Yani sınır dışı edilmiş olsa bile onların haberi olmayabilir. | Open Subtitles | أعني من الممكن انه قد تم ترحيله وهم لا يعلمون |
Bir göçmenlik avukatı, onun, yerel halk için sınır dışı edilemeyecek kadar önemli olduğunu ileri sürdü. | TED | وأثبتَ محامي الهجرة بأنه كان شخصًا مهمًا للمجتمع المحلي لكي يتم ترحيله. |
sınır dışı edildi. Ülkede illegal yollarla kalıyormuş. | Open Subtitles | لقد تم ترحيله لأنه كان متواجداً هنا بشكل غير قانوني |
Market soygunundan Kaya'ya gönderilmiş. | Open Subtitles | تم ترحيله إلى سجن الصخرة لسرقته محل بقالة. أنّى لهذه صُنّفت جريمة فدرالية؟ |
Transferi denetlemem gerekir. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الضروري أن أشرف على ترحيله. |
Yapabilecekleri en iyi şey Onu sınırdışı etmek. | Open Subtitles | أفضل طريقةٍ بإمكانهم فعلها هي ترحيله. |
Durumunuz ne olursa olun, hiçbiriniz madenlere gönderilmeyecek! | Open Subtitles | لا أحد منكُم سوف يتم ترحيله بِغض النظر عن دوامه هُنا. |
Belki sizin için bir önemi yok, ama amcam da 23 yıl burada ailesiyle yaşadıktan sonra sınır dışı edildi. | Open Subtitles | عمي تم ترحيله بعد أن ربى عائلة هنا لـ 23 سنة |
Şahsen ben gerekirse politik olarak kabul edilir bir sebep kullanılarak, onu hemen sınır dışı etmekten yanayım. | Open Subtitles | رأيي الشخصي هو إذا يُمكننا إيجاد سبب سياسي مقبول، أودُّ ترحيله بالقوّة فورًا. |
Ve onu almalarının tek nedeni ilk tercihlerinin ülkeden sınır dışı edilmiş olmasıydı. | Open Subtitles | . وهم إختاروها لأن خيارهم الأول تم ترحيله |
Hapse girmek yerine sınır dışı edilmekle kurtulma şansı da var. | Open Subtitles | لديه فرصة أن يتم ترحيله بقدر فرصته بأن يقضي عقوبة في السجن |
Hükümet son verdiği kararlarda Dadich'e karşı bir sınır dışı etme uygulaması düşünüyordu ama bugün, serbestçe yürüyor. | Open Subtitles | والحكومة حالياً تقرر حيال آمر البدء في إجرائات ترحيله ولكن حالياً، هو حُر |
Sonra, devlet kararını birden değiştirip onun sınır dışı edilmesini istiyor. | Open Subtitles | الآن كل ذلك فجأة غيرت الحكومة نغمتها وتقول ينبغي أن يتم ترحيله ولماذا هذا؟ |
Ve sonra da, sınıf birisi ortadan kaybolacak ve sonraki gün Meksika'ya sınır dışı edilecek. | Open Subtitles | ومن ثم ، من وقت لآخر يختفى أحد زملائهم ويتم ترحيله إلى المكسيك فى اليوم التالى |
Bakıldı, etkisiz hale getirildi, yeniden inşa edildi fıstık ezmesinden arındırıldı, çürütüldü kısırlaştırıldı, hadım edildi, yapım aşamasında, yeniden kutsandı suya batırıldı, sınır dışı edildi, kazıp çıkarıldı. | Open Subtitles | قيمناه،نزعناه، أعدنا بنائه أزلنا زبدة الفول السوداني منه عقمناه، أخصيناه جاري العمل على هذا تم شفطه،تم ترحيله |
Adam sınır dışı edilmek üzere olmasaydı koca bile bulamazdı. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تجد زوجاً حتى لو كان سيتم ترحيله من البلد |
Yani, müşterilerim hakkında ispiyonculuk yapmazsam şefimi sınır dışı edeceksiniz. | Open Subtitles | بمعـنى أخــــــر لو تجسســت على زبائنــى ... ...ستساعد فى أن طاهى مطعمــى لن يتم ترحيله بسبب قيادته سكيــرا ؟ |
Market soygunundan Kaya'ya gönderilmiş. | Open Subtitles | تم ترحيله إلى سجن الصخرة لسرقته محل بقالة. |
Transferi bu akşamüstü yapılacak. | Open Subtitles | سيتم ترحيله في وقتٍ متأخر اليوم |
Onu sınırdışı edeceğinden korkuyor. | Open Subtitles | هو خائف من أنكِ تحاولين ترحيله |
Durumunuz ne olursa olun, hiçbiriniz madenlere gönderilmeyecek! | Open Subtitles | لا أحد منكُم سوف يتم ترحيله بِغض النظر عن دوامه هُنا. |