Bir özellik, dini ikiliğin geleneği: bilinç, fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الخاصية الأولى هي الثنائية الدينية، يعني: الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |
Ve dördüncüsü: Belki bilinç vardır, ama bu dünya için bir fark yaratmaz. | TED | و رابعاً: قد يكون الوعي موجود لكنه غير قادرعلى إحداث تغيير في العالم |
Derin uykudaki birinin bilinci, bedeni koruyan ile aynı hafızada saklanır. | Open Subtitles | الوعي للثابتين مَخْزُنُ في نفس الذاكرةِ التي تَبقي على أجسامَ الثابتين |
Patlamanın etkisiyle bilincini yitirdi. Asla uyanamayacağı bir komaya girdi. | Open Subtitles | الإنفجار أفقدها الوعي وبقيت في غيبوبة لم تستيقظ منها أبداً |
İnsanı iyi olduğu şey için kullanıyoruz: farkındalık, algı ve karar verme. | TED | نحن نستخدم البشر فيما هم جيدون فيه: الوعي و الإدراك واتخاذ القررات، |
- Yaşıyor, ama bayıldı. - Onu oradan çıkarın ve geri çekilin. | Open Subtitles | انه على قيد الحياة , ولكنه فاقد الوعي أخرجه من هناك وتراجع |
bilinç tüm duygu durumları, duyarlılığı ya da farkındalığı içerir. | TED | الوعي يتألف من كل حالات الشعور أو الإحساس أو الانتباه |
Kendini yeni deneyimlere ve farklı bir bilinç seviyesine aç bizim açtığımız gibi. | Open Subtitles | افتح عقلك لتجربه جديده و لمستوى جديد من الوعي مثلنا , للأننا البيتلز |
Evlat hepimizin aynı bilinç katında var olup olmamamız gerektiğini bile bilmiyorum. | Open Subtitles | بني، لست واثقاً حتى من تواجدنا جميعاً في نفس الدرجة من الوعي. |
Çoğumuz gibi o da bilinç kaybı sırasında şuurunu kaybetti. | Open Subtitles | كحال معظمنا، كان غير واعٍ مسبقاً عندما حدث فقدان الوعي |
bilinç kaybının hayırlı bir şey olduğunu nasıl söyleyebiliyorsunuz anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم كيف تقول أن فقدان الوعي كان شيئاً جيداً |
Aslında, bilinci gittikçe kapandığı için öldüğünün bile farkına varamaz. | Open Subtitles | وفي الحقيقة، لن يعلم بأنه يموت بسبب انخفاض مستوى الوعي |
Bu duruma dair tarihsel bilinci artırmak için, hükumet bölgeye dut ağaçları dikti. | TED | وبغية زيادة الوعي التاريخي لهذه الحقيقة، قامت الحكومة بزرع أشجار التوت. |
İnsanlar her zaman bilinci tanımlamanın ne kadar zor olduğunu söylerler. | TED | يقول الناس دائما أن الوعي جداً صعب التعريف |
Temizlenme odasındaki dolaba gidip bana oradan propofol getir ki bilincini kapalı tutabilelim. | Open Subtitles | أريدكَ أن تذهب إلى خزائن غرفة الأطبّاء وتجد لي البروبوفول لنبقيه فاقد الوعي. |
bilincini kaybeder ya da suni solunuma ihtiyaç duyarsa hayata döndürülmek istemediğini belirtmiş. | Open Subtitles | ويشير أنه لا يمكن إسعافها، لو هي فاقدة الوعي أو على تنفس صناعي. |
New York Maratonu'nu bu soruna farkındalık kazandırmak için zincirlerle koştum. | TED | ركضت وأنا مُقيد في ماراثون مدينة نيويورك لنشر الوعي بهذه القضية. |
Nefesi tükeniyordu. O orada çabalarken kalabalık, korkuyla izliyordu.Sonunda adam bayıldı. | TED | وبدا ينفذ من حوله الهواء الحشد أخذ يشاهده في فزع وهو يصارع ثم وهو يفقد الوعي |
Zombi ilmi on yıllardır ortak bilincin bir parçası olmuştur. | Open Subtitles | كانت تقاليد الزومبى جزء من الوعي الجماعي لعقود من الزمن. |
Ben doğduğumda kaybettiğini düşündüğün statüyü tekrar kazanmak için bilinçsiz bir çaba... | Open Subtitles | نعم. انها فاقد الوعي محاولة لاستعادة حالة شعرت أنك فقدت عندما ولدت |
Evine gidip adam kendinden geçmişken üstüne oturup göğsüne merhem sürecek misin? | Open Subtitles | وتصعدي فوقه بينما هو غائب عن الوعي وتقومي بدهن المرهم على صدره؟ |
Zavallı, güç bela kendini bir hücreye atmış. Susuzluktan bayılmış olmalı. | Open Subtitles | المسكينة كافحت لتدخل بزنزانة، لا بدّ وأنها فقدت الوعي بسبب الجفاف |
- Benimle konuşmuş olsaydı onun yanında kendimden geçmiş olurdum, sizin yanınızda duramazdım. | Open Subtitles | ــ لو تحدّث معي لكنتُ فقدتُ الوعي بجانبه و لا أقف هُنا معك |
Belki de gerçeklik, basit ve karmaşık, birbirini etkileyen, bilinçli etkenlerin kocaman bir ağıdır, bu da birbirlerinin bilinçli deneyimlerine neden oluyordur. | TED | الواقع نظاما تفاعليا هائلا من عوامل الوعي بسيطا أو معقدا شبكة تفاعلية من تجارب واعية |
Şırıngayı enjekte ettikten sonra dört dakika boyunca kendinde olmayacaksın. | Open Subtitles | بعد أن أعطيك هذه الحقنة ستغيبين عن الوعي لأربع دقائق |
Uçurumdan yukarı tırmanırken bir çok kez bayılma noktasına geldim. | Open Subtitles | وانا اصعد تلك التلة كدت افقد الوعي اكثر من مرة |
Dün akşam Tom Petty'in konserinde bayıldım ve öylece burada kalmışım. | Open Subtitles | لقد فقدت الوعي في حفل المطرب توم بيتي البارحة و بقيت |