| O halde planlarımızı uygularken, onun uzakta olduğundan emin olmalısın. | Open Subtitles | أذن عليك أن تتأكد من غيابه بعيدآ لفترة حتى نبدأ. |
| Neden ilk önce onların benimle tanışmak istediklerinden emin olmuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تتأكد أنهم يريدون أن يلتقوا بى أولاً ؟ |
| Bunlar birkaç yayık kıçlı piçtir yani kabuk dökmediklerinden emin olman gerekiyor. | Open Subtitles | فهنالك بعض الأوغاد الكسالي لذا يجب عليك ان تتأكد أنهم لا يتكاسلون |
| Sürekli kıçımın dibinde, her repliği çok iyi anlayıp anlamadığımı kontrol ediyor. | Open Subtitles | انها لا تتركنى أبداً, كى تتأكد من أننى أقول كل جُملة بالضبط |
| Peki sen hapse girdiğinde, oğlunun bu ilaçlara devam edeceğinden nasıl emin oluyorsun? | Open Subtitles | إذن .. كيف تتأكد من أن أبنك سيحصل على الدواء بينما أنت مسجون |
| Kreşteki bu kadar çok yavruyla anne, herkesin evde olup olmadığından emin değil. | Open Subtitles | بوجود العديد من الصغار في الحضانة فلا تتأكد الأم أن جميعها عادت للمنزل |
| Benim iniş pistimin size daima açık olacağına emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك ان تتأكد من هبوطي , سيكون واضحا بالنسبة لك |
| Oraya her şeyin plana uygun olduğundan emin olmak için gitmişti. | Open Subtitles | هي كانت هناك كي تتأكد ان كل شيئ يسير حسب الخطة |
| Sadece onun sözünden döndüğünü, Bottner'in bilmeyeceğinden emin olmamız gerekir. | Open Subtitles | فقط عليك أن تتأكد إنّه لا يعرف أنّه يُتجسس عليه |
| O yüzden aşk kapına dayandığında onu kabul ettiğinden emin ol. | Open Subtitles | لذلك فقط عليك ان تتأكد انك مستعد له عندما يأتي بنفسه |
| Siz altı kişinin bulduğu planın kimsenin eline geçmediğinden emin olmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | و تريد أن تتأكد بالأ يعلم أحد بالخطة التي وضعها الستة أعضاء |
| Ve yerleri temizleyip ailenin karnını doyurmaya devam edebilmen için teftiş sırasında her yerin pırıl pırıl göründüğünden emin olmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | وإذا أردت مواصلة تنظيف الأرضيه و تطعم عائلتك أقترح عليك بأن تفعل كل مالديك لكي تتأكد من أن هذا المكان يبدو رائع |
| Ve şuna emin ol ki Kuzey sınırını geçene kadar ardıma bakmadım. | Open Subtitles | ويجب أن تتأكد أنني لن أنظر للوراء إلا حين أعبر الحدود الشمالية |
| - Şehrin dışına gidin. Kimsenin olmadığına emin olduğunuz yerlere. | Open Subtitles | على ضواحي المدينة مكان تتأكد أن لا أحد موجود فيه |
| Sanırım dikkatlice kontrol edip raporlamanız sigorta işlemleri açısından iyi olacaktır. | Open Subtitles | ينبغي بك أن تتأكد بدقة وتبلغ عنه, سيساعدك هذا في التأمين. |
| kesin olmayan bazı verileri kontrol etmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | إنها تحتاج أن تتأكد من بعض البيانات غير الموثوق بها |
| Benim bir tanuki ya da tilki olduğumu farzediyorsan, bir kuyruğum olup olmadığını kontrol edebilirsin. Oh? | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد ذلك, لما لا تتأكد من وجود ذيل لدي؟ |
| Yapabileceğin tek şey, onu çok sevdiğini ve bunu hiçbir şeyin değiştirmeyeceğini anlamasını sağlamak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنك عمله هو أن تتأكد أنها تعرف أنك تحبها وأنه لا شيء سيغير هذا أبداً |
| Bayanın seninle görüşeceğini nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف تتأكد ان السيدة سوف توافق على مقابلتك ؟ |
| Çörekleri denediler mi? Krispy Kremes olduklarından eminsin, değil mi? | Open Subtitles | أنها لم تجرب كعك الدونات , يجب عليك أن تتأكد أنها مغطاة بكريما الكريسبي , صحيح |
| "kesin emin olabilirsiniz ki sizlere iş bulmak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız..." | Open Subtitles | يمكنك ان تتأكد بأننا سنفعل ما بوسعنا لتوفير وظيفة لك |
| Bir şeyler yapmak istiyorsan, planın işe yaramasını sağla. | Open Subtitles | هل تود أن تفعل شيء ما؟ تتأكد من عمل هذه الخطة. |
| Sonra da bunu teyit etmene karşı çıktı. | Open Subtitles | و بعدها رفضت بأن تسمح لك أن تتأكد من ذلك |
| Sen dostumu o gemiye yolladın... Onu geri getirebilmemizi sağlasan iyi olur. | Open Subtitles | أنت وضعتَ صديقي على متن تلك السفينة من الأفضل أن تتأكد أننا سنستعيده |
| Odamdaydım. Humfries doğrulayabilir. | Open Subtitles | لقد كنت فى حجرتى, ويمكن ان تتأكد من همفرى |