Bugün sizinle konuşmak istediğim konu belkide biz bu raslantıları sık kullandığımız teknoloji yolu ile gerçekleştiriyoruz. | TED | لكن ما أريد أن أتحدث عنه اليوم هو ربما عبارة عن كيف نستخدم التكنولوجيا لجعل تلك المصادفات تتكرر. |
Belki de bu hayattaki tek seferlik denen şeylerdendir. | Open Subtitles | لعلها واحده من تلك الامور التي لا تتكرر في العمر ألا مره |
Bu kısa motifleri Sürekli Tekrar eden kelimeler gibi düşünebilirsiniz ve bu kelimeler cümlelerde ortaya çıkıyor. | TED | يمكنك التفكير في تلك الانماط القصيرة والتي تتكرر مراراً ومٍٍراراً كأنها كلمات وتلك الكلمات تظهر في جُمل. |
Aslında kronolojik olan öykümüzün içinde bir şarkı nakaratı gibi defalarca tekrarlanıyor. | Open Subtitles | مثل النوتة الموسيقية تتكرر مراراً وتكراراً بشكل مختلف في سرد زمني، لماذا؟ |
Böyle bir tepe noktasına hayatım boyunca Bir daha ulaşamam gibi geliyor. | Open Subtitles | بدت وكأنها عمر بأكمله، ذلك النوع من المغامرات التي لا تتكرر أبداً |
Bir sonraki çatışma karşımıza çıktığında yaşanmakta olduğu sırada yine farkına varamıyoruz. | Open Subtitles | وعندما تتكرر نفس المأساة نحنُ نقف عاجزين بينما هي تحدث أمامنا |
Çünkü biraz yumrukların defalarca insan etine vurma sesini duymayı bekliyordum. | Open Subtitles | لأنني توقعت أن أسمع صوت القبضة على اللحم تتكرر وتتكرر وتتكرر |
Paris ziyaretleri daha uzun ve daha sık bir hale gelmişti. | Open Subtitles | فهذا سيجعل من سفراتها الى باريس تتكرر أكثر و تصبح ذات مدة أطول |
Aslında, şaşırtıcı olan daha sık olmuyor olmasıydı. | Open Subtitles | فى الحقيقه , سيدي , الشيء المفاجئ أنها لم تتكرر الحدوث |
sık sık bu yersiz prosedür hayvanı öldürebilmek için tekrarlanıyor. | Open Subtitles | غالبا ما يجب أن تتكرر هذه العمليه عدة مرات، فهي غير فعاله لقتل الحيوان في الواقع. |
Onunla oraya giren biri için tek seferlik bir fırsat doğmuş oldu. | Open Subtitles | مما يخلق فرصة لا تتكرر لأي فرد ذهب معه إلى هناك |
Endişelenme. Bence sadece bir seferlik bir şeydi. | Open Subtitles | لا تقلق أنا متأكدة أنها لن تتكرر |
Becky, sana sadece bir seferlik bir anlaşma yapıcam. | Open Subtitles | ( سوف أعرض عليكِ صفقة لن تتكرر يا ( بيكي |
Aynı hikaye ülkemizin tarihi boyunca Tekrar tekrar oynanıyor. | TED | وهذه القصة تتكرر مراراً وتكراراً في كل مرةٍ في تاريخ موطننا. |
Görebiliyoruz ki bu hikayeler, dile bağlı olarak küçük değişikler gösterse de, tarih boyunca kendilerini Tekrar etmişler. | TED | وبإمكاننا مشاهدتها تتكرر عبر التاريخ مع إختلاف بسيط لتعكس لغة ذلك العصر. |
Tüm bu süreç, kas her defasında kasıldığında tekrarlanıyor. | TED | تتكرر تلك العملية كل مرة تنقبض بها العضلات. |
Bu da demek oluyor ki müzik Sürekli kendini Tekrar ediyor ve yeteri kadar kapsamlı olmuyor. | TED | وهذا يعني بأنّ الموسيقى تتكرر وتتكرر وتتكرر مرارًا وتكرارًا، وهذه ليست تجربة غامرة للغاية. |
Bir daha asla tekrarlanmayacak bir deneyim oldu bizim için. | Open Subtitles | إنها تجربة من تجارب العمر التى لن تتكرر مرة أخرى |
Bir sonraki çatışma karşımıza çıktığında yaşanmakta olduğu sırada yine farkına varamıyoruz. | Open Subtitles | وعندما تتكرر نفس المأساة نحنُ نقف عاجزين بينما هي تحدث أمامنا |