seni geçen Cuma 3.30'da aradım ama orada olmadığını söylediler. | Open Subtitles | اتصلتُ بكَ الاثنين الماضي الساعة 3.30، وقالوا أنك لست موجود |
O yazılar yüzünden seni buraya getirmek uğruna hayatımın yarısından vazgeçtim. | Open Subtitles | بسبب هذهِ المنحوتات ضحيت بنصف حياتى ، لآتي بكَ إلى هنا. |
NPR sana zarar gelmesini istemiyor diye sakın kendini yönetmeliklerin üstünde olduğunu düşünme. | Open Subtitles | الأن، إهتمام الإعلام والصحافة المحلية بكَ لا يعني أن لك الحق، بمخالفة اللوائح |
Durum buysa sana komplo kurmak için epey zahmete girmişler. | Open Subtitles | لو صحّ ذلك، فإنّه قد تجشّم عناءً كبيرًا ليوقع بكَ |
Aramayı bırakmadığın için baban Seninle ne kadar gurur duyardı, biliyorum. | Open Subtitles | أعلم كم سيكونُ فخوراً بكَ والدُكَ لأنّكَ لم تتوقف عن البحث |
Çünkü senin güvenliği sağlaman gerekiyordu. Şimdiye kadar sağladığın tek güvenlik yemeğinki. | Open Subtitles | لأنّكَ يُفترض بكَ أن تؤمّننا، بينما بات شغلك الشاغل هو تأمين عشاءنا. |
Tüm gece ayaktaydık. Düşünemeyecek kadar yorgunuz. Bu yüzden seni aradım. | Open Subtitles | سهرنا طوال الليل ونعجز عن التفكير بسبب الإرهاق، لذلك اتصلتُ بكَ |
Bazen uyuz biri olabiliyorsun ama ben seni bu yönünle seviyorum. | Open Subtitles | لكن يمكنكَ أن تكون مغفلاً أحياناً لكن هذا ما أحبهُ بكَ |
Aynısı senin için de denebilir. seni buraya getiren ne? | Open Subtitles | يمكنني قول المثل عنكَ ما الذي جاء بكَ إلى هنا؟ |
Ortada seni bana, beni ona, bizi de onlara bağlayan bir durum yok. | Open Subtitles | اقصد ،، ليسَ هناكَ اي روابط تربطني بكَ أو بها أو نحنُ بهم |
Eğer yarın gidecek olursak, seni düşünerek gideceğim için umursamıyorum. | Open Subtitles | ،إذا غادرنا غدا لا أمانع أن تعرف إني .سأفكر بكَ |
seni karşılıyorum, küçük kardeşim bu gece kampımızı paylaşmak için. | Open Subtitles | أنا أرحب بكَ يا أخي الصغير لتشارك مخيمنا هذهِ الليلة |
Bana çok iyi baktın, ...sanırım benim sana çok iyi bakmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد اعتنيتَ بيَّ بشكلٍ جيّدٍ، ظننتُ أنّهُ قد حان الوقت أن أعتني بكَ. |
sana iyi bakacak ve yer, araba, ihtiyacın olan her şeyi ayarlayacaklar. | Open Subtitles | سوف يعتنون بكَ جيدا. لديك مكان للأقامة، سيارة و كل شيءٍ تحتاجه. |
O zaman sana güvenebilirim, ve Majesteleri'ne bunu haber verebilirim. | Open Subtitles | إذن أستطيع أن أثق بكَ و أبلغ ذلك لجلالتةُ؟ |
Seninle çok gurur duyuyorum. Yaptığın her şeyden gurur duyuyorum | Open Subtitles | ، أنا فخورةٌ بكَ كثيراً و فخورةٌ بكل ما قمت به |
Seninle gurur duyuyorum. Bunu nasıl anlarsan anla, tamam mı? | Open Subtitles | أنا فخورةٌ بكَ جداً، يمكنكَ أن تأخذا هذا فأنه يساوي الكثير ، أتفقنا ؟ |
Bazen nasıl oldu da Seninle evlendim diyorum. | Open Subtitles | في بعض الأحيان، أتساءل كيف انتهى بي الأمر متزوجة بكَ |
Ama hastaneye geldiğinizde bunları düşünmedik. Sadece sizi tedavi ettik. | Open Subtitles | لكنّكَ عندما جئتَ، لم نفكّر بهذا لقد اعتنينا بكَ فحسب |
Lisedeyken sana yaptığım tüm o korkunç şeyler için senden özür dilemek istiyordum. | Open Subtitles | عن كلّ الأشياءِ المريعة التي فعلتُها بكَ في الثانويّة |
Bu arada, yerinizi ayarladım. Birazdan size birkaç deniztarağı göndereceğim. | Open Subtitles | اسمع, لقد جهزت الكابينة الخاصة بكَ في الخلف و سأبعث بهم علي الفور. |
Gerçek dünyaya hoş geldin. Bu, okulun kurallarını hiçe sayabilirsin anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | مرحباً بكَ فى العالم الحقيقى, لا يعنى هذا أنكَ يُمكنكَ العيش بقوانينك |
Dondurma alsan iyi edersin, tatlım. | Open Subtitles | يجدرُ بكَ أن تحصل على بعضٍ من الآيس كريم ياحبيبي |
Burada ne arıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي جاء بكَ إلى هنا؟ |