ويكيبيديا

    "بالعيش" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaşamak
        
    • yaşamaya
        
    • yaşamasına
        
    • yaşamayı
        
    • yaşamana
        
    • yaşamaktan
        
    • yaşamama
        
    • yaşama
        
    • yaşamamıza
        
    • yaşayacak
        
    • yaşayıp
        
    • yaşayarak
        
    • yaşamanın
        
    • yaşayacağım
        
    • yaşayamam
        
    Tamam, biz kendimize sormalıyız, biz kölesiz bir dünya içinde yaşamak istiyor muyuz? TED حسنا، ينبغي أن نسأل أنفسنا، هل نحن راضون بالعيش فيه عالم فيه استعباد.
    Bu etrafı talan etme politikana devam edersen bu odada yaşamak zorunda kalacaksın. Open Subtitles إذا تابعتَ سياسة الأرض المحروقة هذه فسينتهي بك المطاف بالعيش في هذه الغرفة
    Bu hayatın sağlıksız olduğunu düşündüm ve onu kırsalda yaşamaya ikna ettim. Open Subtitles شعرتُ أن حياة كتلك غير صحية و أقنعته بالعيش هنا في الريف
    Tek bir yerde yaşamaya inanmıyor musunuz, Bay Quick? Ailem taşındı. Open Subtitles انت لا تعتقد بالعيش في مكان واحد يا سيد كويك ؟
    Var oluşunda yaşamasına izin ver. Işığının sıcaklığında güneşlenmesini sağla... Open Subtitles و اسمح له بالعيش في حضرتك و التمتع بدفء نورك
    Prenses kıyafetleri içinde ve bir kalede yaşamayı bekleyerek büyüdü. Open Subtitles بل نشأت على ارتداء فساتين الأميرات والرغبة بالعيش في قلعة
    Bu hisler senin yaşamana izin verdiğini fark etmenle artabilir. Open Subtitles يُمكن لهذا الشعور أن يزداد حدّة خلال الإدراك بأنّه سمح لكِ بالعيش.
    Eğer yarın evlenebilseydik, yılda 50 paund ile bile yaşamaktan mutlu olurdum. Open Subtitles لو نستطيع الزواج غداً سأكون سعيدة بالعيش براتب 50 باوند في السنة
    Hayır, bir süre yalnız yaşamak ve kendi kararlarını vermek isteyebilirsin. Open Subtitles لا، ربما عليكَ بالتفكير بالعيش لوحدك لفترة وجيزه و تقرر قراراتكَ
    Hayır, herkes aptal bir Kubbe'nin içinde yaşamak nasıl bir şey görsün diye. Open Subtitles كلاّ، ذلك ليعلم الجميع كيف هُو الوضع بالعيش في داخل هذه القبّة الغبيّة.
    Biz gerçekten kişilerin, eğer nedensiz makbul biçime katılmazlarsa, temel insanlıklarının reddedildiği bir toplumda yaşamak istiyor muyuz? TED وهل نرغب فعليا بالعيش في مجتمع يسلب فيه الناس إنسانيتهم الأساسية إذا لم يشتركوا في تشكيلة اعتباطية لما هو مقبول؟
    Daha sık ve daha uygun fiyatlı otobüs seferleri, gençliğimiz tarafından arzulanıyor. Ayrıca artık araba süremeyen ve bağımsız yaşamak isteyen yaşlı insanlar da bunu destekliyor. TED فخدمة النقل بالحافلات الأكثر شيوعًا والأقل تكلفة هي المرغوبة بين الشباب. وكذلك تساند كبار السن الذين يأملون بالعيش المستقل. بعد أن لم يعد باستطاعتهم قيادة السيارات.
    Bu kadar bedeli varken yaşamaya nasıl devam edebilirim ki? Open Subtitles مثلنا تماماً . آني لي الإستمرار بالعيش بهذه الكلفة ؟
    Gazetecilik oynayarak yaşamaya devam etmekse niyetin bir daha asla çıkma karşıma. Open Subtitles ان اردتي الاستمرار بالعيش و لعب دور الصحفية لا تظهري ابدا امامي
    Barışçıl ve zengin yaşamaya izin verilenlerin sayısı tarafından ölçülüyor, bu yüzden. Open Subtitles تُقاس بعدد من سُمح لهم بالعيش في سلام و ازدهار بسبب ذلك
    Müşterimin izniyle, insanların yaşamasına imkan verilmiş bir yer. Open Subtitles بل هي مجرد مكانٍ يسمح . رئيسي للبشر بالعيش فيه
    Orada yaşamayı bilemiyorum, ama içeriye bir göz atmak isterdim. Open Subtitles انا لا اهتم بالعيش به ولكنى ارغب فى القاء نظرة عليه من الداخل
    Sadece bu nedenle yaşamana izin verdim. Open Subtitles سمحت لك بالعيش من أجل القيام بهذا ليس إلا.
    Yani, lütfen, ailenden uzakta tek başına yaşamaktan gerçekten mutlu musun? Open Subtitles أقصد، بربك، هل أنت بالفعل سعيد بالعيش لوحدك بعيداً عن عائلتك؟
    Çevremde uygun bir destek buldum ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim. TED ولدي الدعم المناسب حولي للسماح لي بالعيش مع كل ماحدث
    Sizinle birlikte yaşama umudu harika bir şey. Open Subtitles أعتقد بأنه أمر مجيد بأن يكون لدي الأمل بالعيش معك.
    Sosyalist cennetinizde yaşamamıza izin verin en azından. Open Subtitles حسناً، أتسمح لنا على الأقل بالعيش بجنتك الاشتراكية؟
    Uzun yaşayacak kadar şanslıysak, Alzheimer beynimizin kaderi olacak gibi gözüküyor. TED لذلك إن كنا محظوظين بالعيش لعمرٍ مديد، فيبدو أن مرض ألزهايمر سيكون مصير عقلنا.
    Ve o benim yaşayıp yaşamamam konusunda karar verecek. Open Subtitles وها هو يصدر الأحكام عما إذا كان مسموحاً لي بالعيش
    Bu şekilde yaşayarak, plansız çalışarak ana göre tepki verebildim ve o an ne yapmanın önemli olduğuna karar verebildim. TED بالعيش بنفس الطريقة وبالعمل من دون أي خطة محددة كنت أتفاعل مع تلك اللحظة و أقرر، نعم من المهم فعل ذلك الآن.
    Sen altında bezle dolaşırken, ben itfaiye istasyonunda yaşamanın hayalini kuruyordum. Open Subtitles انا أقصد انني حلمت بالعيش هنا بينما انت ما تزال بالحفاظات
    Tamam, eğer bir gün içerisinde herhangi biri telefon ederse yaşayacağım. Open Subtitles لو تلقيت اتصالاً هاتفياً واحداً خلال الـ24 ساعة المقبلة ، سأستمر بالعيش
    Senden ayrı yaşayamam. Open Subtitles سوف أنفصل عنكِ أنا لا أستطيع الإستمرار بالعيش هكذا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد