Ama her neyse, inan bana, sandığın kadar kötü değildir. | Open Subtitles | لكن أياً كان, أضمن لكِ بأنه ليس بالسوء الذي تتخيلينه |
Strangler'ın durumu da ilk başlarda korktukları kadar kötü değildi. | Open Subtitles | اصابة سترنغلر لم تكن بالسوء الذي اعتقد الكل انها عليه |
Bir, Rus hasatı herkesin düşündüğü kadar kötü olmayacak...ve iki üçüncüsü de, kız arkadaşının boynundaki mücevherlere bakılırsa, onu mutlu etmek için her peniye ihtiyacınız olacak sanırım. | Open Subtitles | أولاً حصاد القمح الروسي لن يكون بالسوء الذي يظنه الناس وثالثاً: بالنظر للحلي على عنق صديقتك |
İyice düşündüm de,... vurulmak sürekli kafamda canlandırdığım kadar kötü bir şey değilmiş. | Open Subtitles | باعتبار كل المعطيات، التعرّض لطلقات نارية ليس بالسوء الذي تصورته دوماً. |
Ne kadar kötü giderse gitsin, oldukça eğlendim. | Open Subtitles | بالسوء الذي ذهب، أنا فعلا استمتعت بوقتي. |
Sandığın kadar kötü biri değil. | Open Subtitles | إنها في الواقع ليست بالسوء الذي تظنيه عنها |
Düşündüğün kadar kötü değil. Belki de ateş basması yaşıyorsundur. | Open Subtitles | الأمر ليس بالسوء الذي تظنين ربما تعانين من حمى سن اليأس |
Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | إنها ليست بالسوء الذي تبدو عليه. أليس كذلك؟ |
Muhtemelen düşündüğün kadar kötü değildir. Bir bakalım. | Open Subtitles | انه لمن المحتمل أن لا يكون بالسوء الذي تظني فلنلقي نظرة |
Göründüğü kadar kötü değil. İyi olacağım. | Open Subtitles | ليس الأمر بالسوء الذي يبدو عليه، سأكون بخير |
Baksanıza, tüm o cinayetleri, ölümleri falan saymazsak bu toplum hizmeti düşündüğüm kadar kötü olmadı. | Open Subtitles | بغض النظر عن كل أمور القتل والموت هذه الخدمة الإجتماعية لم تكن بالسوء الذي توقعته |
Ben Raj ve Vikram gibi sadık olmayabilirim, ama sandığın kadar kötü değilim. | Open Subtitles | صحيح بأني لستُ مثل راج وفيكرام لكنني لستُ بالسوء الذي تعتقدين |
Aslında bu göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هل تعلم ؟ هذا ليس بالسوء الذي يبدو عليه حقا |
Sıkıcı bir balıkçı olmanın o kadar kötü olmadığına karar verdim. | Open Subtitles | قررتُ أن كوني صيّادًا بسيطًا ليس بالسوء الذي ظننته. |
Sandığın kadar kötü değil ama yine de bayağı kötü. | Open Subtitles | ليس بالسوء الذي تعتقده، لكنّه بغاية السوء. |
Bu sabah sandığım kadar kötü gitmemiş anlaşılan. | Open Subtitles | لابد أن أدائي لم يكن بالسوء الذي توقعته هذا الصباح |
Bunun düşündüğüm kadar kötü olmadığını söylemen gerek. | Open Subtitles | أريدك أن تخبرني أن هذا ليس بالسوء الذي أعتقده. |
Herkesin dediği kadar kötü sayılmazlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا بالسوء الذي يقول الناس أنهم عليه |
Korktuğum kadar kötü değil ve bundan uzun zamandır korkuyordum. | Open Subtitles | إنه ليس بالسوء الذي كنتُ أخشاه و كنتُ أخشى ذلك منذ وقتٍ طويل |
Düşündüğün kadar kötü değildir, eminim. | Open Subtitles | أنا واثق من أن الأمر لم يكن بالسوء الذي توقعته |