Bunun anlamı toplumu hak ettiği huzur ve barış ortamından yoksun bırakacak şiddet veya çalkantı barındıran bir harekette bulunmaktır. | Open Subtitles | خرق السلام شىء بسيط ذلك يعنى المشاركة فى فعل من الأفعال العنيفة والعاصفة الذى يحرم جالية من سلام وهدوء تستحقه |
Beni eski halime döndürecek misin? Buffy hak ettiği şeyi alabilsin diye? | Open Subtitles | اجعلني ما كنت عليه حتي يمكن لبافي أن تحصل علي ما تستحقه |
O yargıca olumlu rapor vermemi istiyorsanız bunu hak etmeniz gerekecek. | Open Subtitles | إذا أردتني أن أعطي القاضي تقرير إيجابي يجب عليك أن تستحقه |
Hiç hak etmediği bir onur ama kimse Tanrı'nın iradesini sorgulayamaz. | Open Subtitles | فخر ما تستحقه حقاً بقوة لكن لا أحد يعارض إرداة الإله |
Şerefim üzerine ant içerim ki, hak ettiğin intikamını alacaksın. | Open Subtitles | . أقسم لك بشرفي . ستحصل على الانتقام الذي تستحقه |
Seni temin ederim hak ettiğini en yakın zamanda bulacaksın. | Open Subtitles | سوف تنال ما تستحقه في القريب العاجل أؤكد لك ذلك |
hak etmediğin bir şöhreti içine sindiremiyorsan sen de buna göre yaşa. | Open Subtitles | إن كنت غير مرتاح لشرف لا تستحقه فأرفع من شأنك نفسك لتستحقه |
Size hak ettiğiniz maaşı kimse vermeyecek. | TED | لن يدفع إليك أحد أبدًا مقابل ما تستحقه. |
Size hak ettiğiniz maaşı hiç kimse vermeyecek. | TED | لن يدفع إليك أحد أبدًا مقابل ما تستحقه. |
Yalnızca hak ettiğinizi düşündükleri maaşı verecekler. | TED | سيدفعون لك فقط مقابل ما يرون أنك تستحقه. |
hak ettiği maaşı alma yetisini gerçekten etkiliyordu bu durum. | TED | كان ذلك يؤثر حقاً على مقدرتها في كسب ما كانت تستحقه. |
Hepimiz harika bir çalışan kaybettiğimizi düşünüyor ve tartışmasız bir şekilde hak ettiğin en büyük şansı diliyoruz. | Open Subtitles | إننا جميعاً نشعر أننا سوف نفقد موظفاً رائعاً و إننا بالتأكيد نتمنى لك الحظ الذى فعلاً تستحقه |
Söylediklerimize harfiyen uyarsanız, çekeceğiniz acı, hak ettiğinizden az olur. | Open Subtitles | حقق أفضل ما لديك فيما نعرضه عليك وستقل معاناتك عمّا تستحقه. |
Ama ben bunu hak ettim. Biliyor musun? | Open Subtitles | وأستطيع أن أفهم ذلك، ولكن حصلت على ما تستحقه. |
Bu sana acı verse de Tracy'nin arkandan ne iş çevirdiği önemli değil.Çünkü hak ettiğinden daha fazlasını aldı. | Open Subtitles | وأنت تعرف شيء، كما قدر هذه الآلام لك، مهما تريسي كان يقوم به وراء ظهرك، حصلت على جحيم أسوأ كثيرا مما كانت تستحقه. |
Bunu hapiste benim yerime geçirdiğin zaman için hak ettin. | Open Subtitles | انك تستحقه يا رجل لانك دخلت السجن بدلا منى. |
Onu sakın dinlemeyin bay Slate. Fred, bu harika bir iş! Hem bu sefer hak ettin. | Open Subtitles | لا تستمع اليه ، سيد سليت فريد ، انه عمل رائع , هذه المرة ، انت تستحقه |
Bununla birlikte, saygıdeğer hanımefendimize benzemeyi öğrenmeğe başladığına göre, sana bir şey vereceğim, böylece kitaplarımızdan bazılarını okuma şansına iyice layık olacaksın. | Open Subtitles | فوق هذا بما أنك بدأت تضاهي سيدتنا العزيزة سأعطيك شيئاَ تستحقه بشدة فرصة لقرأة بعض مؤلفاتنا |
Bu yüzden hakkın olan mirası sana bırakabilmek için ölümümü tezgâhladım. | Open Subtitles | لهذا قمت بتزييف موتي لأعطيك الميراث الذي تستحقه |
Bu kadın, gözünü hırs bürümüş 5 insanın ölümüne yol açtı hakettiğini bulacak. | Open Subtitles | هذه المرأة، التي أعماها الطموح، أدّت لوفاة خمسة أشخاص، وسوف تنال ما تستحقه. |
Önümüzdeki 14 gün boyunca buna değer olduğunuzu kanıtlayacak bir dizi sınavdan geçeceksiniz. | Open Subtitles | خلال الـ 14 يوم القادمين ستمرّ بسلسلة محاكمات لإثبات ما تستحقه |
Ve o gün geldiğinde, manifestom sonunda hakettiği dikkati çekecek. | Open Subtitles | و عند قدوم ذلك اليوم إبداعاتي ستحضى أخيرا بالإهتمام الذي تستحقه |
Sana hakettiğin şekilde devam edebilmen için bir yol bulacağız. | Open Subtitles | الآن ، سنجد طريقة ما لإستكمال الأمر وسأحصل لك على ما تستحقه حقاً |
- Al, bunu hakediyorsun. | Open Subtitles | -حسنا,أنت تستحقه |
Sonunda Layığını bulacaksın, eski dostum. | Open Subtitles | أخيراً ستحصل على ما تستحقه يا صديقي القديم |