Kuşlar bilinçli olarak nehir boyunca Akıllarında bir şey varmış gibi devam ediyorlar. | Open Subtitles | تحلق الطيور بشكل مقصود بمحاذاة النهر كما لو كان لديهم وجهة محددة في بالهم. |
Nihayetinde, onların Akıllarında benim gibi ihtiyar bir herifi hatırlamaktan çok daha mühim şeyler vardır. | Open Subtitles | في النهاية, العظماء لديهم ما يشغل بالهم. ليتذكروا رجل عجوز مثلي. |
Akıllarında tek bir şey vardır. | Open Subtitles | حَصلوا على شيءِ واحد على بالهم. |
Bence güzel oldu.İnsanlar kendilerini daha özgür hissediyor... akıllarına ne gelirse söyleyebiliyolar. | Open Subtitles | لقد أحببت ذلك نوعاً ما إنه يجعل الناس يتصرفون بحرية لأن بإمكانهم أن يقولوا ما يخطر في بالهم |
Aynen öyle, ve işin en kötü yanı bizi davet etmek akıllarına bile gelmediği için kötü dahi hissetmediler. | Open Subtitles | وكان أسوء ما في الأمر هو.. أنهم لم يشعروا أنه موقف غريب لأنه لم يخطر على بالهم أصلًا أن يقوموا بدعوتنا |
Akıllarında ne olduğunu bilmek benim işim değil. | Open Subtitles | لست مسؤولاً عن معرفة ما يجول في بالهم |
Akıllarında kızlarının kiminle evleneceği dışında hiç tasa yok. | Open Subtitles | لاهموم على بالهم |
Bu, mahkûmlar arasında çok sık rastlanan bir tepki. Çocukları için yapabilecekleri ve daha önce akıllarına gelmeyen böyle bir şey olduğunu keşfederler. | TED | وهذا هو رد الفعل الشائع بين السجناء، عندما يدركون لأول مرة أن بإمكانهم فعل شيء ما لأطفالهم الأمر الذي لم يخطر على بالهم من قبل. |
Yalnız yaşadığını biliyorlardı, çok fazla arkadaşı olmadığını da, ve akıllarına şu geldi, belki, kazandığını bilmiyor olabilirdi. | Open Subtitles | عرفوا انه يعيش لوحده ليس له العديد من الاصدقاء خطر على بالهم انه ربما فقط ربما لم يعرف انه الرابح فيكي تعالي هنا انظري الى هذا |
Bizi burada aramak akıllarına gelmez. | Open Subtitles | لن يخطر في بالهم ان يبحثوا عنا هنا |
Bizi burada aramak akıllarına gelmez. | Open Subtitles | لن يخطر في بالهم ان يبحثوا عنا هنا |