Sevgilisine şu anda aslında gerçekten inanmadığı bir şey söylemek üzere. | Open Subtitles | إنها بصدد إخبار عشيقتها شئ ما من الواضح بأنه غير صحيح |
Fetal spinal tümör hakkında danışmak üzere bir noröcerrah arıyorum. | Open Subtitles | أحتاج إلى طبيب اعصاب للاستشارة بصدد ورم في العمود الفقري |
Ve sen tümörün bizi duyup peşinde olduğumuzu fark edeceğinden korkuyorsun. | Open Subtitles | وأنت خائفٌ أن يسمعنا الورم؟ ويدرك أننا بصدد القضاء عليه؟ |
Sizin için ne yapabilirim, Bayan Sponder? Yeni bir kumarhane açmak üzereyiz burada çok emin olamadığım birkaç kişi var. | Open Subtitles | لعلك تعلم اننا بصدد افتتاح منشأة جديدة وهناك بضعة أشخاص أشك بهم |
Söylesene, tam olarak Neyle karşı karşıyayız? | Open Subtitles | إخبريني ما نحن بصدد مواجهته مع هذا الشخص؟ |
Ve karşı karşıya olduğumuz şeyin ne olduğunu tanımlamak için çok az harcıyoruz. | TED | بينما بالكاد ننفق فيما يخص تحديد ما نحن بصدد مواجهته |
Ve sanırım ona uyuşturucunun tehlikeleriyle ilgili sıkı bir uyarı vermek üzereyim. | Open Subtitles | كما أعتقد أني بصدد ارسال تحذير صارم إليه، من مخاطر ادمان المخدرات. |
Şey, burada büyük kimyasal madde üreten tesislerden bahsediyoruz. | Open Subtitles | حسنا .. نحن بصدد مناقشة وجود مصنع رئيسي للتصنيع الكيميائي هنا |
General, ne yapacağımız ile ilgili lanet bir ipucum yok. | Open Subtitles | أيها الجنرال, ليس لدي أدنى فكره عن مانحن بصدد فعله |
Birinci sınıf öğrencilerine şaka yapmak üzereydik. Sen iyi misin? | Open Subtitles | نحن بصدد عمل حيلة لبعض الرجال الجدد، هل أنت بخير؟ |
Saldırganlardan biri polisi arayıp diğer saldırganın evdekileri öldürmek üzere olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | لماذا ؟ أحد المجرمين إتصل بالشرطة وأخبرهم أن شريكه بصدد قتل الضحايا |
Üşüyor. Islanmak üzere. Mayosunu giymiş, elinde havlusu. | TED | إنه يشعر بالبرد، إنه بصدد أن يتبلل. إنه يرتدي رداء للسباحة، حصل على منشفة. |
İzlemek üzere olduğunuz film, başta Sally Hardesty ve özürlü kardeşi Franklin olmak üzere, beş gencin yaşamış oldukları trajedinin hikayesidir. | Open Subtitles | الفيلم الذي انتم بصدد مشاهدته الآن يجسد مأساة وقعت لخمسة من الشباب بشكل خاص سالي وأخيها فرانكلين |
Bir şey varsa, o da her zamankinden çok kendinden emin olduğu. Bir şey peşinde. | Open Subtitles | إنـّه واثق بنفسه أكثر من المُعتاد، إنـّه بصدد القيام بشيء. |
Eski kocanız silahlı soygun peşinde. | Open Subtitles | زوجكِ السابق بصدد القيام بعملية سرقة، و يقحمكِ بها معه. |
Yeni bir kumarhane açmak üzereyiz burada çok emin olamadığım birkaç kişi var. | Open Subtitles | لعلك تعلم اننا بصدد افتتاح منشأة جديدة وهناك بضعة أشخاص أشك بهم |
Şimdi, kemerlerinizi bağlayın, çünkü avangarda doğru yola çıkmak üzereyiz. | Open Subtitles | لذا، أربطوا الأحزمة لاننا بصدد جولة للطليعة |
En azından Neyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. | Open Subtitles | على الأقل نعرف الآن ما الذي نحن بصدد مواجهتِه |
Neyle karşı karşıya olduğumuzu hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | هل علي أن أذكرك ما انت بصدد مواجهته هنا ؟ |
Benim sorunum öldürmeye karşı büyük bir açlık duymam. | Open Subtitles | ما نحن بصدد التعامل مع هنا هو مجرد الاستعداد لفتح الشهية. |
Baylar, yalnızca bir mıknatısı hareket ettirerek elektrik akımı indüklemek üzereyim. | Open Subtitles | أيها السادة، إنني بصدد دفع تيارًا كهربائيًا فقط بواسطة استخدام مغناطيس |
Burada milyonlarca insanın karantina altına alınmasından bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن بصدد التحدث عن حجر صحي لملايين البشر |
Çocukların zihin gelişimi ile ilgili bilgilerin muhteşem ve altın çağına giriyoruz. | TED | نحن اليوم بصدد الولوج على العصر الذهبي من معرفة كيفية تطور دماغ الطفل |
Hey, tam senin için arama ekibi oluşturmak üzereydik | Open Subtitles | مرحبا ، كنا بصدد ارسال حملة بحث عنك |