Enflasyonu yüzde 28 oranından yüzde 11 oranına kadar düşürdük. | TED | قمنا بخفض التضخم من 28 بالمائة إلى نحو 11 بالمائة. |
Eğitime çok daha az yatırım yapıyorduk, neredeyse yüzde 35' daha az. | TED | كان إنفاقنا جد ضعيف على التعليم، حوالي 35 بالمائة أقل على التعليم. |
Afrika içerisinde para gönderme maliyeti daha da fazla: yüzde 20'nin üzerinde. | TED | وأما تحويل المال داخل أفريقيا فتكلفته أعلى أيضًا أكثر من 20 بالمائة |
Geçen yıl yerel ürünlerimizin yaklaşık yüzde 18'i sağlık harcamalarına gitti ama kimsenin neyin ne kadar olduğu hakkında fikri yok. | TED | تكاليف الصحة ابتلعت حوالي 18 بالمائة من إجمالي الناتج المحلي السنة الماضية، لكن لا أحد لديه أي فكرة عن تكلفة الأشياء. |
Bir araştırmada, kadın kodlayıcılar benim gibi cinsiyetlerini gizlediklerinde kodlarının erkeklere oranla yüzde dört daha fazla kabul edildiği bulunmuş. | TED | ووجدت دراسة أخرى أنه عندما أخفت نساء مبرمجات جنسهن على منصة، مثلي، تم قبول برمجتهن أكثر من الرجال بأربعة بالمائة. |
Şunu buldum ki kadınlar polis memurlarının yüzde 13'ünden azını oluşturuyorlardı. | TED | وجدت أن النساء تشكلن أقل من 13 بالمائة من ضباط الشرطة. |
Bu da yetişkinlerde sigara içme oranını yüzde bir buçuktan daha aza düşürür. | TED | مما قد يؤدي لخفض معدل تدخين البالغين إلى أقل من واحد ونصف بالمائة. |
Ve diğer yüzde 1 ise soruyu çözmek için sabırsızca hazır formülü arıyor. | TED | والواحد بالمائة الأخرى يبحثون بحرص عن المعادلات التي يمكن تطبيقها في هذه الحالة. |
Efendim, bir daha kontrol ederseniz, soygun yüzde 48 olmalı. | Open Subtitles | سيدي، أعتقد لو أنت اتحققت هتلائي السرقة فوق 48 بالمائة. |
... Sen bundan böyle, bu şirkette yüzde beş ortağısın. | Open Subtitles | من الأن أنت شريكى بنسبة خمسة بالمائة فى هذة الشركة |
Bonoların yüzde 8'e geldiğinde batacağını ve şuan 4'de olduğumuzu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | تقول أن نسبة السقوط ستصبح 8 بالمائة ونحن بالفعل في 4 بالمائة |
Tabii ki, serserileri her hata gelip karın yüzde seksenini alıyorlardı. | Open Subtitles | بالطبع، بلطجيّته يجيئون في كلّ إسبوع ويأخذ 80 بالمائة من الأرباح. |
Projeyi destekle, sana yasal olarak adil bir yüzde vereyim. | Open Subtitles | إدعم هذه المهمة وأنا سأوقع على نسبة عشرة بالمائة من |
Onu-bir-yerde'nin biletlerinden yüzde 5 veririm, ve yemeklerinizle kamyon için gazı öderim. | Open Subtitles | سأعطيك 5 بالمائة عن كل 10 دولارات مع وجبات الطعام ووقود الشاحنة. |
Şaşırtıcıdır ama, güneş ışığının ancak yüzde 2'si ormanın zeminine ulaşabilir. | Open Subtitles | فقط إثنان بالمائة مِنْ نورِ الشمس يرشح للأسفل إلى أرضيةِ الغابةَ |
yüzde 97 adrenalin ve yüzde üç saçmalık sayesinde başardılar. | Open Subtitles | لقد كان 97 بالمئة حركات عادية و 3 بالمائة غباء |
Dünya petrolünün yüzde kırkı tam buradan geçiyor, Hürmüz Boğazı. | Open Subtitles | أربعين بالمائة من بترول العالم يعبر من هنا مضيق هرمز |
Yiyeceklerinin yüzde doksanı garip bir organizmanın süslü kuru demetlerinden oluşur. | Open Subtitles | تسعين بالمائة من غذائها تتكون من البقايا الجافه من الكائنات الحيه. |
Yönetimde bir kemirgen olduğunu söyleyen herkes için hatırlatacak bir şey var ki üretim çoktan yüzde 35'e ulaştı. | Open Subtitles | وبالنسبة لكل من كان يُعارض بوجود قارض يدير الدفة، أحب تذكيره أو تذكيرها بأن إنتاجنا زاد بنسبة 35 بالمائة. |
Kuvvet az yüzde 5 olması durumunda acil durum alarmı tetiklenir | Open Subtitles | يتم تشغيل مُنبه الطوارئ عندما تصبح القوة أقل من 5 بالمائة |
Yani seveceğin biri ile ilişkide bulunma ihtimalin binde beş. | Open Subtitles | لديكِ فرصة بنسبة نصف بالمائة أن تكوني في علاقة غرامية. |
Ekrandaki rakamlar, bu ülkelerdeki ihracatın sadece %10'u. | TED | وهذه هي نسبة 10 بالمائة فقط من صادرات هذه الدول. |