Eminim ki anlayacaksın ne yapmak istediğimi ve neyi yaratmak istediğimi. | Open Subtitles | لذا أنا واثق من أنك ستفهم الذي سأقوم بفعله وماذا سأحقق |
Eminim ki anlayacaksın ne yapmak istediğimi ve neyi yaratmak istediğimi. | Open Subtitles | لذا أنا واثق من أنك ستفهم الذي سأقوم بفعله وماذا سأحقق |
yaptığımız yada yapmayı başaramadığımız bir şeyi olmak istediğimiz kişi ile karşılaştırabilmek inanılmaz uyumsal. | TED | القدرة على الإستمرار بفعل ما نريد فعله أو ما قد فشلنا بفعله آخذين بعين الإعتبار مانريد أن نكون هو تأقلم بشكل مدهش. |
Daha ne yapacaksın, 30 gün uğursuzluk getirdin. | Open Subtitles | أصبتنا بلعنة لمدة 30 يوم.. هذا ما قمتِ بفعله |
Şimdi şunu yapacağız. Black Rock'a gidiyoruz... | Open Subtitles | الآن هذا ماسنقوم بفعله سوف نذهب ثانية لبلاك روك |
20 tane kadar yaptım ve gerçekten bundan keyif aldım. | Open Subtitles | أنهيت 20 لوحة مثل تلك و هذا شيء أستمتع بفعله |
yapmaya çalıştığım şey, hayatını adadığı bir ilacı kaynakları onu tamamlamak için yeterli olan bir şirketin ellerine bırakmak. | Open Subtitles | ما أرغب بفعله هو وضع العقار الّذي كرّس حياته من أجله في أيدي الشّركة الّتي تملك مصادر كافية لإنهائه |
Tanıdığım bir polise ne yaptığını anlattım ve o da tuzak kurdu. | Open Subtitles | أخبرت شرطي أنني أعلم ما كانت تقوم بفعله وقام بنصب فخ لها |
Bak Kaliforniya Eyaleti'nde yapmamın yasak olduğu birşey yapmak zorunda hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | انظر, هنالك أمر عليّ فعله وغير مسموح لي بفعله في ولاية كاليفورنيا |
Teknik olarak neyin zor olabileceğini düşünürüm, yada bilirsiniz işte, ne yapmak istediğimi. | TED | أستغرب ما الذي سيكون صعباً تقنياً، أو، تعلمون، ما أرغب بفعله. |
Ya da en son yapmak istediğimiz şey yanlış ağaçları kesmek. | TED | أو آخر شيء نرغب بفعله هو قطع الأشجار بشكل خاطئ. |
Şampiyon olmalıydı, ve bunu yapmak için, çalışmalıydı, işte bizim yapacağımız da bu. | Open Subtitles | كان عليه ان يكون البطل ،وفي طريقه ليفعل ذلك كان عليه ان يعمل وهذا ما سوف نقوم بفعله |
Bunları köprüden at. Canın ne yapmak istiyor? | Open Subtitles | . نرمي الأشياء من على الجسر ما الذي تشعر بأنك راغبٌ بفعله ؟ |
Yani önümüzdeki bir kaç yılda yapmayı düşündüğümüz bu. | TED | و هذا ما نأمل بفعله في السنوات القليلة القادمة |
Kolombiya parası konusunda ne yapacaksın? | Open Subtitles | إذا مالذي ستقوم بفعله بخصوص المال الكولومبي ؟ |
Şimdi şunu yapacağız. Black Rock'a gidiyoruz. | Open Subtitles | الآن هذا ماسنقوم بفعله سوف نذهب ثانية لبلاك روك |
Devam edin, gülün. yapmayı istediğim şeye fırsat buldum ve yaptım. | Open Subtitles | تفضلوا واضحكوا ، لكنني فعلت شيء رغبت بفعله |
Tabii ya, ahlâksız adam yanlış yaptığını bile bile yapmaya devam edendir. | Open Subtitles | بالتأكيد، الرجل عديم الأخلاق هو رجل يعرف أنه يفعل الخطأ لكنه يستمر بفعله فى كل الأحوال. |
Hakkın olmayan bir şeyi yaptığını bilmeliydin. | Open Subtitles | عليكِ معرفة أنكِ كنت تقومين بأمرٍ لا تملكين الحق بفعله. |
Geçen altı ayda siz ikinizin yaptığı şey bu mu? | Open Subtitles | هل هذا ما كنتم تقومون بفعله خلال الستة أشهر الماضية؟ |
Şunu bilmeni isterim ki, yapmam gereken ne varsa yapacağım! | Open Subtitles | أريد أن أعلم ما على فعله .. لكي أقوم بفعله |
İki işin faziletlerini karşılaştırmak yapabileceğimiz bir şey ve çoğunlukla yapıyoruz da. | TED | إن المقارنة بين المزايا الإجمالية للوظيفتين هو شيء يمكننا القيام به، وغالبًا ما نقوم بفعله. |
Ve bunun hakkında biraz konuşmak isterim, bir kaç örnekle böylece ne yapıyor olduğumuzu görebilirsiniz. | TED | وأريد الحديث قليلاً حول ذلك، وبعض الأمثلة بحيث يمكنكم رؤية ما نقوم بفعله. |
Lana'yı ellerimin arasından bırakmak yaptığım en zor şeydi, Chloe. | Open Subtitles | التخلي عن لانا هو اصعب شيء قد اقوم بفعله كلوي |
Senden istedikleri herzeyi yaptın ama onlara bir borcun yok. | Open Subtitles | فعلت كل شيء أرادوك بفعله, لكنك لا تدين لهم بشيء |
Tam olarak istediğimizi yapmış. | Open Subtitles | أعتقد أنها قد فعلت بالضبط ما طلبنا منها القيام بفعله |