ويكيبيديا

    "المليئة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • dolu
        
    • dolusu
        
    • kaynayan
        
    • erişen kız
        
    • bu aksiyon
        
    • palavracı
        
    Bahse girerim zehirli kabarcıklarla dolu olan şişelerin hepsini orada saklıyorlardır. Open Subtitles أنا متأكد من أنه حيث يحتفظون بالقوارير المليئة بالجرعات السحرية الفوارة
    Neden boş kovanları içleri Wraith dolu olanlardan daha korkutucu buluyorum? Open Subtitles لماذا أَجِد سفن الخلاياَ الفارغةَ مخيفةَ أكثر مِنْ تلك المليئة بالأشباح؟
    Mallarla dolu bu şehrin en güzel yanı ise kadınlardı. Open Subtitles وأفضل شيء فى هذه البلدة المليئة بالموارد الوافرة. هو النساء.
    Şeytanların dolandığı gecelerden Kızılderililerle dolu ormanlardan ve daha kötü canavarlardan. Open Subtitles الشيطان الساكن فى الليل والغابة المليئة بالهنود والاسوء من ذلك الوحوش
    Ama bir oda dolusu insanı üç kişiye indirmek zorundasın. Open Subtitles لكن عليك تقليص هذه الغرفة المليئة بالأرقام إلى ثلاثة أشخاص
    Bilgisayar oyunların arasında bile, size şu anda bu aksiyon dolu bilgisayar oyunlarını anlatıyorum. TED وحتى في ألعاب الفيديو، وأنا أحدثكم الآن عن ألعاب الفيديو المليئة بالإثارة،
    Nihayetinde orası Roma'nın serseri ve hayat kadınlarıyla dolu yeri. TED بالنهاية، هو جزء من روما المليئة بالحلاقين والعاهرات.
    Düşünün bir: İri, terli, dövmeli bir adam, üzerinde kovboy şapka ve pantolonu dövüş ringinde, ve arena tezahürat yapan fanlarla dolu. TED تخيل هذا: رجل ضخم متعرق وموشوم بقبعة وسراويل رعاة البقر، واقف في الحلبة بينما تشجعه الساحة المليئة بالمعجبين.
    kendilerini içi petrol dolu bu ağir suda yüzerken buldular. TED و كان قد انتهى بهم الأمر يسبحون في مياه التي تفرغ من حجر التوازن المليئة بالنفط
    Çöplerle dolu bahçelerde oynardım Open Subtitles لعبت في الساحات الخلفية المليئة بالقمامة.
    -Genç ve güzel fıstık dolu bir yerde neden bizim masamıza gelmeyi seçtin? Open Subtitles حسنًا، من تلك الغرفة المليئة بأكملها بالحسناوات، الجميلات والشابات ما الذي جعلك تأتي إلى طاولتنا؟
    "Kafası et dolu yumurta misali sorularla dolu. " Open Subtitles رأسي مليءٌ بالشجار كالبيضة المليئة باللحم
    Başkan Johnson delik deşik ve ipuçlarıyla dolu... kan içindeki limuzinin yıkanıp tamir edilmesini emretti. Open Subtitles الرئيس جونسون أمر بالليموزين الغارقة في الدماء المليئة بثقوب الرصاص والقرائن ليتم غسلها و إعادة بنائها
    Örneğin kaliteli okullarımız, kitap dolu kütüphanelerimiz... şampuanlarımız var. Open Subtitles ، كالمدارس الجيدة ، والمكتبات المليئة بالكتب . والشامبو
    Ne güzel bir bale... form ve renklerle dolu. Open Subtitles يا لهذه الباليه الناتجة المليئة تماماً بالشكل واللون
    Ne güzel bir bale... form ve renklerle dolu. Open Subtitles يا لهذه الباليه الناتجة المليئة تماماً بالشكل واللون
    Suç dolu hayatımda geçirdiğim en kolay sorgulamaydı. Open Subtitles تلك هي أسهل طريقة للإستجواب التي تعلمتها من حياتي المليئة بالجرائم
    Bugün o çocuk sokakta yürüyor,... ..sokak çöp dolu, yüzlerin yarısı kara,... ..tersane kapanmış durumda, sadece benzin istasyonunda kalan işler durmakta. Open Subtitles في ذلك اليوم .. يمشي هذا الطفل بالشوارع المليئة بالنفايات
    Diğer verileri, bu sayfalar dolusu olan ve birşey söylemeyen diğer verileri bu şekilde özetliyoruz. TED كل هذه الصفحات القديمة المليئة بالارقام والقيم الغير مفيدة نحن نقوم بتلخيصها
    İşte nihayet, beş yıldır pire kaynayan köylerde... karın tokluğuna çalıştıktan sonra... sonunda ait olduğumuz yere döneceğiz. Open Subtitles لذا، أخيراً بعد خمس سنوات من أكل الفتات في القرى المليئة بالبراغيث، أخيراً سنعود إلى حيث ننتمي
    Selam, ey Tanrının lütfuna erişen kız! Rab seninledir. Open Subtitles "سيدتي مريم المليئة بالرحمة" "مولاي معك"
    Bizim palavracı gelin, aslında palavracı değilmiş. Open Subtitles لقد توضح أن العروس المليئة بالتفاهات ليست كذلك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد