Sorun bende mi, yoksa o şimdiye kadar gördüğün en romantik adam mı? | Open Subtitles | هل المشكله بي ام انه اكثر رجل رومانسي في العالم قابلناه من قبل |
"Küçük Sorun", çölde 600 günün ardından... kameralara zarar verilmiş olması. | Open Subtitles | بعد البقاء 600 يوم في الصحراء المشكله الصغيره أن الكاميرات اختربت |
Eğer hala bitişiğimizde yaşıyor olsaydı sigorta şirketi ile bir Sorun yaşamayacaktı. | Open Subtitles | إذا كان مازال يسكن بجانبنا لما كان لديه هذه المشكله مع التأمين |
Esas Problem senin sürünün son birkaç aydaki hareketleri, Danvers. | Open Subtitles | انها تصرفات قطيعك في الشهور الاخيره هذه هي المشكله دانفرز |
Siz zencilere sorunu halledin diye bir sürü para verdim, değil mi? | Open Subtitles | لقد دفعت الكثير من النقود لكم لتهتموا بهذا المشكله, اليس كذلك؟ ؟ |
Onların arkasından Melody ile konuşmak sorunun yalnızca yarısını ortaya çıkarır. | Open Subtitles | حسنا . التحدث مع ميلودي من دون علمهم سيحل نصف المشكله |
Ancak bu Sorun hakkında bir şeyler yapmalıyız. | TED | لكن نحتاج ان نقوم بعمل ما بخصوص هذه المشكله. |
Sorun şu ki, Senegal'de bir kadın ne zaman bir kliniğe gitse, bu enjeksiyon bitmiş oluyor. | TED | المشكله هي كل مرة تذهب فيها المراه للعياده في السنغال, الحقن يكون قد نفذ |
Fakat esas Sorun, bizim bu tarz düşünceler ve davalar için daha da fazla desteğe ihtiyacımız var. | TED | لكن المشكله هي، نحن نحتاج المزيد من الدعم لهذه الافكار والقضايا. |
Fakat buradaki Sorun, bir firma pamuk pedi sorunsuz üretiyor. | TED | ولكن المشكله انه توجد شركه تعمل حفاظات خاليه من مادة القطن ومع ذلك فهي تعمل جيدا |
Ama Sorun, her türlü duruma bakmak için kullandığımız renklendirilmiş gözlüklerimiz. | TED | المشكله أن لدينا تلك النظارات الملونة عندما ننظر في كل أنواع المواقف. |
İkinci Sorun izlenecek güzergah üçüncüsü ise saldırının uygulanış şekliydi. | Open Subtitles | المشكله الثانيه كانت : أى طريق ينبغى أن نسلُك ؟ و المشكله الثالثه كانت : |
Besbelli ki Sorun yaşamaya devam eden birkaç kişilikten kaynaklanıyor. | Open Subtitles | من الواضح تماما انا المشكله مبتدعه بالشخصيات الباقيه على قيد الحياه المتعدده |
Bu iyi bir cevap değil baba. Sorun ne? | Open Subtitles | ليست اجابه جيده يا ابي ما المشكله في هذا ؟ |
Tabii, büyük bir Sorun çıktı-- yazıcımız bozuldu. | Open Subtitles | ..بالتالى.. بالطبع.. المشكله الكبرى الطابعه توقفت |
Tabii, büyük bir Sorun çıktı-- yazıcımız bozuldu. | Open Subtitles | ..بالتالى.. بالطبع.. المشكله الكبرى الطابعه توقفت |
Problem şu: Eğer ben kendimi temiz hissetmezsem ve hatalarım konusunda konuşmazsam, eğer bana gerçekten ne olduğunu söyleyen içimdeki sesi duymazsam bunları meslektaşlarımla nasıl paylaşırım? | TED | هنا المشكله: أذا لم استطع ان أتي نظيفاً واتحدث عن اخطائي, ان لم اجد الصوت الهادي الذي يخبرني ماذا حدث, كيف لي ان اشارك به زملائي؟ |
Her iki durumda da büyük yetersizlikler söz konusudur. çünkü biz Problem karşısında yapmamız gerekeni yapmıyoruz. | TED | في الحالتين هذا تقليل من الاجمالي, لأننا لا نتحرى المشكله كما ينبغي لنا |
Senin gibi alkol sorunu olan biri muhtemelen daha fazla takılmalı. | Open Subtitles | غاي مَع الشراب المشكله لك الان الى اين انته ذاهب الان |
Sürekli kenara itilirsen, bir süre sonra sorunun sen olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | تعرضك للاهمال فتره طويله يمكنه ان يجعلك تفكر انك سبب المشكله |
Tanrım. Ne oldu, Karashi? | Open Subtitles | أووه يا إلهي ، ما المشكله ، كاراشي ؟ |
- Bize seçenek birakmadılar. - Asıl mesele gemi. | Open Subtitles | لن نصل للفرصه المشكله الرئيسيه هى السفينه |
Eğer seks yapmıyor olsaydın muhtemelen burada bi sorunumuz olurdu. | Open Subtitles | لكن إن لم تكن تمارس الجنس حينها بأمكاننا مناقشة المشكله |
Sanırım bu problemin bir kısmı da bir çok insan topluluğunda bu diyaloglara katılım eksikliği olması. | TED | أعتقد جزء من هذه المشكله هو، أنه كان لدينا نقص في الحضور في هذه الحوار من أجزاء متعدده في المجتمع البشري |
Benim böyle bir sorunum yok, ...çünkü, yakışıklıyım ve param var. | Open Subtitles | , وليسَ لدي تلكَ المشكله والسبب لاني ذو مظهر ولدي المال؟ |
Bu soruna çözüm bulacağız ve dünya hükümetleri... bunu size fazlasıyla ödeyecek. | Open Subtitles | اوجد الحل لهذه المشكله وحكومات العالم سيدفعون لك على الرغم من انفهم |