Çukur gözlü figür, zoraki gülümseyerek sıska yüzüyle ona dik dik baktı. | TED | بدأت عيونه الغائرة من وجهه الهزيل بالتحديق به، مع رسم ابتسامة ملتوية. |
Asıl şu şapkalı, bembeyaz tenli sıska çocuğun kafası kesilmeli. | Open Subtitles | من هذا الغلام الهزيل و بشرته كبطن السمكة ويرتدي قبعة مطرية؟ |
Bana öyle geliyor ki, sıska komşu çocuğu... küstah kızılkafa için tehlikeli işlere atılmaya hevesli. | Open Subtitles | أتعلمين، يبدو لي هذا الولد الصّغير الهزيل أنّه قابل للقيام بالأعمال الإجراميّة لذلك، هو صاحب الشّعر الأحمر المُخنّث |
Ya sana 10 yaşındaki bir çocukla bile düzgün sohbet edemeyen sıska bir budala olduğunu söyleseydim? | Open Subtitles | ماذا إذا دعوتك الهزيل الأحمق لا تستطيع محادثة طفل بعمر العاشرة |
Bu cılız iki ayaklıya bizden biri gibi davranıp aşık bir tay gibi etrafında hoplayıp zıplıyordu. | Open Subtitles | لقدعاملت الهزيل ذو القدمين كواحد من نوعنا تتمخطر فرحًا حوله |
Gece bekçisi, kampüsten koşarak çıkan müslüman bir çocukla sıska bir çocuk görmüş. | Open Subtitles | الحارس الليلي شاهد الفتى المسلم والولد الهزيل. يركضون خارج المجمع المدرسي. |
Diyoramalar, balmumu heykeller, hatta şu sıska küçük maymun gibi tüylü hayvanlardan. | Open Subtitles | وحتى بعض الحيوانات البالية، كهذا القرد الهزيل. |
Kendimize leziz bir köylü bulalım, ağlamayı kes yoksa gırtlağını sökerim, seni sıska sıçan. | Open Subtitles | سَنَحْصلُ على قرويّين كثيرين لطفاء أوقفُ الشكوى الآن والا سَأَدْقُّ رقبتَكَ , أيها الجرذ الهزيل |
Aubrey şuradaki sıska adamla konuşuyordu. | Open Subtitles | أوبري كانت تتحدث الى ذلك الرجل الهزيل هناك. |
Terslik çıktı diyelim, sonsuza kadar dörtgöz bir sıska olarak kalırız. | Open Subtitles | أجل، تخيّل لو حدث خطأ ما، وعلقنا في هذا الجسد الهزيل وبهذه النظارات للأبد |
O sıska canını bununla sıkma. | Open Subtitles | لا تقلق أيها الهزيل,أذكر أنها ستكونعلىهذاالنحو. |
O sıska herifin kim olduğunu öğren. - İyi iş. | Open Subtitles | واعرفي من يكون هذا الرجل اللعين الهزيل عظيم |
- O sıska herife "Amiral" diyorlar. | Open Subtitles | ذاك الرجل النذل الهزيل يطلقون عليه الأدميرال |
O sıska küçük kurbağa akıma kapıldı ve patladı. | Open Subtitles | هذا الضفدع الصغير الهزيل تحوّل إلى فرقة حديثة وتلقى صيحات استهجان. |
sıska boğazını sıkmama ramak kalmıştı toz olup gitti. | Open Subtitles | أردت خنق عنقها الهزيل لكنّها غادرت فوريّاً |
Şey, Kendimi gerçekten isa'nın değersiz küçük fısçısı gibi hissettim, ve sıska tipi ve boyalı- siyah saçlı ve parlatıcılısıyla fıcıya şu baş aşağı vuruşlarından yapalımmı diye sordu. | Open Subtitles | حسنا, لقد تحطمت حقا مع جيسوس كوغر ثم ظهر ذلك الشاب الهزيل بشعره المصبوغ باللون الأسود و يضع احمر الشفاة طلب اذا اردت احد بنداق البرميل المقلوبة |
Şimdi sıska partnerin Carl'ı ve annesini bulacağım. | Open Subtitles | سوف أذهب للبحث عن رفيقك الهزيل (كارل) وأمه |
Küçük sıska bir komşu çocuğu. | Open Subtitles | ولد الجيران الصغير الهزيل |
Gerçekten mi? Birine sıska Turk desem nasıl hissedersin? | Open Subtitles | ماذا سيكون شعورك إذاً إذا قلت: "إنه (تورك) الهزيل"؟ |
Gandhi, anladığım kadarı ile neden özel doktorluk yapan Barbie'nin seninle ve cılız hayat arkadaşınla sorunu olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | عرفت أنك مرتبك حيال سبب غضب الطبيبة الخاصة منك ومن شريكك الصغير الهزيل |
cılız Tommy şu anda kendisinden çok daha iri bir Slytherin'in canına okumakla meşgul. | Open Subtitles | تومي) الهزيل في الوقت الحالي ) في خِضم معركة مع الحماقة (أكبر من ذلك بكثير من (سليدرين "سليدرين: |