Memurluklara güvenilir ve onurlu adamlar seçilirse, hırsızlık ve rüşvet biter. | Open Subtitles | عندما يتم اختيار الرجال الموثوق بهم ليكونوا ضباط السرقة والفساد يختفيان |
güvenilir olan şeylere daha çok güvenmeyi amaçlayabilirim fakat güvenilmeyecek şeylere değil. | TED | بل كنت لأهدف للوثوق أكثر في الموثوق به و عدم الوثوق في من لا يستحق الثّقة. |
Daha önce Yaşlı güvenilir'den bahsettiğimi hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا تُتذكّرْ إذا أنا أَبَداً ذَكرتُ الموثوق القديم قبل ذلك. |
sadık çakmağım yanmadığı için, bunları ellerim arkada bağlıyken yapacağım. | Open Subtitles | بما أن ولاعتى الموثوق بها معطلة،سأفعل كل ذلك ويداى مربوطتان خلف ظهرى |
Sendeki bu sadık izci tavırları biraz komik. | Open Subtitles | لهجة الكشاف الموثوق به مضحكة و هي تصدر منك |
Daha önce Yaşlı güvenilir'den bahsettiğimi hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا تُتذكّرْ إذا أنا أَبَداً ذَكرتُ الموثوق القديم قبل ذلك. |
Bir kasa dairesiyle aynı sisteme sahip,şifresini de sadece güvenilir iki güvenlik görevlisi ve ben biliyorum. | Open Subtitles | كما ترى , انها تعمل مثل باب التنقيب وأثنين من الحراس الموثوق بهم وانا أيضاْ , اعرف الطريقة |
Kılıcım ve Kapa'm güvenilir yoldaşlar olacaklar sana. | Open Subtitles | سيفى وحوامتى سيكونان رفيقاك الموثوق بهما |
Evet, bana parayı ödemelisin. Her zaman güvenilir biriydin. | Open Subtitles | لذلك يجب عليك الدفع ، لقد كنت دائما الشخص الموثوق به. |
Ve, şey, bağışlarsan babandan küçük bir iltifat, benim en güvenilir ve becerikli ortağım. | Open Subtitles | ولو سمحت لي ببعض التفاخر الأبوي، أكثر الموثوق بهم وشريكة موهوبة |
Maskenin çalındığını gazetelerden okudum ve güvenilir ajanımdan birşey duyamadım bu yüzden endişelendim doğal olarak. | Open Subtitles | أوه، قرأت في الصحف عن أختفاء القناع أنا لا أسمع كلمة من موظفتي , الموثوق بها |
güvenilir çakmağım çalışmadığından bütün bunları ellerim sandalyeye bağlı yapacağım. | Open Subtitles | بما أن ولاعتى الموثوق بها معطلة،سأفعل كل ذلك ويداى مربوطتان خلف ظهرى |
Sözüne güvenilir hava durumu sunucumuz da buradaymış. | Open Subtitles | إن لم يكن رجل النشرة الجوية القديم الموثوق |
Bu bölümde, güvenilir bir savunmaya geçebilirim. | Open Subtitles | عن هذا الجزء أنا نوع من الدفاع الموثوق به |
Yani Tripp Darling'in güvenilir avukatı olman ona güvenmek için yeterli olmuyor, öyle mi? | Open Subtitles | حسناً, كونك المستشار الموثوق لتيرب دارلينغ ليس له اي علاقة بالثقه , اليس كذلك؟ |
Ama bu güvenilir aile doktoru beyninde bir kitle bulduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لكن طبيب العائلة الموثوق هذا يعتقد أن وجد آفة كتلية |
İşte sonunda denenmiş ve güvenilir geleneksel bilim prensipleriyle atom dünyasını açıklayan bir fikir... | Open Subtitles | أخيراً وجدت فكرة تصف العالم الذري باستخدام القواعد العلم التقليدي المجربة و الموثوق بها |
sadık çubuktaki Jose olabilirsiniz. | Open Subtitles | مع خوزيه وأنت ممسك به من الجانب الموثوق من عصاه |
Vay, vay, vay, McKinley Lisesi'nin meşhur mide bulandırıcı Tina Turner'ı ve sadık yandaşı-- | Open Subtitles | حسن , حسن إذا لم تكن تينا جالبة اضطراب المعدة و صديقها الحميم الموثوق |
Evet. O benim. sadık köpek gayzer insan. | Open Subtitles | نعم ، هذه أنا الكلب الساخن الموثوق به |
Daima ordusunun önünde, güvendiği birkaç şövalyesiyle seyahat eder. | Open Subtitles | إنه يسافر دائما في مُقدمة جيشه بقليل من الفرسان الموثوق بهم قربه |