Bir yerlerden başlaman gerek, Santiago. Parası iyi sonuçta. şikayet etmemen gerek. | Open Subtitles | عليك ان تبدا من مكان سانتياغة انها نقود جيدة , لا تتذمر |
O her zaman her şeyi kendisi yapmaktan şikayet eder. | Open Subtitles | انها تتذمر دوما من انه عليها فعل كل شيء بنفسها |
Bunu bana şikayet etmen komik çocukların senin olduğunu düşünürsek. | Open Subtitles | مضحك أنك تتذمر عن الامر أمامي بما أنهما ولداك أنت |
dırdır etmeyecek herhangi birini istediğini yazmış. | Open Subtitles | لقد أرسل بطلب أي امرأة طالما أنها لن تتذمر |
Paranı sağda solda çarçur etmeseydin, bu kadar şikayet etmene gerek kalmazdı. | Open Subtitles | ربّما لو لَم تنفق أموالك في كل مكان لما كان هناك ما تتذمر منه |
Bu herhangi bir dükkanda 900 Pound ve sen 200 için şikayet ediyorsun? | Open Subtitles | هذه تكلفتها 900 جنيه فى أى متجر , هذا ان كنت محظوظا ووجدتها وأنت تتذمر من أجل 200 جنيه ؟ |
Bu gömleği sizin için onardığımda, siz şikayet etmediniz, değil mi, | Open Subtitles | عندما أصلحت هذا القميص لك لم تتذمر ، صحيح؟ |
Her cumartesi beni oturtup seni şikayet ederdi. | Open Subtitles | عندما كنا صغار كل يوم السبت تجلسي و تتذمر بأمرك |
Basınla konuşmazsınız. Koça şikayet etmezsiniz. | Open Subtitles | لن تتحدث إلى الصحافة لا تتذمر إلى المدرب |
Basınla konuşmazsınız. Koça şikayet etmezsiniz. | Open Subtitles | لن تتحدث إلى الصحافة لا تتذمر إلى المدرب |
Audrey'ye biyolojik saatinin ilerlediğinden şikayet ettiği zaman söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت هذا عندما كانت تتذمر ل اودرى بشأن ساعتها البيولوجية تدق |
Yaşadığı yerden şikayet ediyor. Yanıma taşınmakla tehdit ediyor. | Open Subtitles | تتذمر بشأن مكان عيشها تهدد بالإنتقال والسكن معي |
Onu göremedin, onunla çıkamadın diye şikayet edip duruyordun. | Open Subtitles | بشان عدم رؤيتها ولا تستطيع الحصول على موعد انت كنت تتذمر كثيرا |
Mets yürüyüş düzenlediğinde niye şikayet etmiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تتذمر عندما يقوم فريق الميتس بعرض اظهار البراعة ؟ |
Ağzı sürekli dolu olmasına rağmen annenin hiç şikayet ettiğini duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع أمك تتذمر من ذلك, مع العلم أن فمها كان ممتليء حينذاك |
Eğer kuralları öğrenecek kadar önemsemiyorsanız oyunun devam etmesinde şikayet etmemelisiniz. | Open Subtitles | ،إن لم تهتم بتعلم القوانين فلا تتذمر من استمرار اللعبة |
Eğer şikayet ettiği gibi sevişiyorsa, şanslısın demektir. | Open Subtitles | إن كنت ستضاجع كما تتذمر فأنت ستستمتع بالأمر حقا |
Yalnız kalmak için dırdır ediyorsun, ama kendin yalnız kalmak istemiyorsun. | Open Subtitles | أنت تتذمر من وجودي في كل مكان رغم أنك الذي لا يريد البقاء وحده |
Biraz kilo vermişsin. Olur böyle. şikayet etme. | Open Subtitles | انك تفقد وزنك هذا هو السبب فلا تتذمر |
Shirley hep şöyle dert yakınıyor "Lulu hiç gayret sarfetmiyor. Parlak zekasını harcıyor." | Open Subtitles | "شيرلي دائماً تتذمر ، "ليلو لا يقدم أي جهد كم هو مؤسف هدر عقله الرائع |
Birçok kadın mızmızlanır, kocaları onlardan nefret eder ve kavga çıkar | Open Subtitles | الكثير من الزوجات تتذمر والرجال يكرهوهم وتبدأ المشاكل |
Jeff, kadınlar artık mızmızlanmıyor, tartışıyorlar. | Open Subtitles | جيف" الزوجات لم تعد تتذمر" بل يتناقشون |
Buraya geldiğinden beri, sürekli ama sürekli siktiğimin okul bursu yüzünden mızmızlanıyorsun. | Open Subtitles | يا الهي , موريس منذ وصولك هنا انت تتذمر , تتذمر , تتذمر حول منحتك الثقافيه اللعينه |