Beş yıl sonra buna baktığında, bir zamanlar ne kadar küçük olduğuna inanamayacaksın. | Open Subtitles | عندما تتفقده من هنا لـ 5 سنوات، لن تصدقي بأنه كان صغيرا هكذا. |
Polis onun Tayland'da olduğuna inanmak istedi ve hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | تريد التصديق بأنه كان في تايلاند لم يكن يأبه بأي شيء |
Bunun tecavüz değil, seks olduğu düşüncesine tutunarak gerçeği inkâr ettim. | TED | تنصّلت من الحقيقة بإقناع نفسي بأنه كان ممارسة للجنس وليس اغتصابًا. |
Evet, burada bir yerde olduğundan eminim. | Open Subtitles | نعم , أنا متأكدة جداً بأنه كان هنا في مكان هنا بالأرجاء |
- onun kaza olduğunu söylüyor. - Şey, belki öyleydi. | Open Subtitles | ــ يقول بأنه كان حادثا ــ حسنا ربما هو كذلك |
Ama görünüşe göre ağır cezalar ve hapis onu bekliyordu. | Open Subtitles | بأنه كان يواجه دفع غرامات كبيرة و حبس بالسجن الفدرالي |
Hayatının sonunu belirleyen acımasız davranışı, bana onun tanıdığım kişiden tamamen farklı biri olduğunu gösterdi. | TED | السلوك الوحشي الذي حدّد نهاية حياة ابني أظهر لي بأنه كان مختلفًا تمامًا عن الشخص الذي أعرفه. |
Şu uzun mesajların birini bırakıp onun bir sahtekar olduğunu ve yolcu gemisinde yazarlık dersi vermekten iki ay uzakta olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تركت لي رسالة طويلة تقول فيها ذلك بأنه كان محتال وكان بعيداً لمدة شهرين من تعلمين الكتابة الماهرة من على سفينة بحرية |
Ah, Prens! Seni deli ettiğini duymuştum. | Open Subtitles | أه, الأمير, لقد سمعت بأنه كان يقودك للجنون |
O zaman Küçük Ayak yalnız olduğuna kesinlikle emin oldu ve uzaktaki büyük vadiyi ve tehlikeli yolculuğu düşündü. | Open Subtitles | ثم تأكد القدم الصغيرة بأنه كان بمفرده وأن ذلك الوادى العظيم كان بعيد والرحلة خطرة |
Mösyö Rupert Bleibner, lanetlenmiş olduğuna inanmaya başlamıştı. | Open Subtitles | السيد ً روبرت بلايبنـر ً آمن بأنه كان محكوما عليه |
Johnnie olduğuna inandığı sürece sorun yok. | Open Subtitles | لكن الامر بخير .. طالما انه يعتقد بأنه كان جوني |
Haberlerde yaya olduğu söylendi. Eminim araba hala park yerindedir. | Open Subtitles | قالت الأخبار بأنه كان على قدميه أراهنك بأنّه ركنها هناك |
Sanıkla bir ilişkiniz olduğu ve... ..bilinmesini istemediğiniz doğru mu? | Open Subtitles | أليس صحيح بأنه كان بينكِ وبين المتهم صداقة لم ترغبى فى أن تجعليها معروفة للعامة ؟ |
Bugün senin için zordu biliyorum hayatım, sadece iyi olduğundan emin olayım dedim. | Open Subtitles | أعلم بأنه كان يوماً صعباً بالنسبة لك يا عزيزتي أردت فقط أن أطمئن عليك |
Amiloidoz olduğundan emin olamazdın. Emin olamayacağımdan emin olamazsın. | Open Subtitles | لم يكن يمكنك الجزم بأنه كان الداء النشواني |
Polise, onun bir arkadaşı olduğunu söylemişsin umuyordum ki, onun kim olduğunu, Gösterebilesin. | Open Subtitles | أخبرتي الشرطة بأنه كان معه صديق وكنت أتسائل إن كان يمكنك التعرف عليه |
Hatta dediğine göre onu ilk defa bu kadar mutlu görmüş. | Open Subtitles | أتعلمين بالواقع وفقاً لها بأنه كان أسعد مره قد تراهُ فيها |
Ancak intihara meyilli biri olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبركِ بأنه كان معرضاً بشدة لخطر الانتحار |
Bayan Willis eskiden bir dedektif olduğunu söyledi Uzaklaştırılmış. | Open Subtitles | السيدة ويليس قالت بأنه كان تحري هل هو مفرغ من الخدمة؟ |
Bazı özel duygularımın olup olmadığını test ettiğini bende ne çeşit duygular uyandığını görmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه كان يختبر إذا كان عندى أى مشاعر بأنه أراد رؤية نوع مشاعرى |
O gece üçüncü bir kişi daha vardı diyor. 1,75 boyunda, 80 kilo, | Open Subtitles | قال بأنه كان هناك شخص ثالث تلك الليلة شخص أسود، 5.9 ، 175 |
onunla hiç karSilaSmadim ama kizlar Eastman'lardan biri oldugunu söylediler. | Open Subtitles | لمأقابلهأبداً، لكن البنات قالوا بأنه كان ايستمان |
Onu bir ceset torbasına tık, Noel Babanın yaptığını söylerim. | Open Subtitles | أنزلْه في كيس الجثث أنا سأدعي بأنه كان سانتا كلوز |
- 12 yaşındaydı onlarda patronun o olduğunu düşündüler. | Open Subtitles | لقد كان 12 وهم إعتقدوا بأنه كان الرئيس. شنقوة |