري، الناجمة عن زيادة تركيز الغازات الدفيئة الناتجة عن النشاط البشري. |
- Biz önce onları görmemişti şaşırttı. - Sorun onlar olmadan, bir, | Open Subtitles | متفاجئة لأننا لم نلتقي بهم من قبل المشكلة هي ، بدونهم |
Asıl mesele, siz ikiniz karşılaştığınızda, kumanya vermekten kurtuldular. | Open Subtitles | المشكلة هي أنه عندما التقيتما لم تكوني مستعدة لهذا |
Sıkıntı şu ki; bence bunun hepsi bir saçmalık. | Open Subtitles | المشكلة هي أعتقد بأن الكل مُخلبط. |
Sorunsa, her şey milyonlarca parçaya ayrıldığında düzeltmeye neden başlayacağını bilmenin çok zor olmasıydı... | Open Subtitles | " المشكلة هي عندما تكون مليون قطعةصغيرةفي كُلشيء " "منالصعبمحاولةإصلاحةأولاً " |
Esas sorun da bu zaten, her allahın günü biraya vuruyor kendini. | Open Subtitles | المشكلة هي أنه يأخذ بضعة زجاجات من الجعة كل يوم على الأقل |
Bu problem şudur: Jeo-mühendisliğinin mümkün olduğunun bilgisi,... ...iklim etkilerini daha az korkunç hale getiriyor ve... ...bu da bizim salınımları azaltmak için daha az uğraşmamıza sebep oluyor. | TED | و المشكلة هي كالتالي: معرفة أن الهندسة الجيولوجية ممكنة تجعل آثار المناخ تبدو أقل إخافة. و هذا يؤدى إلى إلتزام أضعف بتقليل الإنبعاثات اليوم. |