ويكيبيديا

    "بالفضول" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • merak
        
    • ettim
        
    • meraklı
        
    • ettiğim
        
    • meraklandım
        
    • merakla
        
    Bu durum bende bu cinsiyet eşitsizliğinin sebebini öğrenmek için merak uyandırdı. TED هذا جعلني أشعر بالفضول لرؤية ما الذي يدفع هذه الفوارق بين الجنسين،
    Onun ölümlü mü, yoksa iblis mi olduğunu merak ediyorum? Open Subtitles ما يُشعرني بالفضول هو، هل يكون بشرياً أو أحد الشياطين؟
    Hermes, herkesten neden iki tane olduğunu merak etmiyor musun? Open Subtitles ألا تشعر بالفضول بشأن وجود اثنين من كل شخص ؟
    Saat yedi buçukta köyün yarısı, neler olacak diye merak içinde burada olacak. Open Subtitles وهو أنه في السابعة والنصف، سيكون لدينا هنا نصف سكان القرية، مدفوعين بالفضول
    ve sana bu ışığı yakanın kim olduğunu merak ettim. Open Subtitles وكنت أشعر بالفضول حول من قد سمحت لهم بالبقاء هناك
    Bu arkadaşın meraklı olması durumuna karşı ellerinizi ayaklarınızı kafesin içinde tutun. Open Subtitles اليدان والقدمان داخل القفص طوال الوقت في حال ان شعر أصدقائنا بالفضول
    merak ettim de, çevresel etki araştırmasını Chapman Korusu'nda yaptırdın mı? Open Subtitles اشعر بالفضول هل قمت بدراسة الآثر البيئي في غابة تشابمان بعد؟
    Birinin bir şey bilip bilmediğini merak ettiğimiz için geldik. Open Subtitles فقط أشعر بالفضول إن كان أحدكم يعرف شيئاً عن هذا.
    Alkolle alakalı olmadığını öğrenince baş dönmelerinin sebebini merak ettim. Open Subtitles شعرت بالفضول حول نوبات الدوخة لأنها لم تكن متعلقة بالكحول
    Öncelikle bir şeyi merak ediyorum. Eviniz buradan arabayla 1 saat uzaklıkta. Open Subtitles بداية، أشعر بالفضول تجاه شيء ما يبعد منزلك ساعة قيادة عن هنا
    diye sorduğunu anlattı. Yani yüksek beklentiler merak ve genç insanları meraklı olmaya itmekle ilgilidir. TED وبالتالي فإن التوقعات العالية تتعلق بالفضول وتشجع الشباب على أن يكونوا فضوليين.
    Ve birçoğumuz, üniformalı birinin mahallemizden geçtiğini görünce endişelenmesek bile merak ederiz. TED ومعظمنا حين نرى شخص ما في زي رسمي يتجول في أحيائنا نشعر بالفضول إن لم يكن القلق.
    Sonrasında daha da büyük ivmelendiriciler tasarladık. Çünkü evrenin doğasını merak ediyorduk. TED وبعد ذلك أنشأنا مسرّعات متزايدة الحجم. لأننا كنا نشعر بالفضول تجاه طبيعة الكون.
    Egomuzu ve kazanma arzumuzu merak, empati ve öğrenme arzusuyla değiştiririz. TED ونستبدل غرورنا ورغبتنا في الفوز بالفضول والتعاطف والرغبة في التعلم.
    Oğullarım yürüyüşün neden düzenlendiğini merak ediyordu ve bu ilginç aile sohbetlerine vesile oldu TED وكان أولادي يشعرون بالفضول لمعرفة أسباب تنظيم هذا الحدث، وأدى ذلك إلى بعض النقاشات العائلية المثيرة جدًا.
    Astrobiyolojistler, bu gayzerlerin alttaki okyanusa bağlı olup olmadıklarını merak ediyorlar. TED يشعر علماء الأحياء الفلكيّ بالفضول فيما إذا كانت هذه الينابيع الحارّة ترتبط مع المحيطات في الأسفل.
    merak uyandırıyor, keşfetmek istiyorsunuz. TED ويجعلك تشعر بالفضول حياله، وتريد أن تكتشفه.
    Yeğenimin ölümüyle bağlantısı olan çocuğu merak edip seni görmeye gelmiştim. Open Subtitles لقد كنت أشعر بالفضول ،من هو الولد الذي لهُ صلة بقضية قتل إبنة أختي لهذا أتيت لرؤيتك
    Dürüst olmuyorsun. En az benim seni merak ettiğim kadar sen de beni merak ediyorsun. Open Subtitles أنت لست صادق، أنت تشعر بالفضول حيالي كما أشعر بالفضول حيالك
    Neden... sadece meraklandım, bundan konuşuyoruz, çünkü başıma ağrı girdi. Open Subtitles و لماذا, انا اشعر بالفضول, نحن نتحدث عن هذا؟ لأنه يصيبني بالصداع.
    Daha önce de söylediğim gibi insanların çok meraklı olduğundan emin olabilirsiniz ve bu durumsal alçak gönüllülük merakla birleştiğinde yabancılarla risk almanızı sağlayan bir çeşit psikolojik güven yaratıyor. Çünkü hadi yüzleşelim: çekinmeden konuşmak zordur, değil mi? TED يمكن أن تتأكدوا كما قلت سابقاً أن الناس فضوليون، وهذا التواضع الظرفي الممزوج بالفضول يخلق نوعاً من الأمن النفسي وهذا يسمح لك بالقيام بالمخاطرة مع الغرباء، والسبب وراء ذلك: من الصعب أن نتحدث، صحيح؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد