- Güzel kıyafetler giyince idare ediyorum. | Open Subtitles | يمكنني العيش على الكفاف بملابس حسنه بالفعل |
Önemli olan kız arkadaşımın üzerinde kıyafet yokken internette olması. | Open Subtitles | النقطة المهمة هي كون صديقتي الحميمة بملابس فاضحة على الأنترنيت |
Bay Taylor'ın.. odasında kadın elbiseleri bulundurduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم بان السيد تايلور كان يحتفظ بملابس نسائية في غرفه ؟ |
Her gün evden daracık kıyafetlerle çıkarken herkesin sana taptığını bilmek istemez misin? | Open Subtitles | ألاّ تريدين أن تخرجي كل يوم بملابس ضيقة وتعلمين بأن الكل يحبك ؟ |
Yaşlı bir bunaktan emir alan, kostümlü bir yardımcı çocuk. | Open Subtitles | صبي مأمورية بملابس يتلقى الأوامر من رجل عجوز مخرف |
Eğer beni utandıracaksan bunu en azından uygun kıyafetle yap. | Open Subtitles | إذا كنتِ تريدين إحراجي على الأقل افعليها بملابس ملائمة. |
Hayır. Kuru temizlemeciden kıyafetleri alacaktı sadece. | Open Subtitles | لا، لقد كان يفترض أن يأتي بملابس من المغسلة |
Bunu erkek kıyafetleriyle ilk defa yapmıyordum, ama geçen gece beni dövdüler. | Open Subtitles | لم تكن تلك المرة الأولى التي أفعل بها ذلك بملابس الرجال لكنهم ضربوني في الليلة الماضية |
Güzel giyimli güzel kadınlar görüyorsunuz. Evet, bir süre için hoş. | Open Subtitles | جميل أن تكون المرأة بملابس جميلة نعم، إنها لطيفة لبعض الوقت |
Olmaz. Oyuna dönmeliyim. kıyafetli provasının ortasındayız. | Open Subtitles | لا استطيع انا فى الحقيقه عدت للمسرحيه نحن فى منتصف بروفه بملابس الشخصيات |
Bundan böyle, bu şirket, Seema giysileri olarak bilinecek. | Open Subtitles | منذ الآن هذه الشركة ستكون معروفة بملابس سيما |
Sence de ölmüş insanların giysilerini etrafta yayılı vaziyette tutmak biraz garip değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن هذا غريب إلى حد ما؟ أن تحتفظ بملابس الموتى فى أنحاء المكان؟ |
Burada Tanrı yolunda rahip kıyafeti giyip gençlerin kıyafetlerini çıkartmasını izleyen ve Tanrı bilir onlara neler yaptıran adamlardan bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن رجل بملابس يحب ان يرى الشباب بدون ملابس والله يعرف ماذا يفعلون |
Rengi harika. Onu rahat kıyafetler içinde görmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | اللون عظيم و يعجبنى أن أراه بملابس أكثر عادية للتغيير |
Siyah kıyafetler içinde, dört yüzlü bir adam gördüm. | Open Subtitles | لقد شاهدت رجلاً بملابس داكنة, لكن لديه 4 وجوه. |
kıyafet zorunluluğu yok artık galiba. | Open Subtitles | أعتقد أنّه لم يعد يوجد ما يسمى بملابس محددة، صحيح؟ |
Ben nasıl olsa fahişelik yapıyordum bu şekilde yeni elbiseleri ve sigaraları olmasını sağlamaya çalıştım. | Open Subtitles | و لقد كنت أعمل عاهرة على أية حال لذا حرصت دائما على أن يحظوا بملابس جديدة و سجائر و أشياء على هذه الشاكلة |
Hatta erkeklere oranla açık kıyafetlerle gösterilmeleri, yarı çıplak veya zayıf olmaları üç kat daha olası. | TED | في الواقع، هن حوالي ثلاث مرات أرجح لأن يظهرن بملابس كاشفة بطريقة جنسية أو شبه عاريات وأكثر احتمالًا أن تكن نحيفات. |
Düğün provasını duymuştum ama kostümlü düğün provası diye bir şey duyduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد سمعت كثيرا عن تأدية بروفة الزفاف لكنني لم أسمع مطلقا أن هناك بروفة بملابس الزفاف قبل الحفل الأساسي |
Bay Matthew'u aşağıya uygunsuz bir kıyafetle inmeye zorladı. | Open Subtitles | أجبر السيد "ماثيو" على الظهور في الطابق السفلي بملابس غير مُناسبة |
- gerçek, gerçek insan - temsil değil ama kırmızı kıyafetleri içinde hediyeler getiren sihirli bir insan. | Open Subtitles | شخص حقيقي ليس مجرد رمز , لكن رجل سحري بملابس حمراء يحضر الهدايا |
Tatlı, nazik, zeki, çalışkan ve erkek kıyafetleriyle de sorunu olmayan bir erkek hayal etmişim. | Open Subtitles | لطيف ، طيب ، ماهر و يعمل بجد و يسعد بملابس الرجال |
Sonraki gün, sivil giyimli, siyah, markasız bir araba kullanan.. | Open Subtitles | و فى اليوم التالى جاء رجلان بملابس عادية |
Lobide 5 sivil kıyafetli polis memuru olacak, otelin içinde daha da fazlası. | Open Subtitles | سيكون هُناك خمسة ضبّاط بملابس مدنيّة في الرواق، والمزيد في أرجاء الفندق. |
İki hafta boyunca, iki düzine cılız kadını, jimnastik giysileri içinde odanın etrafında sürünüp miyavlarken izledim. | Open Subtitles | لقد كنت اتفرج على مجموعة من النساء النحيلات بملابس لاصقة يزحفون ويموئون في الغرفة |
Yani korumanın giysilerini giyip, mülkü terk ettiğini kabul ediyorsun. | Open Subtitles | حسناً، إذن أنت تعترف أن هذا أنت مُتنكر بملابس حارسك الشخصي، مُغادراً المبنى. |
Burada Tanrı yolunda rahip kıyafeti giyip gençlerin kıyafetlerini çıkartmasını izleyen ve Tanrı bilir onlara neler yaptıran adamlardan bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن رجل بملابس يحب ان يرى الشباب بدون ملابس والله يعرف ماذا يفعلون |
Tamamen giyinik, aşkını kaybetmiş iki kişiyle takılmak. | Open Subtitles | ان نتسكع بملابس الخروج مع شخصين وقعا في حب بعض |