Ne görevim ne de savaş haberi kaldırdı beni yatağımdan. | Open Subtitles | اعذرني .. لم يكن منصبي او النبأ الذي نحن فيه الآن .. هو من ايقظني من سريري |
İyi ve kötü haberi veren biriyim. | Open Subtitles | أنا صاحب الأنباء السارة والسيئة النبأ السار هو أن |
Beklenmedik bu Haberler karşısındaysa terörist gruba mensup üyelerin sayıca daha fazla bulunduğu hapishanelerden anında tepki geldi. | Open Subtitles | النبأ أثار ردود فعل فورية في العديد من السجون... حيث تواجد أعضاء المنظمة الإرهابية أكثر عدداً |
Kötü haberleri mi istersin, yoksa gerçekten çok kötü haberleri mi? | Open Subtitles | تريد النبأ السيء أو الأكثر سوء؟ |
Bu habere sevineceğini sanmıştım. Özür dilerim. | Open Subtitles | اعتقدت أنّ النبأ سيبهجك - أعتذر - |
Kötü haber ise, Kral'ının değerli idealleri, düşünülenin aksine numaradanmış. | Open Subtitles | النبأ السيّىء أنّ مُثُل ملككَ الثمينة كانت كلّها إدعاءات بالنهاية |
Pazar, 20 Nisan, 1982, L'Unitá bu haberi yayınlamış. | Open Subtitles | يوم الاحد 20 أبريل 1982 جريده الوحد نشرت هذا النبأ |
Peşinizdeki kimse haberi kesinlikle duyacaktır. | Open Subtitles | أيًّا يكُن من يطاردكم فسيبلغه النبأ حتمًا. |
Bana bir iyilik yap ve bu haberi henüz kimseye söyleme | Open Subtitles | وسأكون ممتنة إن لم تنشر هذا النبأ بعد |
Kendimi aileme kötü haberi vermeye hazırlanıyormuş gibi hissediyordum. | Open Subtitles | لقد شعرت كأنى سأذيع النبأ لعائلتى |
İyi haberi hemen vermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أخبره النبأ السار مباشرةً. |
Jane iyi haberi verdi. Tebrik etmek istedim. | Open Subtitles | جين أخبرتنى النبأ السار أردت أن أهنئك |
Uyandırdığım için affedersin ama Haberler iyi. | Open Subtitles | عذرا لإيقاظك. ولكن النبأ العظيم. |
Teşhis konduğu anda Detroit'teki tüm Haberler bunu veriyordu. | Open Subtitles | rlm; تم تشخيصي بالمرض بنفس الفترة، rlm; وانتشر النبأ بالأخبار في "ديترويت". |
Ama Haberler güzel, şimdilik hafıza kaybı görünmüyor. | Open Subtitles | لكن النبأ السار هو أن ذاكرته لم تتأثر |
Sloan'a fırsat bırakmadan Terrance'a haberleri yetiştirmiş olmam mümkün. | Open Subtitles | حاولت تعقيل (تيرانس) قبل أن تزف إليه (سلون) النبأ |
Sloan'a fırsat bırakmadan Terrance'a haberleri yetiştirmiş olmam mümkün. | Open Subtitles | حاولت تعقيل (تيرانس) قبل أن تزف إليه (سلون) النبأ |
Ama Dyad Enstitüsü'nden Dr. Aldous Leekie'nin yardımcı olabileceğine dair çok güzel haberleri var. | Open Subtitles | لكن النبأ المدهش هو أن د. (ألدوس ليكي) من مؤسسة "دياد" يقول أن بوسعه المساعدة، |
Bu habere sevineceğini sanmıştım. Özür dilerim. | Open Subtitles | اعتقدت أنّ النبأ سيبهجك - أعتذر - |
Kötü haber, geçtiğimiz üç yıl içerisinde aldığım tek iyi haber. | Open Subtitles | أخبار سيئة, هذا هو النبأ السار الوحيد لدي في ثلاث سنوات. |
Kötü tarafı, her yerde ses ve ağırlık sensörleri olması. | Open Subtitles | أمّا النبأ السيئ فهو وجود مجسّات وزنيّة وسمعيّة هنا وهنا |
Kötü haberse şu hem sese hem de ağırlığa duyarlı sensörler var. | Open Subtitles | النبأ السيئ هو وجود مجسّات وزنيّة وسمعيّة |
Ne var biliyor musun? İyi haber şu ki, ortalık sakinleşene kadar annem bizde kalacak. | Open Subtitles | ولكن كما تعلمون ، فإن النبأ السار هو أن امى ستبقى معنا لفترة من الوقت |