Massapequa'dan altı çocuk... hepsi de şeref, Görev ve fedakarlık kelimelerinin anlamını biliyordu. | Open Subtitles | ستة اولاد من ماسابيكا و كلهم عرفوا معني الشرف و الواجب و التضحية |
Sekizinci Hava Kuvvetleri'nin Görev uçuşu serisini tamamlayan ilk ekibi. | Open Subtitles | أول طاقم في القوة الجوية الثامنة تُكمل جولة الواجب كلها |
- Bildiğim herkesten daha fazla... Görev ve onuru biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف عن الواجب والشرف أكثر من أي شخص أعرفه |
Bu Ödev için iki süper markete geri dönüşüm ilanları koydum. | Open Subtitles | من أجل هذا الواجب وضعت إعلانات توضح فائدة إعادة تصنيع المخلفات. |
Her hafta, sınıfa girdiklerinde, o haftanın ders notlarını buluyorlar, okuma çalışmasını, ödevi ve tartışma sorularını buluyorlar ki, bunlar bizim derslerimizin temelidir. | TED | في كل أسبوع، عندما يذهبون إلى الصف، يجدون ملاحظات المحاضرة لهذا الأسبوع، وواجبات القراءة و الواجب المنزلي و سؤال المناقشة وهو جوهر دراستنا. |
Bunu sen yapmalısın. Çünkü tanrı bu görevi sana verdi. | Open Subtitles | أنت يمكنك أن تحميني ذلك الواجب الذي كلفك الله به |
Sadakat ve kolektifliğin ihtiyaçları olan Görev ve zorunluluğun ağırlıklı olarak düzenlendiği bir modelden bugüne kadar geliyoruz. | TED | نأتي من النموذج ، الذي حتى الآن يخضع حول الواجب والالتزام، والاحتياجات الجماعية والولاء. |
Ama ne yaparsınız, Görev görevdir. Teşekkürler, iyi geceler. | Open Subtitles | لكن الواجب هو الواجب شكراً لك وتصبحين على خير |
Ömrüm boyunca, bu kadar savsaklanan bir Görev anlayışı görmedim. | Open Subtitles | لم يسبق لي و أن رأيت اهمالاً في تأدية الواجب كهذا في حياتي كلها |
Teğmen Michael O'Rourke, efendim. Görev için Apache Kalesi'ne gidiyorum, efendim. | Open Subtitles | ملازم مايكل أورورك، سيدي في طريقي لاداء الواجب في حصن أباتشي، سيدي |
Evet, tümen orayı almamız istiyor. Görev bize verildi. | Open Subtitles | اجل , الفرقه تريد احتلالها كلفنا بهذا الواجب |
Bu bizim için üzücü.. can sıkıcı yapmak istemediğimiz bir Görev. | Open Subtitles | و سينسب إلينا هذا الفشل المخجل في آداء الواجب |
Çok kötü! Burası güzel ve sıcak. Ama Görev çağırıyor! | Open Subtitles | يا للأسف , ان المكان هنا دافئ و لطيف لكن الواجب ينادي |
Bonapart'ın bile Görev aşkı için adam toplayabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا أشك في أن حتى بونابرت قد يجذب إليه الرجال من أجل الواجب |
Ev ödevleri, stresli, ama hergün eve giderken, eviniz iş ise, herhangi bir Ödev almaya gönüllü değilsinizdir. | TED | الواجب المنزلي يتسم بالضغط, ولكن عندما تعوب للبيت كل يوم ويكون واجبك هو المنزل, حينها لا تريد القيام بأية مهمة. |
Araştırıp durmak nedir diye krallık, nedir devlet ödevi gün niçin gün, gece niçin gece, zaman niçin zaman boşa harcamak olur günü, geceyi, zamanı. | Open Subtitles | ومعنى الواجب ولماذا كان النهار نهار واليل ليل والزمان زمان ليس يجدي شيئا سوى اضاعة النهار والليل والزمان |
Bu yüzden sizi görmek istedi. Ninja'nın ilk görevi neymiş öğrenin! | Open Subtitles | هذا هو السبب انه يريد ان يراكم تعلموا الواجب الاول للننيجا |
Babam bana Vazife ve onurun her şeyden önce geldiğini öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمني أبي ذلك، أن الواجب والشرف أهم من كل شيء. |
Daha sonra da bana köpeğinin ev ödevini yediğini mi söyleyeceksin? | Open Subtitles | وبعد ذلك تخبرنى ان كلبك اكل الواجب المنزلى. |
Az sonra, Yüzbaşı. Şimdi öğrenmesi gereken bir ders var. | Open Subtitles | انتظر لحظة ايها النقيب هناك درس من الواجب تعلمه هنا |
görevden başka bir şey görmezdim. | Open Subtitles | قلق للغاية بشأن الواجب والالتزام عجزتُ عن رؤية بَزّتي الغابرة. |
Bir eş olarak görevin, kocana her şeyi anlatmaktır! | Open Subtitles | من الواجب عليك كزوجة ان تخبرين زوجك كل شيء |
Rizzoli, buradan gitmen lazım. göreve dönmek için hazır değilsin. | Open Subtitles | ريزولي يجب ان تخرجي من هنا انتي مسرحة من الواجب |
Bu kadar değişmiş olamazsın. görevini yapmak için yemin ettin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتغير بهذا القدر لقد أقسمت على الواجب |
Bir sonraki Call of Duty oyununun demosunu oyun piyasaya çıkmadan sana gönderecekler anlaşılan. | Open Subtitles | وأنا اعتقد بأن ذلك يعني لديك إعادة تصنيع عينه للعبة نداء الواجب القادمة .. ؟ |
Orada görevde memurlarımız var. Sizinle ilgileneceklerdir. | Open Subtitles | هناك جائنا الضباط لتأدية الواجب وسيهتمّون بكِ |
Peki, seni sonra ararım. ödevin üzerinden geçeriz. | Open Subtitles | حسناً, سأتصل بك لاحقاً, و يمكننا التشاور بشأن ذلك الواجب. |