Küçük çocuğun çok çabuk doğması için dua edelim ya da çok geç. | Open Subtitles | دعنا نصلي لكي يولد الطفل في وقت مبكر . أو بعد فوات الأوان. |
Neden hep söylenecek mükemmel şey çok geç aklıma geliyor? | Open Subtitles | لم أفكر دوماً في الشيء المثالي لأقوله بعد فوات الأوان؟ |
- Evet. Belki de çok geç kaldık. | Open Subtitles | ــ نعم ــ أو لربّما قد أتينا بعد فوات الأوان |
Ama, önemi sonradan anlamaya gelince o çocukların azınlık olduklarına dikkati çekerken, haklıydın. | Open Subtitles | لكن , بعد فوات الاوان... كنتي على حق لتسليط الضوء على حقيقة ان هؤلاء الاطفال هم من الاقليات |
Çok küçük yaşlarımda iş işten geçmişti. | Open Subtitles | في وقت مبكر جدا في حياتي بعد فوات الأوان |
Yaranın üzerine baskı uygulamaya çalıştım ama çok geçti artık. Ölmüştü. | Open Subtitles | حاولت الضغط على الجرح، لكنه بعد فوات الأوان، كان قد توفّى. |
Bir tuzağa düştüğünü anladığında iş işten geçmiştir. | Open Subtitles | فلا تكتشف السمكه المصيده إلا بعد فوات الآوان |
Sadece ben kapının dışına çıktım diye böyle arkadaşça gitmememi istiyorsun yani iş işten geçene kadar bir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | لأنّي خارج المنزل فحسب، تريد منّي أخيراً أن أتوقف. يبدو وكأنُكَ لا تقوم بالفعل إلاّ بعد فوات الآوان. |
Bu işte iyi olduğumu çok geç olunca fark ettim. | Open Subtitles | لم أعرف أنّني جيّدة في هذا إلّا بعد فوات الأوان. |
Ve çok geç oluncaya kadar kimse bunun farkına varmaz. | Open Subtitles | ولا أحد سيلاحظ أي شيء إلا بعد فوات الأوان بكثير |
Çok fazla sayıda ebeveyn çocuklarının eziyet ve utancından çok geç haberdar oluyorlar. | TED | الكثير منهم علموا بمعاناة أبنائهم و ما يتعرضون له من إذلال بعد فوات الأوان. |
Siz, biyolüminesansın gücünü anlamayı çok geç öğrenen okyanusun dibindeki çoğu canlıdan sadece birisiniz. | TED | أنت واحد من بين كثير من المخلوقات فى عمق المحيط الذى يتعلم ولكن بعد فوات الآوان أن يقدر قوة الضيائية الحيوية. |
Birkaç içki ile istediğimi elde edebileceğimi çok geç öğrendim. | Open Subtitles | تعلّمت بعد فوات الآوان، الجرش المتأخر مع بعض المشروبات. |
Yürümeyecekti. Doğru kararların hep çok geç verildiğini söylediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | إنني أتذكر ما قلته ، إن القرارات الجيدة تأتي بعد فوات الأوان |
Sanırım çok geç kaldık. | Open Subtitles | أعتقد وصلنا إلى هنا بعد فوات الأوان |
- Yani çok geç kaldık. | Open Subtitles | وهذا يعني نحن بعد فوات الأوان. |
çok geç kaldık. | Open Subtitles | جئنا بعد فوات الأوان. |
Sıçramalar ve sınırların önemi sonradan anlaşılır. | Open Subtitles | وبسرعة فائقة لا ينجح إلا بعد فوات الآون |
Fark ettiğinde iş işten geçmişti terapi seanslarının kayıtlı olduğu telefonu, artık çalışmıyordu. | Open Subtitles | ولكنه ادرك ذلك بعد فوات الاوان الهاتف كان يدور في الغسالة جلسات علاجه لم تعد فعالة |
Ama çok geçti artık. | Open Subtitles | ولكن بعد فوات الأوان. |
Ama öyle bir zaman gelir ki en büyük şeylerin farkına vardığınızda iş işten geçmiştir. | Open Subtitles | لكن أحيانًا لاتعرف عن الأمور الكبيرة , الا بعد فوات الأوان |
Birini soymama yardım etmeni istiyorum iş işten geçene kadar onun soyulduğunu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تساعدني في سرقة أحد ولا أريده أن يعرف بأنه تم سرقته إلا بعد فوات الآوان. |