Onu görürsen davayı çözmek için öldürmeye yada ölmeye gerek olmadığını söyle. | Open Subtitles | اذا تكلمت معه اخبره انه لا حاجة الى ان يُقتل او يَقتل |
Yaşım 20'den biraz fazla olduğu zamanlarda karikatür camiasında fazla kadın olmadığını farkettim. | TED | عندما كنت في العشرينيات من عمري انتبهت .. انه لا يوجد الكثير من راسمات الكاركاتير |
Ve dünyada hiç kimse çayını şekersiz içmek istemediği için dünyanın ileri gelen şeker şirketlerinin işleri artmaya devam etti. | Open Subtitles | وبما انه لا احد في العالم يرغب بشرب الشاي بدون سكر تواصلت الاعمال لتحقيق الازدهار لشركات السكر الرائدة في العالم |
Tek düşüncesi bu! Başarımız onu memnun etmiyor. | Open Subtitles | انه لا يفكر في شيء آخر و لا يهمه ما حققناه من نجاح |
Evet, çok sık olmuyor. Çok şükür ki acil bir işim yoktu. | Open Subtitles | نعم انه لا يحدث غالبا لحسن الحظ لم يكن لدي شيء عاجل |
Kral Sancho'nun ölümünün planlanmasında Hiçbir şekilde yer almadığına yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسم انه لا دور لك فى تخطيط موت الملك سانشو ؟ |
Karşılaştırılacak bir şey olmasa bile, sen berbat bir insan değilsin. | Open Subtitles | بالرغم من انه لا مجال للمقارنة بينكما لكنك لست شخصا فوضويا |
Beni geri göndermeden önce millete hâlâ patron olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هو لن يخرجني حتى يظهر لجمهوره انه لا يزال الرئيس |
Fiziki sorgulamaya cevap vermiyor, kendi çocukları dahil, diğer yaşayan canlarda umrunda değil. | Open Subtitles | انه لا يستجيب للاستجواب الجسدى ولا يهتم بأى روح أخرى بما فيهم أولاده |
Tabi ama bu yüzden tüketici hiç bir farkın olmadığını söyler. | TED | ولكن المستهلك سيقول انه لا مشكلة في ذلك .. ذلك تغير طفيف |
Ona öleceğini ve bu saatten sonra onun için yapabileceğim Hiçbir şey olmadığını söylemeye karar verdim. | TED | قررت ان اخبره انه سيموت و انه لا يوجد ما استطيع فعله له |
Her sabah uyanıyor ve dünyada seni rahatsız edecek bir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تمشين كل يوم و انت تعرفين انه لا شىء سيزعجك |
Taylar'lara gitmenin en güzel yanı.. hiç birisinin rol yapmıyor olması. | Open Subtitles | الشيء الجميل عند ذهابك عند تايلر هو انه لا احد يتصنع |
Çünkü burada hiç bir şey yok. Aslında özellikle hiç bir şey yok. | TED | لأنه لايوجد شيء هنا، حسنا يزعم انه لا شيء هنا. |
Bu fantezilerden sadistik haz elde etmiyor daha çok zorlama gibiler. | Open Subtitles | انه لا يحصل على اى متعة سادية من هذا الخيال هذا اقرب لدافع لا يقاوم |
Yani, adam sana 2,000 dolarlık bir saat veriyor ve bir teşekkürü bile hak etmiyor mu? | Open Subtitles | ذلك الشخص يقوم باعطائك ماذا ساعة بقيمة 2,000 وحتى انه لا يقوم بشكرك؟ |
Bir karısı var, ve görünen o ki, kimse fotoğrafını çekememiş. | Open Subtitles | انه متزوج، ولكن يبدو انه لا احد يملك أي صورة لزوجته |
Evde yapmadığımız Hiçbir şeyi ne yer ne de içer. | Open Subtitles | انه لا ياكل او يشرب شيئا لم نصنعه في المنزل |
Sizin karınızın adını, ya da kocanızın adını bile bilmez, | Open Subtitles | انه لا يعرف مثل الرجال أو النساء الخاص بك الساخنة، |
Onun da, diğerleri gibi bir insan olduğunu göstermeyi amaçlıyorum. | Open Subtitles | .. سوف اجعله يرى انه لا يختلف عن بقيه الرجال |
Eve gideceğini söyleyerek çıktı ama bilmiyorum. Telefonuna cevap vermiyor. | Open Subtitles | ولكن لا اعلم ما السبب انه لا يجيب علي هاتفه |
Çok komik, önü de arkası da aynı. O zaman muhtemelen fark etmez. | Open Subtitles | سخيف جداْ , الأمام والخلف متشابهان إذن من المحتمل انه لا يوجد فرق |
Bu sabahtan beri daha iyiyim. Kaygılanacak bir şey olmadığına beni ikna ettin. | Open Subtitles | انا افضل هذا الصباح, بعد ان اقنعتنى انه لا داع للقلق |
Beyaz bir elbise giyip duvak takmadığı sürece sorun yok. | Open Subtitles | طالما انه لا يرتدي ثوب أبيض والحجاب، وأنا لا أهتم. |
Sokrates, hicbir sey bilmedigini bilecek kadar bir alim adam. | TED | سقراط، وهو رجل بلغ من الحكمة ما يكفي لمعرفة انه لا يعرف شيئا. |