| Paten mağazasında 1000 dolar. birkaç yüz dolar video oyunu dükkânında. | Open Subtitles | لدينا 1000 دولار بدكانِ زلاجات أيضاً بضعة مئات بمحلات ألعاب الفيديو |
| Büyük adam dediğin birkaç yüz dolar motorunu yere çakmaz. | Open Subtitles | الرجال العظماء لا يجازفون من أجل بضعة مئات من الدولارات |
| Bu büyük ihtimalle birkaç yüz ışık yılı uzaklığında bizim kadar gelişmiş bir uzaylı medeniyetinin olmadığını gösteriyor. | TED | وهذا الارجح يشير الي عدم وجود أي حضارات فضائية في هذه المرحلة من التطور في محيط بضعة مئات من السنين الضوئية. |
| Çok alçak irtifadan geçiyordu, yüzeyden sadece bir kaç yüz kilometre uzaktaydı. | TED | المسبار اتخذ مسارا قريبا جدا من سطح القمر انسليداس بضعة مئات من الكيلومترات فوق سطحه |
| Neredeyse daire biçiminde, bir kaç yüz metre çapında. | Open Subtitles | كان دائرياً تقريباً، قطره بضعة مئات من الأمتار |
| Peki. Sanırım senden bir kaç yüzlük borç istemenin tam zamanı. | Open Subtitles | حسناً الآن يفترض أن يكون وقت جيد لأسألك اذا كنت تستطيع أن تقرضني بضعة مئات |
| Sadece son birkaç yüz binyıl boyunca modern insanlar teknolojiyi ve medeniyeti sürdürüyorlar. | TED | إنها آخر بضعة مئات الآلاف من السنين التي سعى فيها البشر إلى التقنية والحضارة. |
| işte bu birkaç yüz Rupiye mal olan kahve makinası | TED | هذه ماكينة قهوة، تكلفت بضعة مئات من الروبيات فقط |
| - Cüzdanımda biriktirip sakladığım paradan, sana birkaç yüz dolar vereyim. | Open Subtitles | لمحاولتك إنقاذ ظهرى سأعطيك بضعة مئات من الدولارات. |
| Delhi ve Bombay'daki birkaç yüz avukattan değil. | Open Subtitles | و ليس بضعة مئات من المحامين في نيودلهي و بومباي |
| Yayının ulaşabildiği alan içinde sadece birkaç yüz yıldız var. | Open Subtitles | أعني، هناك فقط بضعة مئات من النجوم بذلك القرب. |
| birkaç yüz bin dolar çalmak üzereyken niye birkaç yüz dolar için adam öldüresin? | Open Subtitles | لماذا تقتل رجل من أجل بضعة مئات من الدولارات عندما تكون على وشك سرقة بضعة ألاف المئات منها؟ |
| Gemi sadece birkaç yüz kilometre ilerimizde olmalı. | Open Subtitles | السفينة تبعد عنا بضعة مئات من الكيلومترات |
| Kasabada 326, çevrede dağınık yaşayan birkaç yüz kişi, belki yerli arazilerinde 1.200 kişi kadar. | Open Subtitles | و بضعة مئات في المناطق المحيطة ربما 1200 شخص في المناطق الخاصة بالهنود |
| Yanında olacağına dair sözü mü? Bana birkaç yüz dolar verdi ve üniversiteye gideceğin söyledi. | Open Subtitles | رمى علي بضعة مئات من الدولارات و أخبرني أنه سيذهب الى الجامعة |
| Tüh ya, bu tarif bana ve şehirdeki birkaç yüz bin kişiye cuk oturuyor. | Open Subtitles | .. هذا أنا فحسب وربما بضعة مئات أو آلاف آخرين في هذه المدينة |
| - Bu gece küçük çaplı bir yeni taşınma partisi veriyoruz. Büyük değil, sadece birkaç yüz kız, köpük makinesi, NOS, frappucino falan. | Open Subtitles | الليلة لا شيء كبير، فقط بضعة مئات من الأصدقاء |
| birkaç yüz metre kaldı, sağdaki ağaçların arasında olabilir. | Open Subtitles | تبقت بضعة مئات من الياردات الآن يجدر به أن يكون خلف مجموعة الأشجار هذه، نحو اليمين |
| Ama en azından, bir kaç yüz nükleer bombası kalır- ve bunların yerlerini asla tespit edemeyiz. | Open Subtitles | حيث أنه سيترك على الأقل مع بضعة مئات من الأسلحة النووية تلك التي لا نستطيع إيجادها |
| İlk haccına bir kaç yüz Müslüman ile gitmişti. | Open Subtitles | فى حجته الأولى كان قد قاد بضعة مئات من المسلمين |
| Sayın Belediye Başkanı, başlamak için sadece bir kaç yüz binden bahsediyoruz. | Open Subtitles | سيدي المحافظ نحن نتحدّث فقط عن بضعة مئات من الآلاف للبدء |
| Bir kaç yüzlük daha borç versene. | Open Subtitles | هل تقرضني بضعة مئات أخرى ؟ |