Bu insanlar için gerçekten önemlidir Yani eğer bilmiyorsanız, sadece sorun. | TED | هذه الأمور تهمُ الناس حقًا، إذا كنتم لا تعرفون، اسألوا ببساطة. |
Deliliğin sadece başka bir bilinç hali olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن الجنون هو ببساطة حالة أخرى من الوعي؟ |
Çok basit, bu tür deneylerde oldukça öngörücü dokuz maddelik anket. | TED | ببساطة فإن دراسة من تسعة بنود تنبأ تماما في هذه التجارب. |
Başkanınız olarak sevdiğiniz birçok kişiyi bu cadı salgınına kurban verdiğinizi gayet iyi biliyorum fakat bu kadını öylece yakamayız. | Open Subtitles | بصفتي عمدتكم أعرف تماماً أنّ الكثيرين فقدوا أحبّاء في وباء الساحرات هذا لكنْ لا نستطيع أنْ نحرق هذه الامرأة ببساطة |
Vatandaşlık Bilgisi derken, Basitçe kendi kendini yöneten bir toplulukta, toplum odaklı, problem çözücü bir katılımcı olma sanatını kastediyorum. | TED | ما أعنيه بالتربية المدنية، ببساطة هي فن كون المرء مواليا اجتماعيا، مشاركا في إيجاد الحلول في مجتمع يحكم ذاته بذاته. |
Bu anlamsızdır. Ne yaparsanız yapın, biz sadece silmek olacak. | Open Subtitles | لا جدوى من هذا ، مهما تفعلن نحن ببساطة نزيله |
Bu sadece, söz konusu şeye ilişkin ifadenizi ve anlayışınızı geliştirmeniz gerektiğini gösterir. | Open Subtitles | إنه يعني ببساطة بأنك بحاجة لتثبت تعبيرك و فهمك لما تتعامل معه هنا |
sadece zavaII_BAR_ küçük bir yetimin hayaIIerini yok etmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا ببساطة أتمنى أن أحطم أحلام فتى صغير مسكين يتيم |
Hayır, onun rolü sadece, o gelmemiş olan çok değerli paketi almaktı. | Open Subtitles | دورها كان ببساطة تسلم حزمة ثمينة لم تصل أبدا و السبب ؟ |
Oysa sadece hiç döllenme gerekmeyen bir yumurta da üretebilirdi | Open Subtitles | عوضاً عن ذلك, تقوم ببساطة بإنتاج بيض لا يحتاج لتخصيب |
Artık beni özgür bıraktığına göre, sadece hakkım olan şeyi almak için buradayım. | Open Subtitles | .. الأن لقد حررتني أنا هنا ، ببساطة لأستعيد ما هو من حقي |
Şu an, basit ama bizi büyüleyen şey kilisedeki grubun, tamamen tıbbi bakım altındaki gruptan daha iyi sonuçlar çıkarmasıydı. | TED | الآن، ما سيبهرنا ببساطة هوأنّ المجموعة القادمة من الكنيسة عملت مثل أو أفضل من المجموعة التي كانت تحت العناية الطبية. |
Çok basit, neden bu kadar başarılı olmana rağmen çalışmıyorsun? | Open Subtitles | ببساطة ,لماذا مع كل هذه الامكانات والمواهب لاتمارس مهنتك ؟ |
Bana hepsinin basit bir kaza olduğuna inanmak zor geliyor. | Open Subtitles | أجد من الصّعوبة تصديق بأنّ هذا كان كلّ ببساطة حادث. |
Halkımızdan birini öylece vermemizi bekleyemez. Yapar mı böyle bir şey? | Open Subtitles | لا يمكن لها أن تتوقع أنْ نسلّمها واحداً من قومنا ببساطة |
Milletin senden hoşlanması için öylece etrafta dolanıp insanlara bir şeyler dağıtamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تذهب مُتبختر إلى الناس وتتصدق عليهم لكي يُحِبوك ببساطة |
Ben Basitçe diyorum ki, eğer Valera gibi güvendiği biri, | Open Subtitles | انا ببساطة اقول اذا كان هناك شخص يثق به كفاليرا |
Bu bir soygundur! Sakin olursan, sana bir zarar gelmez. | Open Subtitles | هذا سطو , خذ الأمور ببساطة ولا شيء سيحدث لك |
yalnızca geriye doğru yaslandı ve kaderini kabullenen bir bakışı vardı. | TED | هو ببساطة رجع للخلف و كانت له نظرة قبول علي وجهة |
Kısaca bu, terapistlerin uygun egzersizleri yaratma konusunda onların imkanlarını arttırıyor. | TED | هذا ببساطة يوسع البرنامج بالنسبة للمعالجين لإنشاء ما يرونها الأفضل من بين التمارين. |
Bob kalp sayısına inanıyor ve kalp sayısını kolayca azaltmak çok daha zordur. | TED | يؤمن بوب بالقلب العامل. والأمر أصعب من أن يتم ببساطة تسريح قلب عامل. |
Ama kabul etmelisin ki son zamanlarda sınırları biraz kolay aşar olduk. | Open Subtitles | لكن عليّك أن تعترف إنّه تم تجاوز الحدود في الأوّنة الأخير ببساطة |
Kısacası borcunu ödeyene kadar maaşının bir kısmını alacağız. | Open Subtitles | ببساطة سنأخذ جزء من راتبك حتى يتم دفع الدين |
Şu anda bir cinayeti araştıryorsunuz ki müvekkilim bunula alakalı hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | الحقيقة ببساطة هي انك تحققي في جريمة قتل والتي لا علاقة لموكلي بها |
İşte orada. Hemen geçmem gerek. Kusura bakma.Sen fazla büyüksün. | Open Subtitles | هاهو، أنا ببساطة يجب أن أعبر آسف، فأنت كبيرة جداً |
Gerçek ya da hayali onu hisseden kişi için acı zaten vardır. | Open Subtitles | .. سواء ألم حقيقي أم متخيل المريض ببساطة يشعر بالألم الذي يصيبه |
başarısızlık karşısında kendilerini daha çabuk toparlayabildiler. Yani yeni bir özgüven kazandılar. | TED | وأصبحوا أكثر إصرار على مواجهة الفشل فقد ربحوا ببساطة ثقة جديدة بالنفس |