Şimdi, saat tam 2:00'da, buradaki maaş odasına varmış olacağım. | Open Subtitles | الآن في تمام الساعة الثانية سأصل الى مكتب صرف الأجور هنا |
Raporu onlar görmeden almak için Bay Zelner'ın odasına girmeliyiz. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أننا يمكن الحصول على تقييم الظهر قبل أن نرى ذلك. لدينا للوصول الى مكتب السيد زلنر ل. |
Bayan Traverse'in odasına gidip ihlalinizi bildirin. | Open Subtitles | توجهي الى مكتب الانسة ترافوس واعلميها بانتهاكك القواعد |
Richards, Bob Warner'ın bilgisayarına girmek için Nayir'le onun ofisine gitti. | Open Subtitles | وقد اخذ ريتشارد نايير الى مكتب ورنر لاخذ المعلومات من جهازه |
Adresler bilerek yanlış verilmiş böylece kutular sahipsiz posta ofisine gelmiş. | Open Subtitles | لذا العلامات تم صنعها حتى تصل الجثة الى مكتب الرسائل الميتة |
Biliyor musun? Şu ofise kayıp istifa edeceğim! | Open Subtitles | اتعرف سوف اذهب الى مكتب المدير الان و استقيل |
Müdirenin odasına bluzunu içine sokmadan gitme... | Open Subtitles | لا تتوجهي الى مكتب رئيسة القسم من دون ادخال قميصك |
Önce kızlar tuvaletine, sonra Bayan Traverse'in odasına. | Open Subtitles | توجهي الى حمام السيدات ومن بعده الى مكتب الانسة ترافوس |
Bir şeyleri kırarlar, sınıfta sorun çıkarırlar, birilerini üzerler, okul balosuna sarhoş gelirler, müdürün odasına gönderilirler, arabalarının anahtarı ellerinden alınır, veya evden çıkmama cezası alırlar. | Open Subtitles | يأذون أحد ما, أو يخربون شيئاً يرسلون الى مكتب المدير , إما يتفادون الوضع أو يعاقبون |
Neden müdürün odasına gidip koç Fulton'ı bulabilecek miyiz diye bakmıyoruz? | Open Subtitles | لما لانمشي بعيدآ الى مكتب المدير ولنرى أذا أستطعنا أن نجد المدربه فولتن؟ |
Öğrenciler raporlarını hemen müdürün odasına götürmelidir. | Open Subtitles | سيتم ذكر طلاب بالتقرير ليحضروا الى مكتب الرئيس في الحال |
Ben 20 yıldır buradayım ve sen beni müdürün odasına getirtiyorsun... | Open Subtitles | لقد كنت هنا لمده 20 سنه و انت أحضرتني الى مكتب المسؤولين |
- Evet, Bay Janoth. - Söyleyin Bay Hagen'in odasına gitsin. | Open Subtitles | نعم يا سيدى أرسليه الى مكتب هيجن. |
Hemşirenin ofisine aceleyle koştum ve konuşamadığım için ağzımı işaret ettim. | TED | فأسرعت الى مكتب الممرضة، ولأني لم أستطع التحدث، أشرت فقط الى فمي. |
Ve tüm bunları Walker Hendricks olarak Kelson'un ofisine götürecek ve böylece 200.000 dolara varis olacak bir adam. | Open Subtitles | والرجل الذى سيحضرها الى مكتب كيلسون كوالكر هيندربك سيرث 200,000 دولار |
- Dün gece babamın ofisine gittim, ve O'nu bir kadını öperken gördüm. | Open Subtitles | ذهبت الى مكتب أبي ليلة أمس ورأيته يقبل إمرأه آخرى |
Denedim ama avukatımın ofisine vardığımda, duyduğum tek şey şuydu: | Open Subtitles | حاولت , لكن عندما ذهبت الى مكتب المحامي , كل ما سمعته هو |
Hemen avukatımın ofisine gideceğim ve evlilik feshini alacağım. | Open Subtitles | سأذهب الآن الى مكتب المحامي وأبطل هذا الزواج |
Ya da onu alıkoyup, ezbere bir ofise kapatacak. | Open Subtitles | او أنهُ أمسك بالرجل , وأخذه الى مكتب الأكثر ملاءمة لذلك |
Diğer şeyler için ofise gitmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | سوف اذهب الى مكتب ماكس لعمل باقي الاشياء |
Arkamızı dönüp, çizgi roman aldıktan sonra ofise geri döneriz. | Open Subtitles | مازال يمكننا العودة ونحصل ع روبن الاحمر نعود الى مكتب سايك |