Ooo.. Sera, burada olduğun için ne kadar mutluyum sana anlatamam. | Open Subtitles | آه ياسارة, لا أستطيع أن أعبر عن مدى سعادتي بوجودك هنا |
Şey, Sufi... on yıI sonra karşımda oturuyorsun... yanımdasın... ama senin varlığını hissedemiyorum. | Open Subtitles | بعد عشر سنوات أنت جالسة أمامي و قريبة منى و لا أشعر بوجودك |
Burada olmana sevindim, çünkü seninle konuşmak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | انا سعيد بوجودك هنا لأن هناك شئ اريد ان نتحدث بشأنه |
Aslında varlığından bile haberim yoktu. | Open Subtitles | رغم أنه من الناحية النظرية لم أكن أعلم بوجودك |
Etrafta olman ne kadar eğlenceli de olsa böyle hapis hayatı yaşayamam. | Open Subtitles | أنصت , أستمتع كثيراً بوجودك معي ولكني لا أريد أن أكون سجيناً |
Senin yanımda olmandan ne kadar hoşlandığımı biliyorsun. | Open Subtitles | اليك الامر تعرف اني فعلاً استمتعت بوجودك |
Karım varolduğunu bile bilmiyor, ki bence bilmemesi kesinlikle daha iyi. | Open Subtitles | زوجتي لا تعلم أساسا بوجودك وهذا بلا شك شئ فى مصلحتنا |
Çalışmak zorunda olduğun saatleri biliyorum ama sen buradayken bile aklın burada değil. | Open Subtitles | أفهم أن هناك وقت لتعمل به ولكن حتى عندما تأتي، لا أشعر بوجودك |
C.O.B., efendim yanımızda olduğun için çok şanslıyız ve teşekkür ederiz. | Open Subtitles | من ثَمّ, أقول لك يا سيدى, أننا محظوظون بوجودك وشكراً جزيلاً. |
Burada olduğun için çok mutluyum tatlım. | Open Subtitles | ـ نعم ـ إننى سعيد بوجودك بالمنزل يا حبيبتى |
Dünya varlığını kabul edecek kimsenin kalmadığı bir dünyaya dönüşecek! | Open Subtitles | وحينها لن يبقى أحد كي يعترف بوجودك في هذا العالم. |
Onunla müzik dinlediğimde, senin varlığını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | بواسطتها أستمع الى الموسيقى يمكنني أن أشعر بوجودك |
Bizimle beraber olmana sevindim, Crown. Hazır, takım... Yüzbaşı. | Open Subtitles | أنا سعيد بوجودك معنا يا كراون اجعل هؤلاء الرجال ينتظمون بالتشكيلة بسرعة يا نقيب كاردويل |
Leo burada olmana sevindim, dostum. Gerçekten çok işim vardı. | Open Subtitles | ليو" ,يا رجل, سعيد بوجودك هنا" لقد كنت حقاً مشغولاً |
Seni tanımasaydım varlığından haberim bile olmazdı. | Open Subtitles | لم لم أكن أعرفك شخصياً لما عرفتُ بوجودك أصلاً |
Komisyonda senin olman ülkemiz adına büyük bir şans. | Open Subtitles | بوجودك في اللجنة، ستكون هناك فرصة حقيقية لبلادنا. |
Saat 20:45 de evde olmandan yola çıkarak, kadını yatağa atamadığını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك بوجودك هنا في الساعة 8: 45 أنك لم تنم معها |
Senin bir hafta önceye kadar varolduğunu bilmiyordum. Aslında bu harika bir bahane. | Open Subtitles | ولكن أنا فقط علمت بوجودك منذ أسبوع أعتقد ان هذا عذر جيد |
Eee, Josh, neden bize burada olmaktan dolayı nasıl hissettiğini anlatmıyorsun? | Open Subtitles | إذا، جوش لماذا لاتخبرنا كيف تشعر بوجودك هنا |
Ah, parfüm sıkmasanız veya nefes alırken ses çıkarmasanız da iyi olur, yoksa orada olduğunuzu bilirler. | TED | ويستحسن أن لا تضع أي عطر وأن لا تتنفس بصوتٍ عالٍ، وإلا فسيعلمون بوجودك. |
Senin gerçekte var olduğunu nasıl bileceğiz ki eğer bizimle birlikte hindistan cevizi içmezsen? | Open Subtitles | كيف نعلم بوجودك الفعلى ان لم تنضم الينا فى الشرب من جوز الهند؟ |
Birlikte olduğunuz için çok mutlu. | Open Subtitles | ولكننى أعتقد أنها ستكون سعيدة للغاية بوجودك... |
Burada olduğuna sevindim ufaklık. Sana söylemem gereken şeyler var. | Open Subtitles | أنا سعيد بوجودك هنا أيها الصغير أريد إخبارك بالعديد من الأمور |
Çocuklar da gelmene çok sevindiler. | Open Subtitles | كان من الجميل ان تزورينا الاطفال استمتعوا بوجودك |
Aslında doktor, burada olmanıza sevindim. | Open Subtitles | في الواقع ، أيّها الطبيب أنا سعيدة بوجودك هنا |
Özellikle de senin var olduğunu bile bilmeyen, onu asla senin gibi sevemeyecek yabancı ve aptal kadınlarla düşüp kalkmakta ısrar eden,aklı başına gelir de gerçek mutluluğun başkasında değil sende olduğunu anlar diyerek geçirdiğin geceler boyu seni dışarıda tek başına bekleten, ama bir yandan da o, bencil, olgunlaşmamış kalpsiz bir serseri olduğu için... | Open Subtitles | وخاصة عندما تقدم قلبك.. لشخص لا يكاد يشعر بوجودك والذي يصر على مضاجعة نساء غريبات وغبيات.. |