Eğer benim odam böyle gözükseydi, annem beni üç gün odama hapsederdi. | TED | إذا كانت غرفتي في منزلي بهذا الشكل لكانت أمي حبستني ثلاثة أيام |
böyle bir kararı onun gibi kaslı ve kalın kulaklı birine mi bırakacaksın? | Open Subtitles | هل ستاخذ القرار بهذا الشكل بمثل هذا الرجل ذو العضلات والاذن العريضه ؟ |
Bana evlenme teklifi etti. Bunun böyle olmasını senin istediğini söyledi. | Open Subtitles | وقد طلب منى الزواج وقال انك تريد هذا ايضا بهذا الشكل |
Burası insanların bu şekilde davranmak için gittikleri bir yer mi? | Open Subtitles | هل هناك مكان يتعلمون فيه الناس كيف يتصرفون بهذا الشكل ؟ |
Eğer bir daha ellerini Clare'e bu şekilde sürersen, seni affetmem! | Open Subtitles | إذا حاولت وضع يديك على كلير بهذا الشكل أنا لن أسامحك |
Hangi fiyattan olursa olsun, hiç bir reklam, zekice hazırlanmış pazarlama kampanyası bu kadar fazla iyi niyet yaratamaz veya üretemezdi. | TED | ولا يوجد أي كم من الدعايا أو حملة تسويقية بارعة مهما كانت تكاليفها تستطيع أن تنتج تلك الإرادة القوية بهذا الشكل |
Genellikle öyle davranmam ama analık içgüdüsü ne kadar güçlüdür bilirsin. | Open Subtitles | لا أتصرف بهذا الشكل عادة لكن تعلمون كم غريزة الامومة قوية |
En son Doğu'ya geldiğimden beri böyle bir yatak görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرّ سرير بهذا الشكل منذ آخر مرّة أتيت للشرق |
Ve eğer savaş böyle giderse, ...geleceğin çok kötü olabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | وقالت إذا أستمرت الحرب بهذا الشكل المستقبل قد يكون سيئ جدا |
20 yıldır bu mesleği yapıyorum, ama böyle dehşet bir durum görmedim. | Open Subtitles | عشرون عاماً فى الخدمة ولم ارى شىء مريعاً بهذا الشكل من قبل |
Yani, böyle yıllık hasılat yaptığını bildiren bir şirket yönetseniz | Open Subtitles | أعني, إذا كنت تدير شركة وتقرير عائدات السنة بهذا الشكل |
Hiç böyle bir ölüm görmedim. Akciğerleri su dolu, boğuldu. | Open Subtitles | لم أرى موت بهذا الشكل رئتاه ممتلئتان بالماء, لقد غَرِقَ |
-Evet, tabii. -1 3.1 5'te böyle uyandırmak hiç istemem de. | Open Subtitles | نعم بالطبع جيد أكره أن أوقظه في الواحدة والربع بهذا الشكل |
Hiç şansın yoktu. böyle bir baban ve kız kardeşlerin vardı. | Open Subtitles | لم تسنح لك فرصة كان لك والد بهذا الشكل ثم أخواتك |
Ya da seni nasıl bulduklarını. Normalde bu şekilde saldırmazlar. | Open Subtitles | او كيف علموا بك هم عادة لا يهجمون بهذا الشكل |
Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza. | Open Subtitles | ،إنه عقابٌ قاسٍ وغير إعتيادي . بأن تعيدني هنا بهذا الشكل |
bu şekilde terk edilmiş olmak çok berbat bir şey. | Open Subtitles | هذا أمر سيء , أن يتم التخلي عني بهذا الشكل |
Hâlâ neden bu asistanlık görevini bu kadar istediğini anlamadım. | Open Subtitles | ما زلت لا أفهم لما تريد وظيفة المعاون بهذا الشكل |
- öyle konuşmayı bırak. - Ne gibi konuşmayı bırakayım? | Open Subtitles | توقف عن الحديث بهذا الشكل – بأي شكل تقصدين ؟ |
Daha önce hiç bir kızı o şekilde fondip yaparken görmemiştin. | Open Subtitles | أجل, لم يسبق لك رؤية فتاة تسكر بهذا الشكل من قبل. |
Hayır, liseden beri bir kız için o kadar çıldırmadım. | Open Subtitles | لا. أنا لم أُجَن بفتاة بهذا الشكل منذ الثانوية العامة. |
Lanet olsun, birader, bu halde hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | اللعنة يا اخى أنا لن أذهب الى اى مكان بهذا الشكل |
Böylece, biraz halsiz dönersem eğer, iyi bir bahanem olur. | Open Subtitles | و بهذا الشكل, لو عدت ضعيفاً سيكون لدي عذر جيد |
Aklıma şöyle bir soru gelmişti , eğer dünyayı ve güneşi bağlayabilseydim bu bağlantıyı sağlayan koni nasıl görünürdü? | TED | وكان هناك سؤال يقفز الى رأسي، ما المخروط الذي يربط بين الشمس والأرض بهذا الشكل إذا إستطعت وصل المجالين؟ |
DNA'nın böylesine güzel bir şey olacağı önceden aklımın ucundan bile geçmezdi, bu şekliyle görene kadar. Ve birçok insan, toplum sanatı başta olmak üzere | TED | قبل أن رأيته بهذا الشكل. والكثير من الناس، لا سيما في الأوساط الفنية، |
Birlerde yanlış bir şey yapmış olmalıyım ki sen bu hale gelmişsin. | Open Subtitles | لابد واننى اقترفت خطأ لكى تصبح بهذا الشكل. |
Bunların hepsi çok acayip, bilirsin bunun gibi karanlıkta oturmak. | Open Subtitles | هذا كله غريب، كما تعلم، جلوسنا محاطين بالظلام بهذا الشكل |