Birincisi, burası artık senin evin değil. Yıllar önce burayı terk ettin. | Open Subtitles | الاول ، ان هذه لم تعد ارضك لقد تخليت عنها منذ سنوات |
Ne diyeceğim ki? "Merhaba. Ben terk ettiğin kızın Phoebe'yim." | Open Subtitles | ماذا سأقول له اهلا انا فيبى ابنتك التى تخليت عنها |
Yeni bir yıla girerken yeni kararlar alıp, diyet yapmayı bıraktım ve kilomu dert etmekten vazgeçip daha dikkatli yemeyi öğrendim. | TED | كقراري للسنة الجديدة, تخليت عن اتباع نظام غذائي، توقفت عن القلق بشأن وزني، وتعلمت أن أكل بانتباه. |
Baba, benim hayalimin gerçek olması için tüm hayatından vazgeçtin. | Open Subtitles | أبي ، تخليت عن حياتك لا يمكنني أن أخذ حلمك |
Seni bir daha asla göremeyeceğimi bile bile, bir kez senden vazgeçtim. | Open Subtitles | .. تخليت عنك مرة وكنت أعلم بأنني قد لا أراك ثانيةً .. |
Bugün benim serbest bırakılmam gerekiyor. Her şeyimi geri verdim bile. | Open Subtitles | من المفترض إطلاق صراحي اليوم تخليت عن كل تراهاتي وكل شيء |
Bizi Yeni Caprica'da terk edip kendi başımızın çaresine bıraktın. | Open Subtitles | لقد تخليت عنا على متن نيو كابريكا وتركتنا بمهب الريح |
Seninle olmak için partimi bırakıp gelmişken, beni nasıl bırakıp gidersin? | Open Subtitles | كيف استطعت التخلي عني هكذا عندما تخليت عن حفلتي لأكون معك؟ |
Grozni'de ölüme terk edilmenin en kötü tarafı ne biliyor musun Arvin? | Open Subtitles | أتعرف ما هو الجزء الأسوأ؟ كونك تخليت عن الموت فى جروزنى, أرفن؟ |
Bu dünyada beni terk edip diğerinde de ölmemi mi istedin? | Open Subtitles | هل تخليت عني في هذا العالم وأردتني ميتاً في الآخر ؟ |
Ve sen daha uçmayı öğrenmeden o bebeği terk ettin. | Open Subtitles | وأنتِ تخليت عن ذلك الرضيع قبل أن يتعلم كيف يُحَلِقّ |
tembihlendiğini söyledim. Ben gazozu, McDonald's'ı, bıraktım; Fransız öpücüğünü ve aradaki her şeyi bıraktım. | TED | تخليت عن المشروبات الغازية ومكدونلدز والبطاطس المقلية والقبل الفرنسية وكل شيء بينهم. |
ama korkarım, 12 yaşındayken cebiri bıraktım. | Open Subtitles | وقد تخليت عن الجبر في الثانية عشر من عمري |
Onun için özgürlüğünden vazgeçtin. Şimdi de onun için öleceksin. | Open Subtitles | لقد تخليت عن حريك من أجلها والآن ستموت من أجلها |
Seni bir daha asla göremeyeceğimi bilmeme rağmen, senden bir kez vazgeçtim. | Open Subtitles | لقد تخليت عنكى يوما وأنا على علم إنى ربما لن أراكى ثانيةً |
Salı günü tiyatro biletlerini başkasına verdim. Çarşamba konser biletini sattım. | Open Subtitles | لقد تخليت عن الحضور للمسرح وللسيمفونيه وتخليت عن البطاقات. |
Sen bu çocuklara bakmak için kendi çalışmalarını bıraktın | Open Subtitles | تخليت عن دراستك من أجل أن ترعى هذين الطفلين |
Fotoğrafçı oldum. Her şeyi bırakıp fotoğrafçı oldum. Benim için önemli olan fotoğrafçılığı yapmaya başladım. | TED | أصبحت مصوراً فوتوغرافياً تخليت عن كل شيء و صرت مصوّراً وبدأت بالفعل القيام بالتصوير و كان شيئاً مهماً بالنسبة لي. |
Biliyorum. Annem, bana hamile kaldığı için senin her şeyi bıraktığını söyledi. | Open Subtitles | لا بأس أمي أخبرتني انك تخليت عن كل شئ لأنها حملت بي |
Beni ele verirsen peşine düşer ve seni öldürür. | Open Subtitles | ان تخليت عني سوف ياتي بعد ذلك وسوف يطلق النار عليك |
Eğer şimdi pes edersem nasıl bir hayatımız olabilir? | Open Subtitles | حسناً ، ما هو نوع الحياة التى سنحياها إذا تخليت الآن |
feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim. | TED | حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل. |
Yani sırtını dönüp onu sattın, sırf Ruthie'yi geri getirmem için! | Open Subtitles | بعدها إبتعدت تخليت عنه. فقط لأعيده؟ |
Bekarlık sıfatımı bırakırsam ve kendimi seni daha iyi tanımaya adarsam belki, sen iş psikolojisi üzerine ihtisas yapmayı başka bir döneme erteleyebilirsin? | Open Subtitles | اذا تخليت عن اللقب والتزمت برغبتي في التعرف عليك أكثر ربما تستطيعين أن تؤجلي |
Yolunu sen bul. Ben, bıraktığım yerden alıyorum. | Open Subtitles | انت تخمن ذلك لنفسك أتناقش معك حيث تخليت عنه |
Açıklanacak bir şey yok. Beni ektin. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لتشرحه . لقد تخليت عني |