Düşsel bir film yapımcılığı değil bu, Hollywood'un bütün o göz boyama tekniklerini kullanıp büyük bütçelere sahip olduğunuz. | TED | انها ليست صناعة أفلام مترفة حيث تقول, أوه, تريد أن تضيف كل بهرجة هوليود, و حيث تمتلك ميزانيات ضخمة. |
Bakın, biyobozunurluk bir maddenin özelliğidir, bir çevresel yarar tanımı değildir. | TED | الان التحلل البيولوجي هو خاصية المادة انها ليست تعريف للفوائد البيئية |
Bu tarifeli bir sefer değil. O bir saat sonra gelir. | Open Subtitles | هذه ليست العربه العاديه, انها ليست على الخط الا بعد ساعه. |
Işık ve gölge oyunundan başka bir şey değil. Jeolojik bir anormallik. | Open Subtitles | انها ليست أكثر من خداع في الاضاءة و الظلال حالة جيولوجية نادرة |
Yani kızın için yas tutuyorsun sonra kızın olmadığını öğreniyorsun. | Open Subtitles | أقصد, ان تقومي بالحداد لولدكِ فقط لتكتشفي انها ليست لكِ |
Sen bu durumlara alışkınsın ama o değil. | Open Subtitles | من الممكن ان تكون قد أعتدت على مثل هذة الأجواء، لكن من الواضح انها ليست معتادة |
- Hayır, hasta falan değil, sadece ona iyi davranacağız. | Open Subtitles | لا, انها ليست كذلك. اننا فقط نريد فعل هذا فحسب |
Laboratuvarda denetleyebileceğim bir şey değil ki. | TED | انها ليست من ذلك النوع الذي يمكن فحصه في المختبرات |
Kaderimde olan bir hayat değildi ama bana bir şey öğretti. | Open Subtitles | انها ليست الحياة كان مقدرا لي أن يكون، ولكن علمني شيئا. |
Bunu yapan ilk bakteri bu değil ama bu farklı bir tür. | Open Subtitles | الناتجة عن محطة توليد الكهرباء. انها ليست البكتيريا الأولي التي تفعل ذلك، |
Bunlar finansal değerler değil; bu kültür. | TED | انها ليست حالة مالية او تحليل اقتصادي .. بل انها ثقافة |
MO: Dahilik gerektiren bir iş değil bu. Bu araçlar apaçık belli ve insanlar da bu araçları istiyor. | TED | مورغان أونيل: انها ليست باختراع للذرة. هذه الأدوات هي واضحة والناس يريدونها لهم. |
Fiziksel bir durum değil bu. Müzisyenlerin kafalarında. | TED | انها ليست بشىء ملموس. انها بعقول اللاعبين |
Ve yine, modayı değiştirmek, teorileri değiştirmek ile ilgili değildir. | TED | مرة اخرى ، انها ليست حول الموضة المتغيرة، وتغيير النظريات. |
Meg, senin yaşında bir kız için erkeklere bakmak günah değildir. | Open Subtitles | ميغ ، انها ليست خطيئة بان تعجبي بالاولاد في هذا العمر |
"Doğru bir hareket değil o" dediğimde sizi oraya götürmeyeceğim anlamına gelir. | Open Subtitles | عندما قلت انها ليست خطوه جيده اقصد انى لان اقود الى هناك |
- Ben hiç görmedim güvenli alanını. - Pek büyük değil. O, uh... | Open Subtitles | ـ لم ارى ابدا منطقة راحة ـ انها ليست كبيرة جدا انها |
Mühim bir şey değil fakat kendime hâkim olmakta biraz güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | انها ليست أمراً كبيرة ، ولكن لدي صعوبة في السيطرة على نفسي |
- Bunlar çocuklar için değildir ama. - Çocuklar için olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | هذه ليست من أجل الاطفال أنا اعلم انها ليست من أجل الاطفال |
Umrumda değil. Sen bu durumlara alışkınsın ama o değil. | Open Subtitles | من الممكن ان تكون قد اعتدت على مثل هذه الاجواء، لكن من الواضح انها ليست معتاده |
Teori falan değil. Çarmıh gerçek. İnsanlar onun için katil oluyor. | Open Subtitles | انها ليست نظرية, الصليب حقيقى الناس يقتولون للأجلة |
Sevgilim, daha başlamadan rolü kapan ilk kız değil ki o. | Open Subtitles | عزيزتي, انها ليست الفتاة الاولى... التي يختارونها من البداية لأداء الدور. |
Rusya değildi, yaşlı çocuk,bundan eminim. | Open Subtitles | انها ليست روسيا يا ولدي أنا متأكد من ذلك |
İlk defa açığa alınmıyorum. Mesele bu değil. | Open Subtitles | انها ليست المره التي أفصل فيها ان الأمر ليس كذلك |
Bu kadınlar onun için iyi sayılmaz dedim. Ama hepsi ona bakıyor. | Open Subtitles | لقد قلت انها ليست جيدة بدرجة كافية له كل جين فى الحجرة |
Uzaylılar, zombiler ya da Asya'lı küçük hayalet kızlar gibi değiller. | Open Subtitles | انها ليست كما في افلام الزومبي او المخلوقات الفضائية او الاشباح |