ويكيبيديا

    "تتنفس" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Nefes
        
    • nefesini
        
    • soluyor
        
    • solumak
        
    • soluma
        
    • soluyan
        
    • nefesin
        
    En belirgin etkileri, kuru nesnelerin ıslak sanılması ve yüzeylerin Nefes aldığı hissi. TED تشمل أهم أعراضها الجانبية الإحساس بأن كل الأشياء الجافة رطبة وأن الأسطح تتنفس.
    O... bütün yol boyunca yaptırttığı çılğın ağır Nefes eğzersizleri beni çıldırtıyor. Open Subtitles إنها تجعلني أفعل هذا الجنون تتنفس طوال الطريق للمدرسة من اجل التمارين
    Bu kadar uzun süre Nefes almanın, bir Kızılderililin isteği olduğunu unutma. Open Subtitles تذكر أنها كانت رغبة ذو البشره الحمراء التى جعلتك تتنفس بهذا الخوف
    Normal bir şekilde Nefes al, nişan al ama ateş etme. Open Subtitles أنت تتنفس بشكل طبيعي , كنت الهدف , ولكنك لا النار
    Burası 61 numara, Donnegal sokağı. Hemen birilerini göndermeniz gerek. Kardeşim Nefes almıyor. Open Subtitles انه رقم 61 في شارع دونيجال, ارجوكم ارسلوا شخصاً ما اختي لا تتنفس
    Geçen hafta da ikinci ismimi bilmiyordun ve gayet iyi Nefes alabiliyordun. Open Subtitles , أنت لم تهتم باسمي الوسطي الاسبوع الماضي و كنت تتنفس بخير
    Merhaba, canım. Anne yaşıyor mu diye bakayım dedim. Bakıyorum da Nefes alıyor. Open Subtitles لقد أردت أن أتأكد أن أمي مازالت على قيد الحياة وأنها تتنفس ..
    Burada kal ve kimildama, konuşma, ve mümkünse, Nefes bile alma. Open Subtitles ابقى هنا ولا تتحرك لا تتكلم واذا امكن لا تتنفس حتى
    Bak, madem uyuyor gibi yapacaksın en azından Nefes alabilirsin, tamam mı? Open Subtitles انظر , اذا كنت ستتظاهر بأنك نأئم على الاقل تستطيع ان تتنفس
    Hâlâ Nefes aldığından emin olmak için ağzının yanına bir ayna koyardım. Open Subtitles كنت أضع مرآة إلى جانب فمك لأتأكّد من أنك لا تزال تتنفس
    Makine, kendini hiç Nefes almayan bir maymun sandı. Yemek yemedi, hiç uyumadı. Open Subtitles الآلة التي ظننا أنها كانت قرد لم تتنفس مطلقاً ولم تأكل ولم تنام
    Nefes aldığımız, direnerek savaştığımız, hayat kurtardığımız yerdir garnizon, garnizon biziz. Open Subtitles أينما كنت تتنفس قم بوقفة،انقذ حياة هذه هي الحامية نحن الحامية
    Yerinde kımıldamadan duruyor, titriyordu. Yaptığı titreşim, sanki Nefes almak gibiydi -- genişliyor ve bağırıyor gibiydi. TED بدلاً من ان تتوقف عن الحركة .. انها تهتز وكانت تهتز كما لو انها تتنفس .. هكذا كما لو كانت وسادة مضغوطة تنتفخ تباعاً
    Çok hızlı Nefes alan, kırılgan, belli ki etkin ölümün son aşamasında olan yaşlı bir kadının yatağının kenarına iliştim. TED لقد سرت بقرب سرير لإمرأة عجوز والتي كانت تتنفس بصعوبة بالغة وكانت كما يبدو لي في مرحلة الحياة الاخيرة من الموت البطيء
    Daha 20 yaşlarında bir kadındı, güçlükle Nefes alıyordu. TED كانت المرأة بالكاد في العشرينات من عمرها وبالكاد تتنفس.
    Kendinizi bir film izlemeye kaptırdığınızda Nefes alıp vermeyi hatırlamak zorunda olmamak iyi bir şey. TED جيد أن لم يجب عليك ان تتذكر ان تتنفس عندما تنشغل بفيلم.
    Sen uyurken, Nefes alışını izledim, ay gökte yükselirken... TED حين كنت تنام، كنت أشاهدك تتنفس عند صعود القمر فى السماء.
    Ah, parfüm sıkmasanız veya Nefes alırken ses çıkarmasanız da iyi olur, yoksa orada olduğunuzu bilirler. TED ويستحسن أن لا تضع أي عطر وأن لا تتنفس بصوتٍ عالٍ، وإلا فسيعلمون بوجودك.
    Soğukken ise, don oluşumu sadece kuru ot tabakasının üzerinde gerçekleşiyor, bu yüzden dışarısı dondurucu soğukken toprak hâlâ Nefes alabiliyor. TED عندما يكون الجو بارداً، يكون تشكل الصقيع فقط على النشارة، لذا يمكن للتربة أن تتنفس بينما الجو متجمد في الخارج.
    Beyninin neden bir sonraki nefesini almaya karar vermeden önce donduğunu bulun. Open Subtitles أعثروا علي سبب توقف مخها قبل ألا تستطيع أن تقرر أن تتنفس
    Sokaklarda yaşıyor, 24 saat pis hava soluyor. Open Subtitles إنها تعيش بالشوارع تتنفس كل القاذورات طوال النهار و الليل
    Gökyüzünü ve okyanusu görmek... yukarıda olmak... havayı solumak... onunla birlikte olmak istiyorsun. Open Subtitles ان ترى السحاب والمحيط لاكون مع القمة تتنفس الهواء
    Olan şu, hücreler mast hücrelere seslenir ve ciğerlerine şöyle der, "Daha fazla toz soluma". Open Subtitles مايحدث لكِ الآن أنه يوجد خلايا تسمى الخلايا المناعية أخبَرَتْ رئتيكِ ألا تتنفس المزيد من الغبار
    Yeraltı gölleri ve mağaraları gibi ortamlarda yaşayıp hem su hem de hava soluyan tarih öncesi amfibyumlar. Open Subtitles تلك المخلوقات يمكن لها أن تتنفس بالماء أو الهواء تعيش بالشبكات أسفل البحيرات والكهوف
    Ağzında o esrar sarmasıyla dolaşıyorsun, nefesin esrar kokuyor. Open Subtitles تسير دائماً بهذه السجائر تتنفس هذه الحشائش

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد