Ve zamanda yolculuk yaparak 3 Şubat'a gidersek, O tarihte Hilary Clinton Demokrat'ların başkan adayı olacak gibi görünüyordu. | TED | اذا رجعتم الى ذلك الوقت في الثالث من فبراير، لقد بدى أن هيلاري كلينتون ستحصل على ترشيح الحزب الديموقراطي. |
Onu tanıdığım zamanki hâliyle aynı görünüyordu. Sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. | Open Subtitles | بدى تماماً مثلما عهدته قبلاً، كما لو أنّه لم يتقدم عُمراً. |
Bu adamın şuuru tamamen yerindeydi. Bir işadamına benziyordu. | Open Subtitles | الرّجل كان مُسيطرٌ تمامًا، بدى وكأنّه رجل أعمال |
Neyse, seni görmek için güzel bir zaman gibi geldi. | Open Subtitles | على أيّ حال، بدى وقت جيد للإتيان و البحث عنكِ |
Şu anki koşullara bakacak olursak herkesin iş başında olması gerekli görünüyor. | Open Subtitles | بمعطى الظروف بدى من الضروري أن أقدم كل العون على دفة القيادة |
Willy Rhode Island'da evi var, bana da mantıklı göründü. | Open Subtitles | لدى ويلي منزل في رود أيلاند، لذا بدى الأمر ملائماً |
Onu tanıdığım zamanki hâliyle aynı görünüyordu. Sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. | Open Subtitles | بدى تماماً مثلما عهدته قبلاً، كما لو أنّه لم يتقدم عُمراً. |
Kararı duyurma zamanı geldiğinde tüm dünya durmuş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | وعندما حان الوقت لإعلان الحكم بدى العالم وكأنه وقف ثابتًا |
Biraz tahrip edici görünüyordu, ve bunu altyapı gibi şeylerle ilişkilendirmeye çalıştım, ya da elektriğin ulaşılabilirliği gibi şeylerle. | TED | ما بدى لعيناً بعض الشئ، ولقد حاولت ربط ذلك مع أشياء مثل البنية التحتية، أو مثل وجود الكهرباء وأشياء من هذا القبيل. |
Biraz rahatlamış görünüyordu çünkü ona ilk defa bir tanı konmuştu. "Veronica, şimdi tedavinden bahsedelim. | TED | لقد بدى عليها قليل من الارتياح لأنها لأول مرة تحصل على تشخيص لكني قلت:” فيرونيكا، دعينا الآن نتحدث عن علاجك” |
ama orda yasal bir problem oldu, çünkü çok gerçekci görünüyordu, Peki bunun üstesinden nasıl gelirsiniz? | TED | لكن كانت هناك مشكلة قانونية حقيقية لانه بدى حقيقيا لكن كيف تتغلب علي ذلك؟ |
Kadınların neyi sevdiğini anlattım, kıkır kıkır gülmeyi kestikten sonra kendinden emin gibiydi. | Open Subtitles | اخبرته بما تحبه النساء وبعد أن انتهى من الضحك بدى واثقا من نفسه. |
Carlton'ın oyun arkadaşlarından birine benziyordu. | Open Subtitles | بدى لي كانه احد رفاق كارلتون في لعبة السكواتش |
Bir zamandır yazılım sektöründe çalıştığım için, bu durum bana oldukça tanıdık geldi. | TED | والآن، بعد أن عملت في مجال البرمجيات التطبيقية لبعض الوقت، بدى الأمر مألوفاً بالنسبة لي. |
Şu kadarını söyleyeyim Loretta Annie Sullivan karakteri beyazperdede daha âmâ görünüyor. | Open Subtitles | وتعلمين أيضاً يا لوريتا تمثيلها لدور آني سوليفان بدى أكثر إعماءّ على الشاشة |
Mucize ilaçların altın çağında yaşamaya başladığımızdan beri bu durum bir mucize gibi göründü. | TED | بدى الأمر كمعجزة، و منذ ذلك الحين، ونحن نعيش في العصر الذهبي لهذه الأدوية الخارقة. |
Diğer bir gün bir babayla tanıştım. Biraz çıldırmış gözüküyordu. | TED | لقد قابلت أحد الآباء ، وقد بدى مثل المجنون. |
Meraktan değil ama, Grayson aradığında Sesi üzgün geliyor muydu? | Open Subtitles | من باب الفضول عندا إتصل غرايسون هل بدى حزينا ؟ |
Ne kadar garip görünse de benim oğlu olmadığımı bildiğini hissettim. | Open Subtitles | ومهما بدى هذا غريبًا.. فأعتقد أنها كانت تدري أنني لست ابنها.. |
Bize göre, bunun anahtarı, farklılık gibi gözüküyor. | Open Subtitles | وبالنسبة لنا، بدى لنا مفتاح الحل هو، شرائح مختلفة من الناس. |
Buddy. | Open Subtitles | بدى. |
- Adamı tanıyorsun, pes edecek birine benziyor mu? | Open Subtitles | لكنك قابلت الرجل... هل بدى لك كالرجل الإنهزامي؟ |
3 yıl önce kız kardeşim burada evlendiğinde gözüme çok normal görünmüştü. | Open Subtitles | بدى هذا المكان طبيعيا جدا عندما تزوجت أختي هنا قبل ثلاث سنوات |
- Evet, o zaman yapılacak doğru şey gibi gelmişti. - Tamam. | Open Subtitles | حسنا ، لقد بدى لي وكأنه الشي الصحيح لفعلة في ذلك الوقت |