Annem her zaman bir kadın kızgınken onunla asla tartışma derdi. | Open Subtitles | أمي لطالما اخبرتني لا تتجادل أبدا مع إمرأة عندما تكون غاضبة |
Ve benimle sakın tartışma, çünkü bolca zaptedilmiş saldırganlığım var. | Open Subtitles | ولا تتجادل معى لآن لدى الكثير من الغضب تجاهك |
Restoranın sahibinin söylediğine göre.. kurban Siyah bir iş kadınıyla.. ...tartışırken görülmüş. | Open Subtitles | مالك المطعم قال إنه رأى الضحية تتجادل مع سيدة أعمال أمريكية أفريقية |
Bazen beni sinirlendiriyorsun. Niye küçük bir kızla tartışıyorsun. | Open Subtitles | ببعض الأحيان لا أفهم سلوكك لماذا تتجادل مع فتاة صغيرة؟ |
Federal bina görevlileri Felicia'nın, işten sonra bir adamla tartıştığını söyledi. | Open Subtitles | حارس أمن في مبني الولايه رأى "فليسيا" تتجادل مع رجل بعد إنتهاء عملها |
Kurbanı, öldürüldüğü gece koridorda bir adamla kavga ederken gördüğünü hatırlıyor. | Open Subtitles | تتذكّر رؤيتها تتجادل مع رجل في الرواق. أنيق وفي مُنتصف الأربعينات. |
Sakın benimle tartışmaya kalkma. Şu aralar çok baskı altındayım. | Open Subtitles | ولا تتجادل معى لآن لدى الكثير من الغضب تجاهك |
Bütün bildiğimiz, sarışın muhtemelen 40 yaşlarında ve Ludwig'le tartışıyordu. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو أنها شقراء وفي الأربعينيات على الأرجح وأنها كانت تتجادل مع لودويغ |
Vanessa'nın tartıştığınızı gördüğü kadın kimdi? | Open Subtitles | من كانت هذه المرأة التى رأتك فانيسا وأنت تتجادل معها ؟ |
Bazen boş boş bile tartışabiliyorsun. Sırf tartışma olsun diye. | Open Subtitles | في بعض الأحيان تتجادل عن أمور غير موجودة تريد فقط أن تتجادل |
Demetrie ile bir tartışma duyduğunuzu söylemiştiniz. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ سمعتها تتجادل مع رجل اسمه ديمتري |
Üstlerinle tartışma, özellikle benim önümde. | Open Subtitles | لا تتجادل مع رئيسك مجددًا خاصةً ليس أمامي |
- Lütfen, benimle tartışma. Hava filtreleri ısındı, motor çok hızlı dönüyor. Kapatın! | Open Subtitles | من فضلك لا تتجادل معي لا تخبرني أغلقهم |
Belki de konuyu şu ünlü atasözüyle açıklayabiliriz: Bir aptalla tartışırken, önce diğer kişinin de aynını yapmadığından emin ol. | TED | ربما كل ذلك يتلخص في ذلك المثل القديم: عندما تتجادل مع شخص أحمق، أولًا تأكد أن الشخص الآخر لا يفعل الشيء نفسه. |
Bir görgü tanığı kocanız bıçaklanmadan önce onu sahilde bir kadınla tartışırken görmüş. | Open Subtitles | شـاهد رأى إمرأة تتجادل مع زوجك قبل أن يطعـن |
Çünkü benimle tartışırken psikolojik baskı güçleriyle kendini savaşır gibi görmek istiyorsun. | Open Subtitles | و السبب أنك عندما تتجادل معي تريد أن ترى نفسك تتعارك مع قوى الكبت |
Üzgünüm, hâlâ görünmezlik hakkında mı tartışıyorsun? | Open Subtitles | انا اسفة,هل ما زلت تتجادل حول قدرة الاختفاء؟ |
Bir dakika bir şey hakkında tartışıyorsun, ve sonra aniden 1979'da kimin, kimin Malibu Barbie'sini çaldığını tartışıyorsun. | Open Subtitles | فأنت تتجادل بموضوع ما، وفجأة ينتقل لمجادلة حول سرقة " باربي ماليبو " عام 1979م |
- Bu hala kiminle tartıştığını açıklamıyor. | Open Subtitles | -ذلك لا يزال لا يفسّر مع من كانت تتجادل |
Karinla kavga etmezsin. Hastalarin hakkinda fantezi kurmazsin. | Open Subtitles | أنت لا تتجادل مع زوجتك لا تراودك خيالات بشأن مريضاتك |
resepsiyon görevlisi erkek arkadaşıyla tartışmaya başlamış. geçen gece hangi cehennemdeydin? | Open Subtitles | موظفة الأستقبال كانت تتجادل مع صديقها |
Belki bir ay önce. Başka bir kadınla tartışıyordu. | Open Subtitles | ربما قبل شهر كانت تتجادل مع امرأة أخرى |
İnsanlar tartıştığınızı duymuşlar | Open Subtitles | الناس سمعوك تتجادل |
Herkes de mi salak? Sen herkesle münakaşa ediyorsun! | Open Subtitles | يمكن أن يكونوا كلهم حمقى أنت تتجادل مع الكل |
Lucile Teyze daima arkadaşlarıyla tartışır Scott Amca sabahtan içmeye başlar. | Open Subtitles | " إن العمة " لوسيل " تتجادل دوماً مع " بودي العم " سكوت " يثمل بحلول ظُهر اليوم |
Yine mi gözbebekleriyle kafatası tartışıyor? | Open Subtitles | مقلَ عيونها و مقلّ دماغِها تتجادل ثانيةً؟ |
Lütfen benimle tartışmayın, bayım. | Open Subtitles | أرجوك, لا تتجادل معى يا سيدى |
Kirli elbiseler ve saçında tokalarla kasapla tartışıyormuş. | Open Subtitles | و هي تلبس رداء سروالي مُتّسخ و أعواد في شعرها و تتجادل مع اللّحام |
Sen ve Kira, restoranda sos hakkında tartışıyordunuz, değil mi? Şunu gördün mü? | Open Subtitles | هذهِ بالمطعم، حيث تتجادل مع (كيرا)، فيمَ يخص الصلصة، صحيح؟ |